Kastamonu Lahikasında ahirzaman ile ilgili mühim bir izah vardır. Orada, “”Ümmetimden bir taife Allah’ın emri gelinceye kadar (yani kıyâmetin kopmasına kadar) hak üzerinde galip olacaktır” mealindeki hadis-i şerifi yoruma tabi tutulur. Mezkur izah ve yorumda üç mühim tarih ve üç mühim dönüm noktasından haber verilir.
Bu haberlere göre o üç mühim dönem şöyle tanımlanmaktadır:
Birincisi: 1506 yılına kadar İslam ümmeti hak üzere olacak ve bir şekilde galip olmaya devam ederek iman ve Kuran nurunu yaşamaya ve neşretmeye devam edecekler. 1506 tarihini hicri yıl olarak kabul edersek bu tarih miladi olarak 2082-83 yıllarına denk gelmektedir. Eğer bu tarih rumi tarih ise yine az bir farkla benzer bir miladi yıla tekabül eder.
İkincisi: 1506 ile 1542 arası yıllar olarak izah edilmiş. İşte 1506 tarihinden sonra 1542 yılına kadar İslam ümmeti yine iman hizmetine devam edecek. Ancak bu hizmet bir ölçüde gizli ve perdeler arakasında olacak. Belki de “sırran tenevveret” meselesi tekrar yaşanacak. Nasıl ki Risale-i Nurların ilk neşri sırasında böyle bir sır yaşanmış, büyük baskı ve istibdat altında iman hizmeti devam etmiş ise, benzer tarzda, ahirzamanın son anlarında kıyamete yakın yine aynı şartların, belki de daha ağır bir istibdat ve baskı düzeninin hakim olacağı gözüküyor.
Bu iki hususa Kastamonu Lahikasında şöyle dikkat çekilmiş: “Hak üzerinde galip olacaktır”fıkrası dahi, makam-ı cifrîsi 1506 edip, bu tarihe kadar zahir ve âşikârâne, belki galibane, sonra tâ ‘kırk iki (42)’ye kadar gizli ve mağlûbiyet içinde vazife-i tenviriyesine devam edeceğine remze yakın ima eder.” 1
Üçüncü devre ise 1542 ile 1545 arası: Bu devrede artık kıyamet için en büyük bir sebep meydana gelir. Geri dönüş imkanı kalmaz. İslam ümmeti tam bir mağlubiyet içinde kalır. Dinsizlik ve küfür tüm dünyaya hakim olur. Kıyamet de bu kafirlerin üzerine kopar.
Bu tarihler de gösteriyor ki kıyamet öncesinde üç büyük ihtilal, üç büyük inkılap meydana gelecek. 1506(M. 2082), 1542(M. 2117) ve 1545 (M. 2120) . Bu tarihler elbette ki kesin değil. Çünkü kıyametin kesin olarak hangi tarihte kopacağı İlmi-i İlahide saklıdır. Ancak bu tarihler tahmini ve kıyamete yakın tarihler olabilir.
Bu tarihlerde meydana gelecek inkılap ve ihtilallerin de mahiyeti yine Nurlarda açıklanmış. 15. Mektupta geçen bir ifade bu konuda mühim bir ip ucu veriyor:
“İşte, İsevîliğin din-i hakikîsi zuhur ile ve İslâmiyete inkılâp etmesiyle, çendan âlemde ekseriyet-i mutlakaya nurunu neşreder. Fakat, yine kıyamet kopmasına yakın, tekrar bir dinsizlik cereyanı başgösterir, galebe eder ve “El-hükmü li’l-ekser” kaidesince, yeryüzünde Allah Allah diyecek kalmayacak; yani, ehemmiyetli bir cemaat küre-i arzda mühim bir mevkie sahip olacak bir surette Allah Allah denilmeyecek demektir. Yoksa, ekalliyette kalan veyahut mağlûp düşen ehl-i hakkıyamete kadar bâki kalacak; yalnız, kıyametin kopacağı ânında, kıyametin dehşetlerini görmemek için, bir eser-i rahmet olarak, ehl-i imanın ruhları daha evvel kabzedilecek, kıyamet kâfirlerin başına kopacaktır.” 2
İşte bu ifade 1506 sonrası olacaklar hakkında bize çok mühim haberler veriyor. 1506 yılında meydana gelecek o ilk büyük ihtilal sonrası dünya yüzüne siyasi, içtimai ve idari olarak dinsizler galip gelecek ve dünya yönetimini ele geçirecekler. Dinsizliği neşretmeye başlayıp insanlığı dönülmez bir felakete sürükleyecekler. Bu kesim 1542 yılında bir aşama daha kaydederek dünyayı dinsizlik adına ele geçirecekler ve tüm din ve inançların yasaklanmasına çalışacaklar. 1545 yılında ise öyle bir dehşetli ihtilal ve inkılap yapacaklar ki, bu yaptıkları fiil kıyametin kopmasına vesile olacak.
Bu noktada 1506 yılına yetişen ve bu dehşetli inkılap ve ihtilali gören Nur talebeleri kardeşlerimize büyük görevler düşüyor. Bu kardeşlerimiz bunu net olarak anlıyorlar ki artık kıyamete kırk yıl kalmıştır. Geri dönüş imkanı yoktur. Dinsizliği neşreden kişi ve grupların etki sahalarından çıkarak dört elle Nurlara sarılmak ve kendi dairesi içinde İslamı yaşamaya çalışmak en büyük bir manevi cihat haline gelecektir.
Allah 1506, 1542 ve 1545 tarihindeki o mühim ihtilal ve inkılaplara maruz kalan kardeşlerimize sabır versin ve İslam üzerine ayaklarını sabit kılsın.
Dipnotlar:
1- Kastamonu Lahikası, s. 47
2- Mektubat,15. Mektub, s. 93
Benzer konuda makaleler:
- Kıyamet neden kafirlerin başına kopacak?
- Risale-i Nur dairesinde Mehdi, Mesih ve Deccal beklentisinde olmak
- Kıyametin Tarihi ve Bediüzzaman
- 1445 yılı ve kıyamet öncesi son asır
- Kıyametin tarihini bilmek mümkün mü?
- Foton Kuşağı Teorisi ve Fecr-i Sadık
- Hz. Mehdi (as) kimdir, nasıl tanıyacağız?
- 2012 Yılı ve Kıyamet Senaryoları
- Kıyamet yakın, aldanma sakın
- Her Müslüman 1 dolar verse Kudüs kurtulur
yazınız için teşekkür ederim
SANA soruyorlar: “Son Saat ne zaman gelip çatacak?” diye. Cevap ver: “Onun bilgisi yalnızca Rabbimin katındadır; onun vaktini O’ndan başka ortaya koyacak kimse yoktur: O bütün ağırlığıyla göklerde ve yerde kopacak, sizi haberiniz olmadan ansızın yakalayacaktır.” Sanki senin ısrarla o bilginin peşine düşüp elde etmen mümkünmüş gibi, onu sana soruyorlar.[1308] De ki: “Onun gerçek bilgisi yalnızca Allah katındadır, ne ki insanların çoğu bunu bilmezden geliyor.”*