Bediüzzaman’ın içtimaî ölçüleri açıktır!

Ali Ferşadoğlu: “Bediüzzaman’ın, ortaya koyduğu Kur’an ve Sünnet-i Seniyye’nin bu zamandaki içtimaî ve siyasÎ ölçüleri gayet açıktır.”

Demokrat Eğitimciler Derneği’nin tertiplediği “Risale-i Nur Işığında Başkanlık/Cumhurbaşkanlığı” mevzulu seminerde konuşan gazetemiz yazarlarından Ali Ferşadoğlu, “Bediüzzaman’ın, ortaya koyduğu Kur’ân ve Sünnet-i Seniyye’nin bu zamandaki içtimaî, siyasî ölçü, prensip ve stratejileri yoruma dayalı değil; gayet açık ve nettir.” dedi.

Bediüzzaman’ın, ilmî ve manevî şahsiyeti ve sosyolojik tesbitleri hakkında konuşan Ferşadoğlu, “O, manevî (İslâm ilimleri), fen ve sosyal ilimlerinin tamamında derinlik sahibi idi. Dolayısıyla bu ilimlerin ve İslâm devlet felsefesini de ortaya koyan Bediüzzaman’ı dinlememiz gerekmez mi?” dedi.

Referandumla getirilmek istenen, kuvvetler ayrılığı prensibinin bulunmadığı, yetkilerin tek şahısta toplandığı, Meclis’in etkisiz hale getirildiği cumhurbaşkanlığı sistemini de reddedip ‘Hayır’ dediği da gayet açık ve nettir, diyen Ferşadoğlu, Bediüzzaman’ın şu cümlesinin kesin delil olduğunu söyledi:

Denetim yoksa İstibdat vardır

“Riyaset-i şahsiyenin kat’iyen aleyhindeyim.” (Eski Said Dönemi Eserleri, Nutuk, s. 196.) cümlesi ile Bediüzzaman; hukukî alt yapısı, kontrol mekanizmaları oluşturulmamış, meşverete, çoğunluğa, Meclise dayanmayan başkanlık ucube değil mi” diye soran Ferşadoğlu, “Bir sistemde bütün yetkiler bir şahsa verilmişse ve denetim/kontrol mekanizması, fren, şeffaflık ve sorgulama yoksa orada istibdat vardır.” şeklinde konuştu.

Cumhuriyet ki, adalet ve meşveret ve kanunda inhisar-ı kuvvetten ibarettir” diyen Bediüzzaman’ın, inhisar-ı kuvvetin güç ve kuvvetin sınırlandırılması; kuvvetin kontrol altına alınarak hukukî çerçevede kullanılması olduğuna dikkat çeken Ferşadoğlu, “On üç asır evvel Şeriat-ı Garra teessüs ettiğinden, ahkâmda Avrupa’ya dilencilik etmek, din-i İslâma büyük bir cinayettir.’ (Beyanat ve Tenvirler, s. 44.) sözleriyle, Bediüzzaman’ın, İslâmın cumhurî sistemi esas aldığını ve onun cumhuriyet, meşrûtiyet, başkanlık hakkındaki diğer sözlerini aktardı.

İnsanlık, hak ve hürriyetlere akıyor

Ferşadoğlu, “Eski zamanda değiliz. Eskiden hâkim bir şahs-ı vahit idi…. Şimdi ise, zaman cemaat zamanıdır. Hâkim, ruh-i cemaatten çıkmış az mütehassıs, sağırca, metin bir şahs-ı manevîdir ki, şûrâlar o ruhu temsil eder.” (Eski Said Dönemi Eserleri, Sünûhat, s. 486.) sözlerini hatırlatarak sözlerini şöyle tamamladı: “İnsanlık hak ve hürriyetlere akıyor. Kuvvetler ayrılığı prensibinin, adaletin, meşveretin, halkın olmadığı hiçbir sistem başarılı olamaz. İslâm âleminin geri kalmasının sebebi istibdattır. Ülkemizde de terör, yolsuzluk, adaletsizlik, hukuksuzluk gibi sıkıntı ve problemlerin kaynağı müstebid sistemdir, Kemalizmdir, baştan ayağa yasaklarla dolu olan anayasadır. Bunların değişmemesi için referandumlar birer oyalamacadır. Kabahati ilerlemenin kaynaklarından birisi olan Meclise, parlamentere atıyorlar. Toplumumuz, hürriyetlere, adalete akan dünyayı izliyor. Kemalizm buna daha fazla diretemez.”

İstanbul – Yeni Asya

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*