İlk kez (ama ürkerek) askeri törenin yapıldığı alana girdim. İtiraf ediyorum, o gün yanımda olan bir bakanımız “sorun çıkmasın” dediği halde şartları zorlayıp içeri girdim.
Dört komutanınız geldi, “oraya beni kimin aldığını, niye girdiğimi, ne yapacağımı” öğrenmek için… Başıma toplandıklarında korktuğumu itiraf etmeliyim; sanki ‘düşman hatlarına sızarken yakalanmış bir casus’ gibi hissettim kendimi. Çünkü gördüğüm muamele öyleydi. İlker Başbuğ ile tokalaşırken de yüzünde “nasıl girdin sen buraya” ifadesini gördüm. Şehit cenazelerinin taşındığı tabutlar kadar soğuk geldi o kışla bana… Annelerin bağrından oğullarını alacak kadar “bizden” olan TSK’nın, annelerini askeriyeye almamaları, ordu evlerine almamalarını hiç kabul edemedim. Hukuksuzluğu bir yana bırakın, büyük bir vicdansızlık bu.
Bu ülkede başörtülü kadınların ‘iç düşman’ olarak görülüp ‘sorun’ haline gelmesinin sebebi TSK’dır maalesef. Bu milletin büyük çoğunluğunu ordusuna düşman ettiren bu anlayıştır. Necdet Özel Paşam, size daha büyük bir toplumsal barışı öneriyorum. Başörtüsüyle aranızdaki duvarı yıkın artık. Davet edin bir heyet olarak Genelkurmay’a gelelim… Önümüzde 29 Ekim Cumhuriyet Resepsiyonu var, hadi bir adım daha atın ve bu ülkenin kadınlarına yapılan “eşsiz davetiye” ayıbını da kaldırın ortadan.
Davet edin bizleri… Siz bir adım gelin, biz on adım atmaya razıyız.
Korkmayın.
Hep birlikte güçleneceğiz…
Elif Çakır, Star, 1 Eylül 2011
Benzer konuda makaleler:
- Özhan Eren – Güldür Gül
- Bediüzzaman’ın siyasi prensiplerine sırt çevirmenin cezası
- Yasağı kaldır, kızlar okula gelir!
- Ramazana Hürmet
- Bayram ilan edilen ikinci ihtilal
- Sağlıklı, mutlu ve huzurlu yaşamak için
- “Ah” alan darbeciler
- Hangi emeklinin maaşını eşitleyeceksiniz?
- Bugün, kadınlar günü olmasın!
- Bunu da bir kenara yazın!
İlk yorum yapan olun