Asr-ı Saadetten gelen emir…

Nasıl ki İslâmiyetin hakikî manada yaşandığı zamanlarda şefkat ve merhamet timsali Hz. Osmanlar, Hz. Ebubekirler, Hz. Ömerler, Hz. Aliler ve bunları fazilet ve takva ile takip eden insanlar vardı…

Ve bu mübarek insanların en birinci özellikleri başkalarına, kendilerinin dışındaki insanlara bu şefkat ve merhametiyle muamele etmekti… Hatta kendilerine zulmedenlere, haksızlık yapanlara bile tavırları daima müsbet bir şekilde mukabele etmekti…

Şu mübarek zevatın en ahir temsilcisi Bediüzzaman Said Nursî de bin dörtyüz sene sonra aynı minval üzere her imana muhtaç gönüle, her tebliğ yapılacak kalbe ve hatta düşmanlarına ve muarızlarına bile aynen mazi kıt’asındaki üstadları gibi şefkatle, merhametle, mülâyemetle ve müsbet olarak muamele etmiş, mukabelede bulunmuştur…

Demek ki, bu zamanda Bediüzzaman Said Nursî’nin Risale-i Nur eserlerini okuyanlar da Üstad’ları gibi müsbet hareket etmeye, menfi hiçbir cereyan ve hale girmemeye mecbur ve mükelleftirler… Müsbet hareket etmek ve siyasî cereyanlara alet olmadan iman, Kur’ân ve Nur hizmetinde bulunmak, bu zamanda Risale-i Nur Talebelerinin en büyük şiarı ve özelliği olmuştur…

Evet bu zamanda Risale-i Nur Talebelerinin menfi boğuşmalara ayıracak vakitleri olmadığı gibi onların vazifelerine de aykırı olan gayr-i müsbet hale bakmaları bile kudsî vazifelerine nakisiyet getirecek ve onlara mani olacak ve de mesul kılacaktır.

Dahilde tarafgirane ve adavetkârane hareket etmek ve davranmak Risale-i Nur Talebelerinin hiç yapmayacakları en önemli bir iştir… Daima ihtiyat halinde bulunmak; taarruz ve hücum edildiği vakit münakaşa etmemek, itidal-i demi muhafaza etmek en birinci vazifeleridir.

Risale-i Nur Talebelerine kendi mesleklerinin muhabbetiyle hareket etmek ve daima müsbet iman hizmetinde bulunmak Asr-ı Saadet semasından adeta bir emirdir… Nur Talebelerinin bu emre karşı boyunları kıldan incedir…

Rifat Okyay

 

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*