Bahtiyar Alman milleti

İlgililer bilirler ki bu söz, söz sultanı Bediüzzaman’ındır ve Bediüzzaman böyle bir sözü öyle rasgele ve maksatsız kullanmaz. Bu sözün maksadı ne olabilir?

Bahtiyar; bahtlı, talihli, mutlu, şanslı, istikbali parlak gibi anlamlara gelir. O halde bu sözün asıl anlamı İslam’la şereflenmek olmalıdır. Alman çalışır ve üretir, çok çalışkan, azimli ve hamiyetli bir millettir. Yabancı istihdam politikası dahi bunun bir delilidir. Hatta bugünkü dünya ihtilaflarını giderecek emareler bilhassa Almanya’da müşahede edilmektedir. Mesela Avrupa Birliğini kurup idare etmeleri bir delildir. (Hasut Yahudi şebekeleri ve Dessas İngilizler Osmanlının birinci meşrutiyetini nasıl 93 Harbiyle ve Birinci Dünya savaşı ile sabote ettilerse, AB’yi de sabote etmelerinden endişe etmek gerekir.)

Almanların bahtiyarlığı hususunda Risale-i Nurdaki kaynaklara bakalım:

İstanbul’da Şeyh Bahit Efendiye verdiği cevapta Üstad, mealen, Osmanlı bir Avrupa devletine hamile, Avrupa da bir Osmanlı devletine hamile, ikisi de yakında doğuracaklar, dedikten sonra Birinci Dünya Savaşındaki mağlubiyetimiz vesilesiyle bu sözler tahakkuka başladı ve bizde yani Osmanlıdaki doğumda şimdiki Avrupa’ya rahmet okutacak bozulmalar ve gelişmeler oldu.

Bir taraftan Osmanlı’nın devamı olan Türkiye Cumhuriyetinde laiklik adı altında toplumu sekülerleştirme ve milleti dinden uzaklaştırma politikaları takip edildi. Ama öbür taraftan da Türkiye’deki bu olumsuzluklara karşılık Avrupa’da İslam’a gösterilen hüsn-ü alaka ve bilhassa Bahtiyar Alman milletinin fertlerinde İslam’ı kabul etme gibi hadiseler o ihbarı tasdik mahiyetindedir.

Bu işaret ve beşaretleri uzak ve yakın tarihle hal-i alem vukuatından takip edelim:

Birincisi Avrupa’nın resmi dininin İslam’a en yakın din olan Hıristiyanlık olması gerçeği. Ayrıca Kur’an-ı Kerimde Hıristiyanların Yahudilerden ayrı tutulmasına dair ayet-i kerimeler.

Bu konuda “İnsanlar içerisinde iman edenlere düşmanlık bakımından en şiddetli olarak Yahudiler ile şirk koşanları bulacaksın. Onlar içinde iman edenlere sevgi bakımından en yakın olarak da ‘Biz Hıristiyanlarız’ diyenleri bulacaksın. Çünkü onların içinde keşişler ve râhipler vardır ve onlar büyüklük taslamazlar.” ayeti delil olabilir. (Maide: 82)

İkincisi Alman milletinin özellikle bu dini samimi ve objektif temsil eden bir millet olarak içinden çıkardığı birçok temsilci ile İslam ve Müslümanlar lehinde beyanlarda bulunması.

Tarihi seyir içinde Almanların bir İslam milleti olarak bize yardımları ve fedakârlıkları vardır ki, bu onların aynı zamanda Mesihin şahşiyet-ı manevisini oluşturan unsurlardan biri olmalarının delilidir.

Bu meselenin isbatında, ayrıca, bizim için çok çok hayatî olan ve “Doksanüç harbi” denen 1877 Osmanlı Rus savaşını özellikle zikretmek gerekir:

Osmanlının 1876’da meşrutiyeti ilanından memnun olmayan İngilizler, sömürdükleri İslam ülkelerini kaybetme korkusuyla Rusları kışkırtmış ve bizi büyük bir belaya düçar etmiş, hatta Ruslar o savaşta İstanbul Yeşilköy’e kadar gelmiş ve Osmanlı’nın ölüm fermanı sayılabilecek Ayastefanos anlaşmasını imzalatmışken Alman Şansölyesi Prens Bismark tabiri caizse bir Hızır gibi yetişmiş, o anlaşmayı reddederek onun Berlin anlaşmasına çevrilmesini talep ve aksi takdirde kendisini de Rusya’ya karşı savaş açacağını deklare ederek Rusları geri çekilmeye mecbur etmiştir. Böylece İngilizlerin başımıza açtığı badireyi bahtiyar Alman milletinin liderlerinin politikasıyla aşmış olduk.

Bismark’ın bu fedakârlığı rasgele değildir çünkü ayrıca İslam hakkında müsbet sözleri de meşhurdur.

İşte bu ve benzeri sebeplerden dolayı Almanlar “bahtiyar” olarak kabul edilebilirler.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*