Bayram bayram içinde

Image
Bayram geldi. Hoş geldi. Ne iyi etti de geldi. Keşke her günümüz böyle olsa.
Ama zaten mü’minlere her fırsat, bir bayram değil mi?
Mesela; günde beş vakit namaz, bayramdır. Rabbin huzuruna çıkar, mükâleme ederiz. Münacat eder, yakarırız…. O’nun huzurunda seccademizi gözyaşlarımızla ıslatır, huzur buluruz!

Her Cuma mü’minlerin bayramıdır: Değil mi ki, Allah katında günlerin efendisi Cuma’dır. O gün yapılan ibadetlere en az iki kat sevap verilir. Hatta denilir ki, Cuma günü, kuşlar, vahşi hayvanlar bile birbirine “Selam size, bu gün Cuma’dır” der (Deylemi).
Üç aylar bir bayramdır:
Peygamberimiz Efendimiz (a.s.v), “Recep Allah’ın ayı, Şaban benim ayım ve Ramazan ümmetimin ayıdır” buyurdukları ve mübarek sayılan gün ve gecelerden dördünün bu üç ay içerisinde vuku bulduğu ay, ne güzel bayram.
Beş vakit namaz bu üç aylar içinde farz oldu. Kur’an-ı Kerim Bu aylardan birinde yani Ramazan ayında indirildi. Resulullah (a.s.v.) bizzat Rabbimizin huzuruna miraç gecesi yani üç aylar içerisinde görüştü… Geçmiş Peygamberlerin af edilmesi ve sıkıntılardan kurtulması bu üç ay içerisinde gerçekleşti… Yani üç aylar, sonu Ramazan ayı ile biten feyizli ve bereketli bir maneviyat bayramı…
Ramazan ayı zaten başlı başına bir bayram…
Orucu, iftarı, teravihi ve sahuruyla… Bu ayda evlerimiz Kur’an’la şenlenir, camiler teravih namazı kılan mü’minlerle hınca hınç dolar. Bu ayda rahmet kapıları açılır, Cehennem kapıları kapanır, şeytanlar bağlanır.
Hele, bu ayda bir gece vardır ki, bin aydan daha kıymetli… Hani O gecenin hayrından mahrum kalan, her hayırdan mahrum kalmış gibi olan bayram sevinci yaşatan gece; Kadir Gecesi. Tam yirmi iki yıl süren Allah’ın ezelde takdir ettiği kaderi uygulamak için meleklere emir verdiği gece…
Ya ölüm!
O da bir bayram değil mi? Hz. Mevlânâ’nın “vuslat” dediği bayram. Mevlana; “Hiç bir ölü, öldüğü için hasret çekmez. Ancak tâatinin azlığına yanar. Yoksa ölen kimse; kuyudan ovaya çıkmış, zevk-u safa meclisine ulaşmıştır. Bu daracık matem yurdundan ferahlayıp, geniş bir ovaya göçmüştür” der Mesnevi’sinde.
Bediüzzaman Hazretleri ise ölümü vazife-i hayat külfetinden bir terhis olarak görür. Dünya meydanındaki imtihanda, talim ve talimat olan ubudiyetten bir paydos… Öteki aleme gitmiş yüzde doksan dokuz ahbap ve akrabasına kavuşmak için bir vesile… Hakiki vatana gitmek için bir vasıta, hem zindan-ı dünyadan cennet bahçesine bir davet… Hem hizmetine mukabil ücret almaya bir nöbet.. Ölüme dehşetli bakmak değil, bilakis rahmet ve saadetin bir mukaddemesi… “Evet ehl-i iman için ölüm, rahmet kapısıdır. Ehl-i dalalet için, zulümat-ı ebediye kuyusudur” der.
Görülüyor ki, mü’min bu dünyanın külfetini çeker gibi görünse de her daim bayram içinde bayram yaşar.
Ne mutlu her bayramı yaşayana!
Bayramınızı en içten duygularımla tebrik ederim.

GÜZEL SÖZ

“Bugün Bayram… Orucu kabul olanlara ve sa’yi makbul olanlara ve günahları affedilenlere bayramdır. Böyle olduğu takdirde bugün de yarın da bizim için bayramdır. Allah’a isyan etmediğimiz her gün bizim için birer bayramdır.”

Hz. Ali (r.a.)

Image

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*