Anne sütünün yaratılmasında ibda’ ve inşa mu’cizesi

Evet, Kadir-i Zülcelâl’in iki tarzda icadı var: Biri ihtira’ ve ibda’ iledir. Yani hiçten, yoktan vücut veriyor ve ona lâzım her şeyi de hiçten icad edip eline veriyor. Diğeri inşa ile san’at iledir. Yani, kemal-i hikmetini ve çok esmasının cilvelerini göstermek gibi çok dakik hikmetler için, kâinatın anasırından bir kısım mevcudatı inşa ediyor; her emrine tâbi olan zerratları ve maddeleri, Rezzâkiyet kanunuyla onlara gönderir ve onlarda çalıştırır.”1

Hz. Bediüzzaman (ra) mahlûkatın yaratılışını izah ederken, Kadir-i Zülcelâl’in iki tarzda icadının varlığından bahseder. “Biri ihtira’ ve ibda’ iledir,” der. Yani hiçten, yoktan icad ederek, vücut vermesi şeklindeki icraatı. Diğeri için ise “inşa, terkip ve san’at iledir,” der. Yani yaratılmış olan mevcut zerreleri, unsurları bir araya getirerek, Esma-i İlahiye’nin çeşitli cilvelerini göstermek için ona vücut vermesi şeklindeki icadı.

İhtira’ ve ibda’ şeklindeki benzeri olmayan bir şeyi hiçten, yoktan yaratmaya misallerden birisi de zerrelerin, atom altı parçacıkların yaratılmasıdır, diyebiliriz. Bu zerrelerin, belirli bir hikmet ve san’at dairesinde bir araya getirilmesi ile kâinatta müşahede ettiğimiz veya edemediğimiz mahlûkatın inşa, terkip ve san’at tarzındaki yaratılmasıdır, diyebiliriz.

“Bir baharda, üç yüz bin enva-ı zihayat mahlûkatın şekillerini, sıfatlarını, belki zerratlarından başka bütün keyfiyat ve ahvallerini hiçten icad eden bir kudrete karşı ‘Yoğu var edemez’ diyen adam, yok olmalı!”1 diyen Hz. Üstad, gerek ibda’ ve gerekse inşa’ tarzında yaratılan tüm mahlukatın icadlarının ancak ve ancak; her şeye hükmeden, her şeyi bilen sonsuz kudret ve hikmet sahibi Kadir-i Zülcelâl’e mahsus olduğunu bizlere gösterir.

Etrafımızdaki icad harikalarını tefekkür ederken, ibda’ ve inşa’ icadlarının birlikte beraberce tahakkuku ile vücut verilen pek çok örnekleri müşahede edebiliriz. Meselâ, anne sütünün yaratılması, gözyaşının yaratılması gibi.

Bu yazımızda anne sütünün yaratılmasındaki ibda’ ve inşa’ icadlarının beraberce tahakkukunun nasıl gerçekleştirildiği misali üzerinde durulacaktır.

Rezzâk-ı Hakiki, çocukların rızkını sütle vermek için anne memesinde süt bezlerini yaratmıştır. Fakat süt bezlerinde sütün yaratılması için bazı “âdi şartları” vesile yapmıştır. Bu âdi şartlardan birisi, sütün yaratılmasına sebep olan ve süt hormonu adı verdiğimiz prolaktin hormonudur. Bebek, anne göğsünü emdiğinde, annenin göğüs bölgesindeki beyinle bağlantılı sinirleri devreye girerek, beynin arka kısmında bulunan hipofiz adı verilen bir bölgeden hem “prolaktin” hem de “oksitosin” adı verilen hormonlar yaratılarak salgılanır. Bu hormonlardan prolaktin süt hormonu, kanla birlikte süt bezlerine (alveol) ulaştırılır ve süt bezleri süt üretmeye başlar. Fakat bebeğin anne sütünü kolayca emebilmesi için sütün süt bezlerinden göğüs uçlarına ulaştırılması gerekir. İşte bu görev için de devreye oksitosin hormonu girer. Bu hormon, süt kanalları etrafında bulunan kasların kasılmasını sağlayarak, sütün göğüs uçlarına doğru hareket etmesini temin edip, bebeğin kolaylıkla sütü emmesine yardımcı olunur. Böylece “her emrine tâbi olan zerratları ve maddeleri, Rezzâkiyet kanunuyla onlara gönderir ve onlarda çalıştırır”1 hakikatini gösterir bir inşa tarzındaki, sütün yaratılması mucizesine şahit oluyoruz. Bebeklerin rızkını sütle veren Rezzâk-ı Hakiki’yi tefekkür ediyoruz.

Diğer taraftan, Kadir-i Zülcelâl’in ibda tarzındaki yaratılma şeklini bizlere hatırlatan, anne sütünün içeriğinin farklı farklı olması hakikati. Şöyle ki, her annenin sütü, kendi çocuğunun ihtiyacına göre süt içeriği olarak birbirinden faklı. Aynı annenin sütü, bebeğinin ihtiyacına göre günün farklı saatlerinde bile farklı içerik ve bileşimlerde salgılanmakta. Her gün, her ay, her yıl bu içerik farklı farklı yaratılmakta. Bebeğin cinsiyetine göre bile sütün içeriği gizli bir el tarafından değiştiriliyor. Eğer bebekte bir hastalık emaresi varsa, anne bu sinyalleri aldığında sütün içerisindeki bağışıklık bileşenleri bile artıyor. Böylece bebeğin kolayca hastalanmaması sağlanıyor. İşte her bebeğe has, özel olarak her an değişik bileşenlerde yaratılan anne sütünün, Rezzâk-ı Hakiki’nin ibda’ tarzındaki yaratma nazirelerine ne de güzel misal teşkil ediyor.

Mu’cizevî bir gıda olan anne sütünde bu yaratılış hakikatlerini gören bir insan, elbette ki Rabbimizin kudret, san’at ve hikmeti karşısında hayretle secdeye varacaktır.

Dipnot:
1. Lem’alar, Yirmiüçüncü Lem’a
2. a.g.e.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*