Bediüzzaman’ı Emirdağ’da görmek

altYaşadığı mübarek ömrü boyunca, kendisine ve eserlerine karşı yapılan bed muamelerle hürriyeti elinden alınan Bediüzzaman,1944 yılında, Denizli hapsinden sonra Emirdağ’ına sürgün edilir.

Bediüzzaman Hazretleri, gönderildiği Emirdağ’da rahat bırakılmaz, akla hayale gelmez sıkıntılar içinde bırakılır. Böylesine sıkıntılı hal içinde dahi, Nur-u Kur’ân mesleği içinde, müsbet hareketi esas alarak hareket eder.

Yazdığı eserler ve yaşadığı olumlu tutum ve davranışlarıyla meydana getirilmek istenen bir çok oyunu bozan Hazret-i Üstad, kendisine karşı yapılan vahşice saldırıları da püskürterek, İman ve islam’a muhtaç gönüllere Risale-i Nur’un hakikatlerini anlatmaya devam eder.

Emirdağ’da yaşadığı tarifi mümkün olmayan acılar, tarihe birer yüz karası olarak geçmiştir. Üstad ve talebelerine yapılan çirkin saldırıların hesabı elbette mahkeme-i kübrada tek tek sorularak, adaletin tecellisi gerçekleşecektir.

Emirdağ talebeleri, Üstadın Emirdağ’ındaki hayatına dâir diyorlar ki:

“Üstad Emirdağ’ında dâimî tarassud altında bulunuyordu. Açık havalarda gezmeye çıkardı. Üstad’ın, bahar ve yaz mevsimlerinde mutlaka kırlara çıkmak âdeti idi. Yalnız başına gider, birkaç saat kalır, sonra evine dönerdi. Kırlara çıktığı zaman, çok defa arkasından takip ettirilirdi. Bâzan bekçiler, bâzan jandarmalar takip ederdi. Hattâ bir defa arkasından kurşun attırılmış, fakat isâbet etmemiştir. Birgün, bir resmî memur, arkasından koşarak, ‘Dışarı çıkmak yasak. Başına bere koyamazsın, sarık saramazsın’ diye mütehakkimâne ve mütecâvizâne ifadeler kullanmış; Üstad da geriye dönmüştür. Bu tarz muâmeleler çoktur.” (Tarihçe-i Hayat, Emirdağ Hayatı).

Biz, Hazret-i Üstad’ın Emirdağ’da yaşadığı hayatı, uzun yıllar aradan geçmesine rağmen o mübarek ayak tozlarını hissetmek ve onu manen görmek, solumak adına, Emirdağı’na bir seyahatta bulunduk. Zemherir soğunun, insanın iliklerine kadar işlediği bir kış günüydü. Günlerce kar’ın yağdığı Emirdağ’ın yolları ve caddeleri kalın kar tabakasıyla örtünmüştü.

Akşamın karanlığı içinde kalacağımız mekana varmış, ertesi günü gün ışıklarıyla Emirdağ’ın sokaklarını gezmeye koyulmuşktuk. Hazret-i Üstad’ın kaldığı ve namazlarını eda ettiği merkez camiin yanısıra, kaldığı mekânı ziyaretle birlikte, Çalışkanlar hanedanından mühim talebelerinden biri olan Ceylan çalışkan ağabeyin mezarını ziyaret etmiş, ruhuna Fatihalar yollamıştık.

Kabir ziyaretimizden sonra, yine Çalışkanlar hanedanından olan, hayatta iken üstadımızın şöforlüğünüde yapan talebelerinden Mahmut Çalışkan ağabeyi evinde ziyaret etmiştik. Daha sonra, Ahmet Urfalı Ağabeyi yine evinde ziyaret ederek hatıralarını dinlemiştik.

Yaşadığı mübarek hayatı içinde, çok ızdırap verilen mekanlardan biri olan Emirdağ’daki mekanları tek tek ziyaret ederek, mânen görüşmenin ruhumuza verdiği huzuru tariften âciz kalarak, aziz ruhlarına ithaf ettiğimz Fatihaların ardından, Bursa’ya dönmüştük.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*