Millet olarak şu gündemlere yabancı değiliz ; “Darbeler!, Faili meçhul cinayetler!, Trafik Canavarı!, Terör!, Magandalar!, Kadına şiddet! Bu başlıklar maalesef gündemimizden hiç eksik olmuyor! Derken son zamanlarda buna çok ağır ve utanç verici yeni bir vahşet gündemimize girdi; “Çocuk tecavüz leri, tacizleri ve Cinayetleri!”
Bu toplum ve millet neden ve nasıl bu hale geldi?! Bu konuda, fert ve millet olarak hiç birimiz masum değiliz. Bu konuda hepimiz, fert ve kurumlar olarak konuyu çok ciddiye alıp, sağlıklı bir analiz ve çözüme acilen ihtiyacımız var.
Türkiye’nin son günlerde yaşadığı bu derin sendrom; kaybolan çocuklar! Son olarak bu konuda zirve yapan olay; Ağrı’da on sekiz gün süren aramaların sonunda bir dere yatağında cansız bedenine ulaşılan dört yaşındaki minik ve sevimli dünya güzeli Leyla Aldemir cinayeti oldu. Türkiye; medyasıyla, sohbetiyle, siyasetiyle bu cinayete odaklandı, konuştu, yürekler yandı, toplum kökten bir çalkalandı. Aileler, Leyla cinayetiyle büyük, derin bir vahşet ve dehşeti yaşadı. Ümidimiz ve beklentimiz odur ki; inşallah her zaman olduğu gibi bu konu da birkaç gün sonra tavsamaz, unutulup “Sümen altı” edilmez.
Resmi kaynaklar şu an itibariyle ülkede, 5.000 (Beş bin) çocuğun kayıp olduğunu ve arandığına işaret ediyor. –Gayri resmisini bilemiyoruz! Bu dehşet verici hale nasıl ve neden geldik? Asıl düşünülmesi ve kafa yorulması gereken bir dehşet ve ibret tablosu! Ülke gerçekten büyük bir buhranın içinde! Günübirlik yaşamayı ve her şeyi siyasete ve bir üste veya belli sorumlulara atıp kurtulmaya çalışmak “ucuzcu” bir anlayıştır. Bunun çok ötesinde bir şeyler yapmak ve çare bulmak zorundayız.
Bu konuda en önemli çözüm yollarından birisi; işe toplumun temel direği olan aileden başlamak olduğunu düşünüyorum. Bu milletin en sağlam ve temel direği olan Aile yapısının çatırdadığı ve büyük erozyon yaşadığı bir gerçek. Son yıllarda bunun için “Aile Bakanlığı” diye bir bakanlık ta ihdas edildi. Ama ne derece sorumluluk ve görevini yapıyor, amaç ve kapsamı yeterli mi? Bu konuların daha dikkatli analiz edilip değerlendirilmesi lâzım. İşin “resmi” yanının çok ötesinde; “sivil toplum hareketi” olarak samimi, halis ve aidiyet duygusuna sahib bir yapılanmanın sorumluluk alması lâzım. İşin başkalarına havalesi ve savsaklanma lüksü yok!
Bu konu; “Bu asil millet!” diye başlayan hamaset nutuklarıyla, türbinlere oynama yoluyla da halledilecek bir konu değildir. Milletimizin gerçekte var olan bunca güzel vasıf ve değerlerini öne çıkarıp temele inen çözüm yollu bir gündem ve vizyonla ele alınması lâzım.
Aile içerisinde karşılıklı sevgi, muhabbet, saygı, şefkat, merhamet, hak, hukuk, adalet ve sorumluluk duygularını yeniden tesis edip, yeşerterek işin temeline inilmelidir. Meselâ; “Anne” kavramı, manası, değeri, önemi, her insanın yaşantısındaki yeri nedir? Bu mevhum ve kavramın temelinde inanca dayalı bir fikir ve tatbikatın olması gerekir. “Annenin” manevî değeri ve kavramının ilkönce zihinlerde tesis edilmesi sağlanmalıdır. Bunun eğitimi okullarda müfredata konulmalı ve tatbikatlı öğretilmelidir.
İlâhi emir: “Rabbin, kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi, anaya-babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti. Eğer onlardan biri, ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara “öf!” bile deme; onları azarlama; onlara tatlı ve güzel söz söyle. Onlara merhamet ederek tevazu kanadını indir ve de ki: “Rabbim!, Tıpkı beni küçükken koruyup yetiştirdikleri gibi sen de onlara acı.” (İsra suresi. 23/24) demektedir. Bu emrin kalp, ruh, duygu ve gönüllere işlenmesi lâzım.
KONUNUN ANNE BABA BOYUTUNDA;
Çocuk doğurmanın çok zor ve acı vericiliği ile, onu yetiştirme sürecinin vebal ve sorumluluğun ancak gerçek bir “ANNE BABADA!” olacağı zihinlere kazınmalıdır.
Ne kadar ihanet olsa bile, doğduğu andan itibaren ölünceye kadar evladına asla şefkatin hiç kaybetmeyen dünyadaki tek canlı varlık gerçeğinin bir “ANNEDE!” olabileceği anlatolmalıdır.
Namaz dahil en önemli konularda bile umursamazlık ve tembellik gösterip uykudan vazgeçebilen bir kadının, konu bebeği, çocuğu olunca; çocuğunun rahatsızlığı veya sağlığı için her şeyini feda edebilen bir insanın sadece “ANNE!” olabileceğine dikkat çekilmelidir.
Hayatta herşeyi ihmal edebilen ama sadece çocuğunu ihmal etmeyen tek insanın gerçek bir “ANNE!” olduğu hakikati öğretilmelidir.
Herşeyi terk ettiği halde; terk edemediği tek şeyi evladı olan tek canlı varlığın gerçek bir “ANNE!” olduğu unutulmamalıdır.
Yavrusunun hayatı için kendi hayatını feda eden tek varlığın ancak gerçek bir “ANNE!” olduğu göz ar edilmemelidir.
Dünya güzeli bir annenin yüzü gülümsediğinde çok daha güzelleştiği atlanmamalıdır.
“Dünya üzerindeki hiç bir duygunun anne sevgisi kadar güçlü ve içten olmadığı hatırdan çıkarılmamalıdır.
Kelimelerle anlatılamayan fedakârlık ve karşılıksız sevgiyle, tarif edilen sadece “annedir.”
Dibinde daima af bulunan bir uçurum ancak bir anne yüreğidir.
İnsana da, anne babasına iyi davranmasını emrettik. Annesi, onu her gün biraz daha güçsüz düşerek karnında taşımıştır. Lokman Suresi 14. Ayet
Anne hakkına dikkat et! Onu başında taç et! Zira anneler doğum sancısı çekmeselerdi, çocuklar da dünyaya gelmeye yol bulamazlardı. Hz. Mevlana
Dünyada öğretilen bütün bilgilerin hiçbiri, bize bir ananın bakışının bir kelimesinin verdiği şeyi vermeye muktedir değildir. Wilhelm Raabe
O zaman anneniz sağsa ve hâlâ sizinleyse!!! ONA BİR DAHA SARILIN!
KONUNUN EVLAT BOYUTU;
Annesinden dayak yediği halde, yine “anne” diye ağlayan tek varlık bir “çocuktur!”
Çocuk, bir kadın ve erkeğin en büyük hayallerinin ürünüdür. Çocuk, ebeveynlerin dünyasında cennetten bir kokudur. Kötü bir şey olduğunda keşke onun değil benim başıma gelseydi denilen tek şey evlattır!
Anne, babalar, Allah’tan korkmalı ve çocukları arasında adaleti gözetmelidirler.
Analık ve eğitimci olma doğru sözlü ve özlü olmayı gerektirir. Anam yalan söyledi. Bakıcım yalan söyledi. Hocam yalan söyledi. Bana söylenenlerin tam tersi bir dünyada ne yapılabileceğini ben nereden bilebilirim ki? (Bernard Shaw)
Yavrular; anneler için bir sanatçının en güzel eseridirler.
Anne ile evlat arasında bağı koparan tek şey göbek bağıdır.
Çocuğun okulu, annenin kalbidir.
Anne kolları şefkatten yorulmamıştır, çocuklar orada derin derin uyurlar. (Victor Hugo)
Beşik sallayan eller, dünyayı yerinden oynatacak bir gücü simgeler. (Peter de Vries)
Evladın sevgi dolu kolları bir annenin boynundaki en değerli mücevherdir.
Bir baba, evladına güzel edepten daha efdal bir şey hediye etmez. (Hz. Muhammed)
Bütün dünyada bir tek güzel çocuk vardır. Bütün annelerde ona sahiptir.
Çocuğunu kaybeden bir anne için her gün ilk gündür; bu ıstırap ihtiyarlamaz. (Victor Hugo)
Çocuğunuz yalan söylüyorsa ya sizden korkuyordur ya da sizin yaptığınızı yapıyordur. Yalan söyleyen anne ve babaların, yalan söyleyen çocukları olacaktır.
Çocuk, cennet nimetlerinden biridir.
Çocuk, dünyanın en büyük saadetidir.
Çocuklarınıza dilini tutmasını öğretin, konuşmasını nasıl olsa öğreneceklerdir. (Benjamin Franklin)
Çocuklarınıza ikramda bulunun ve onların edebini güzelleştirin.
Çocukluk, mantığın uykusudur.
Dünyada insanın en önemli işi, yüzünü ağartacak çocuklar yetiştirmektir. “Bertrand Russell”
Evlat istediğin gibi değil, yetiştirdiğin gibi olur.
Evlatlar, anne ve babalarının kötü örnekleriyle bozulmaya devam ettikçe, yeni bir dünya kurulamaz. ( Alexis Carrel )
Evlatlarınıza “ilk söz” olarak “Lailahe illallah”ı öğretin.
İyi evlat babayı vezir, kötü evlat rezil eder.
Meğer candan öte bir can daha varmış ve onun adı da evlatmış.
Oğlan babadan öğrenir meclis gezmeyi, kız anadan öğrenir sofra yazmayı.”
KONUNUN AİLE BOYUTU;
”Biz bir aileyiz, güzel bir aileyiz. Bunu yıkmaya kimsenin gücü yetmeyecek! Dokunma artık aileme! Dokunma çocuklarıma! Dokunma yavruma! Dokunma sevi bağlarıma! Gönül dünyama!
Netice olarak; bu güzel ülkede, güzellikler içerisinde aile ve toplum boyu güzel zamanlar ve güzel hatıralarla yaşamak, birlikte, mutlu, karşılıklı, saygı, yardımlaşma, paylaşma, emniyet ve saadetle yaşamak ümit ve temennisiyle.
Benzer konuda makaleler:
- Helal beslenen çocuk ahlaklı olur
- Ebeveyn ve çocuklar
- Şefkat kahramanı anneler ve çocuklar
- Aile, toplumun temel direği
- İmtihan, evlilik ve çocuk
- Çocuklarımız herşeyi hak ediyor mu?
- Aile ciddî tehdit altında
- Çocuğun en birinci hocası annesidir
- Çocuğunuzun başını okşayın
- Mükemmeliyetçi anne-baba
İlk yorum yapan olun