Çocuk masumiyeti kaybolmaya mı başladı?

Çocuklar masumiyetin, sevimliliğin, şirinliğin adıdır. Çocuklar çiçekler gibi ihtimam isteyen ve ilgi isteyen varlıklardır.

Son zamanlarda basına yansıyan çocuklarla ilgili haberler ciddî bir tehlike sinyalleridir. Zira masumiyetin sembolü olan çocukların kirli haberlerde kullanılması, adlarının çocuk masumiyetine hiç yakışmayan şekilde geçmesi vicdanları ciddî yaralamaktadır.

Nasıl bir şeyin aslı, özü bozulursa zehir haline gelir, aynen öyle de çocuğun masumiyeti, ihtiyarın itikadı, kadının edebinin bozulması da insanlığın zehirlenmesi anlamına gelir.

Toplumun her kademesi ciddî bir dejenerasyon ile karşı karşıyadır. Fakat geleceğin emanetçileri olan çocukların maruz kaldıkları saldırılar tüyler ürperticidir. Çocuğu bu saldırılardan öncelikle koruyacak olan elbette anne ve babalarıdır.

Anne ve babaların çocuklarının duygularını anlamak konusunda özel bir hassasiyet göstermeleri şarttır. Zira çocuklar hayatlarındaki duygusal hareketliliklerinin belirtisi olan şifreleri ailelerine verirler. İşte anne ve babanın bu noktalarda dikkatli olması, çocuğunu gözlemlemesi, gelebilecek büyük felâketleri önceden önlemede önemli bir adım olacaktır. Yani anne ve babalar çocukların duygusal şifrelerini çözmede ne kadar başarılı olurlarsa, onlara çok daha fazla yardımcı olabileceklerdir.

Çocuklara zamanında zaman ayırmamak, ihtiyaç duydukları ilgiyi göstermemek, bir takım ruhsal sorunlara veya davranış problemlerine sebep olur. Çocuklarının beden sağlığına gösterdiği ihtimamı, duygusal ve ruhsal sağlığı için göstermeyen anneler ve babalar, aslında çocuklarını büyük bir tehlikenin kucağına itmiş olmaktadırlar.

Çocuklar, anne ve baba etkileşiminin tam ortasında duran bir ayna gibi, aile içinde yaşanan her şeyi, kendi benliğine yansıtır. Etkileşime açık yapısı, fakat tecrübesizliği, duygu kontrolü yapamaması ve direncinin az olması, ciddî ruhsal tehlikelerin içine atılmasına sebep olabilir.

Anne ve babanın duygusal becerileri, yetenekleri geliştiği ölçüde çocuklarının duygusal iniş çıkışlarına yardımcı olmaları daha etkili olmaktadır. Annenin şefkat hissini etkin bir biçimde yaşaması, babanın ise, disiplin, nizam, intizam noktasındaki salâbetli duruşu, aslında çocuklara yaklaşım tarzının vasat noktasını oluşturacaktır. Bu açıdan bakıldığında annenin şefkat eğitimi, çocuğun duygusal dünyasının temellerinin atılması noktasında çok önemlidir. Bununla beraber babanın vereceği otorite, disiplin ve intizam dersleri ise, çocuğun hayattaki istikametini, girişimciliğini, özgüven ve cesaretinin kaynağını oluşturacaktır.

Akıllı bir öğrenci olan çocuklar, anne ve babalarının yaklaşımlarını, davranış tarzlarını, tepkilerini sürekli gözlemlerler ve model alırlar. Çocuğun duygusal iniş çıkışlarını umursamayan, hislerini göz ardı eden anne babadan çocuk bu dersi alır ve o da hisleri umursamayan bir yapı ile kendi değer yargılarını hiçe sayan davranışlar yapabilir.

Çocuğun ne hissettiğinin farkına varan anne ve babalar bir problem karşısında alternatif çözümlerle duygusal yaklaşımlar sergilemesi gerektiğini çocuklarına öğretirler. Çocuğunun duygusal hareketliliklerinden haberdar olup, ona farklı pencereler açmayan, hiçbir şeye karışmayan anne ve babalar ileride çocuklarının da hiçbir şeye karışmayan, sorunlar karşısında alternatif çözümler üretemeyen, haksızlığa karşı gelemeyen, sömürülmeye müsait, pısırık bir kişilik oluştururlar.

Yine duygusal yeterliliğe sahip, duygularını yönlendirip kontrol edebilen anne ve babalar çocuklarının hislerine saygı duyarlar. Onların öfkelenmelerine, hareketliliklerine, mutluluklarına, duygusal yönelimlerine izin verirler. Bunu beceremeyen anneler ve babalar ise, çocuklarının yaptıklarını onaylamaz, huysuzluğunu cezalandırır ve sürekli çocuklarını sustururlar. Anne ve babasından bu dersi alan çocuk ise, ileriki hayatında şiddete eğilimli, tahammülsüz ve özdenetimsiz bir birey olacaktır. Hatta bir anlık öfkesine yenik düşen evlâtlar, anne ve babalarının katili dahi olabilecektir.

Anne ve babaların etkili bir antrenör, muallim olabilmesi için, önce kendi duygusal hareketliliklerini ve yeterliliklerini kontrol edebilmesi şarttır. Washington Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada duygusal becerileri gelişmiş olan anne ve babaların çocuklarıyla daha iyi geçindiği, onlara daha fazla sevgi gösterdiği tesbit edilmiştir.

Hâsılı, yanlış giden bir şeyler var. Hayatı internette dolaşır gibi, bir diziyi seyreder gibi yaşamaktayız. Ne anne baba, anne baba sorumluluğunda; ne çocuk, çocuk masumiyetinde; ne de ihtiyar, ihtiyarlığın vermesi gerektiği olgunluğu taşımaktadır. Çünkü bütün gözler, vahşi, kapitalist ve ahlâksız bir manzaranın meftunu olmuş bir biçimde seyretmektedir. Bu seyirden anne anneliğini unutup, kendini pembe dizilerin kahramanı gibi görmektedir. Baba, babalığını unutup, parmaklarının ucundaki bir dünyaya meydan okuyan bir kahraman (!) edasıyla davranmaktadır. İhtiyarlar, gençler gibi sefahetin peşinde koşmaktadır. Çocuklar ise, küçücük yaşta zihinlerine sokulan aşk ve cinsellik zehirleriyle masumiyetlerini kaybetmektedir. Bedenler başka şey, ruhlar başka şey söylemektedir. Hepsinden önemlisi de, geleceğin emanetçisi olan çocuklar, kuzu iken, birer kurta dönüştürülmektedir. Bencil, hain, menfaatperest, şiddet meyillisi, üç kâğıtçı, şehvet düşkünü, kaba vs. vasıflar artık çocuklar için kullanılmaktadır.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*