Corona virüsten nasıl korunabiliriz?

Hastalık hakkında daha önce yazdığımız yazıda salgın hastalıklardan korunmak için alınması zorunlu olan tedbirlerden bahsetmiştik. Yaklaşık iki yıl önce hastalık yeni ortaya çıktığı için ve henüz seyri bilinmediğinden genel tavsiye olarak Peygamber Efendimiz Aleyhissalatü Vesselama ittiba ederek tecrit uygulamasının önemini vurgulamıştık.

Tabi ki geçtiğimiz iki yıl içerisinde pek çok olaylar yaşandı. Acil olarak aşılar üretildi. İnsanlar evlerde karantina altına alındı. Bilhassa yaşlı hastalar büyük sıkıntıya uğradı. Hastaneler aşırı yoğunluktan bunaldı. İbadethaneler ve okullar kapandı. İş yerleri tam gün uygulamasından vazgeçerek evden çalışma formülleri ürettiler. Ekonomi ciddi bir krize ve iflasa sürüklendi. İnsanlar geçinemez oldular. Bilhassa yaşlılar ve gençler evden çıkma yasağı ile yalnızlaşıp psikolojik rahatsızlıklar sergilemeye başladılar.

Bu arada dünya çapında meşhur olan ve Nobel ödülü almış bazı ilim adamlarından hastalık hakkında ilginç açıklamalar yapılmaya başlandı. AIDS virüsünü izole ederek Nobel tıp ödülü kazanan Luc Montagnier’in yeni tip korona virüsün (SARS-CoV-2) laboratuvarda üretildiğini ve yapısında AIDS virüsünden gen parçaları bulundurduğunu açıklaması bunlardan en önemlisiydi.

Yine bu hastalığın global güçlerin bir uygulaması olduğunu ifade etmek babında daha önceki bir salgın denemesinden bahseden DSÖ’den Prof. Ulrich Keil, “Domuz gribi salgını ilaç üreticilerinin karlarını artırmak için bu şirketlerle ortak olarak üretilen bir korku kampanyasıydı” diyerek yüzyılın skandalını itiraf etmişti.

Ayrıca aşı diye piyasaya acil kullanım izni alınarak üretilen biyolojik sıvılar hakkında da tereddütler vardı. Üstelik viral her hastalığın aşısı üretilemiyordu. Mesela AIDS virüsünün aşısı üretilememişti. Yine geçen asırlarda pandemiye sebep olarak milyonlarca insanın ölümüne yol açan grip virüsü ( kuş gribi-İspanyol hastalığı) için de kesin bir aşı yüz yıldır üretilememişti. Mevcut grip aşıları için dünya çapında tanınmış viroloji uzmanları “küresel sahtekarlık” diyorlardı. Çünkü bu virüslerin mutasyon hızına aşılar yetişemezdi. Ki mevcut korona hastalığının virüsü de bir yılda 12 bin mutasyon geçirmişti. “Efendim bizim bir yıl önce geliştirdiğimiz biyolojik sıvı hepsine etkili; en azından hastalığı hafif atlatmanıza sebep olacak” demeniz ise kendinizi ya da başkalarını kandırmaktan öteye geçmeyecekti. Zaten mevcut hastalık ta sürekli yenilenmesi ve bulaşmasıyla sizi yalanlayacaktı.

Nitekim günümüzde aşı aralığının üç aya düşürülmesi; bir doz, iki doz derken dört doza çıkılması; hatırlatma dozlarının da ilavesiyle bu işin sonunun gelmeyeceği gerçeği ortaya çıkmıştı.

Peki, aşı korumuyor muydu? Medyada sürekli hasta ve hastane görüntüleriyle desteklenip propaganda edilerek beyinleri hipnotize eden “en azından hafif atlatırsınız” sözü yalan mıydı?

Hayır. Yalan değildi. Aşı olarak lanse edilen fakat tıbbi normlara göre “aşı statüsünde” olmayan bu biyolojik sıvılar belki bir ölçüde etki ederek hastalığı atlatmayı kolaylaştırıyordu. Fakat bu durumun kişilerin bağışıklık sisteminden mi; yoksa bu biyolojik sıvılardan mı kaynaklandığı kesin olarak araştırılmıyordu. Hiçbir hasta aşılama öncesi antikor testi yapılarak kontrol edilmediği gibi aşılama sonrasında da antikor testi takibine alınmıyordu. Halbuki bu işin kesin sonucu antikor testiyle belirlenebilirdi. Gerekçe olarak hasta yoğunluğu bahane edilerek sürekli olarak “aşı yaptırın; aman aşı yaptırın; yoksa perişan olursunuz; ölürsünüz” söylemi tekrarlanıyordu.

Antikor testleri yapılmayıp PCR testinin pozitif çıkması yeterli görünüyordu. Oysa kullanılan PCR (pisiar) testlerinin grip ve korona dahil 17 hastalıkta pozitif netice verdiğini; PCR testin mucidi Prof. Kary Mullis, “Bu test, bulaşıcı hastalığı teşhis etmek için kullanılmamalıdır” demesine rağmen Covid-19’da ısrarla bu testi kullanıp medyada her gün yayınlayarak korku ve panik meydana getiriliyor ve insanlar aşı olmaya zorlanıyordu.

Üstelik geçim zorluğu çeken ve ekonomisi bozulan iş sahipleri de; karantina uygulanıp evlere kapanmamak ve iş yerlerinin kapanıp sıkıntıya yol açmaması için var güçleriyle bu aşılama kampanyasının devamını gönüllü olarak destekliyorlardı.

Halbuki koronadan korunmak için hiçbir aşıya ihtiyaç yoktu. Biri ilaç diğeri biyolojik sıvı olmak üzere iki preparat kesin olarak virüsü öldürüyor ve hastalıktan kurtarıyordu.

Bunlardan birincisi bazı ülkelerde beşeri formu da bulunan fakat ülkemizde veteriner hekimlikte kullanılan “İvermectin” etken maddeli ilaçtı. İlacı Avustralya’da kullanan ilim adamlarının bir haber kanalındaki ifadeleri şöyle idi:

“Avustralyalı bilim insanları parazit öldürücü tablet Ivermectin’in laboratuvar ortamında Covid 19 virüsünü 48 saat içerisinde öldürdüğünü açıkladı. ABD Gıda ve İlaç Dairesi’nin (FDA) de onayını alan Ivermectin, daha önce AIDS, dengue ateşi ve grip gibi virüs kaynaklı hastalıkların tedavisinde kullanılıyordu. Melbourne şehrindeki Monash Üniversitesi’nde görevli araştırma görevlilerinin laboratuvar ortamında yaptığı testlere göre bir doz Ivermectin, koronavirüsün hücreler içerisinde büyümesini engelliyor. Üniversitenin Biyokimya Keşif Enstitüsü Başkanı Dr Kylie Wagstaff yaptığı açıklamada, “Yaptığımız deneylerde bir doz ilaç (Ivermectin) 24 saat içerisinde Covid 19’a ait RNA virüslerini büyük ölçüde azaltıyor ve 48 saatte de tamamen yok ediyor.” diye konuştu.” (https://tr.euronews.com/2020/04/05/avustralyal-bilim-insanlar-parazit-oldurucu-tablet-ivermectin-covid-19-u-48-saatte-yok-edi)

Bu ilaç salgının ilk döneminde Avustralya’da başarıyla kullanılmasına rağmen daha sonra global güçler tarafından engellenerek insanlarda kullanımının sakıncalı olduğuna dair makaleler neşrettirilmiştir. Ülkemizde bazı hastalar veteriner hekimlikte kullanılan 10 mg’lık ilacın bir buçuk katını; tek dozda kullanıp yirmi beş saat sonra kesin etki görerek iyileştiklerini ifade etmişlerdir.

İkincisi, kesin etki gösteren ve firma tarafından hiçbir yan etkisi olmadığı garanti edilen bizzat denediğim ve etkisini kesin olarak gördüğüm; 16 flakonluk bir kutu formatından hastalığa yeni yakalananlarda günde beş flakon kullanarak üç günde kesin iyileşme sağlayan UB20 O8 kod adlı sekiz atomlu O’Rain Oksijen solüsyonu ya da biyolojik ürünüdür.

O8 Aktif Anyonik Oksijen lisansı ile üretilmiş olan Gıda Takviyesi formatındaki O’Rain Oksijen solüsyonundan iki saatte bir bir flakon (5 cc) dil altına uygulanıp, bir dakika beklendikten sonra, ağzınızı bu solüsyon ile çalkalayıp, başınızı geriye doğru yaslayıp gargara yaparak yutun (dil altında bulunan kanallar sayesinde O’Rain solüsyonu içinde bulunan Anyonik Oksijen kana karışarak, oksijen saturasyonunuzun yükselmesine yardımcı olacaktır.)

Peki bu UB20 O8 nedir? Ürünün kataloğunda şöyle tanımlama yapılmaktadır:

“İnsan vücudunda, çeşitli mikroorganizmalara karşı enfeksiyonlarla savaşmak için bağışıklık sistemimizin omurgasını oluşturan fagostik hücrelerin sentezleyerek, vücudu korumak ve iyileştirmek için tüm memelilerde beyaz kan hücreleri tarafından doğal olarak üretilen enzimlerin anyonik aktif oksijen atomlarına sahip olan H2O8 ile çok güçlendirilmiş halidir. Şok etkiye sahiptir

Tüm Coronal hastalıklar COVİD 19 dahil aşı, antibiyotik vs gerektirmeden vücuda enfekte olan bütün patojenleri öldürür ve patojenlerin ölü hücre atıklarından vücudun kendi bağışıklık sistemi tarafından antikor üretmesini sağlayarak tüm virüs ve bakteri bazlı hastalıklara karşı vücudun savunma mekanizmasını güçlendirir. Vücut tarafından da üretilen bir enzim olduğu için oksititesi yoktur. Anyonik aktif oksijen atomları sayesinde bütün patojenleri okside ederken, zayıf asidik özelliği sayesinde tahriş edici özelliği ve insan sağlığına zararı olmayan en geniş ve en etkili spektrumu olan şok etkili oktaoksidan sıvı oksijen ve su bazlı doğal biosittir. Su bazlı bir solüsyon olup etken maddelerinin başında etkinliği arttırılmış anyonik aktif 8 atomlu oksijen vardır.

UB20 O8 mikroorganizmalara karşı savaşta geliştirilmiş, en güvenilir, en doğal ve en güçlü koruyucudur. Etkisi kesin ve hızlıdır. Etkinliği laboratuvar çalışmalarında ve değişik klinik çalışmalarda kanıtlanmıştır. Anyonik aktif oksijen atomları ile etkinliği arttırılmış doğal bir enzim olduğundan yan etkisi tespit edilmemiş olan, Corona Covid 19 dahil mutasyona uğramış tüm virüs ve bakteri tabanlı hastalıklara karşı geliştirilmiş dünyadaki en hızlı ve güçlü aktif oksijen molekülüne sahip organik enzimdir. Etkinliği çok yüksektir, tedavi amaçlı kullanılmaya başlandığı ilk andan itibaren etkisini gösterir. Vücuda enfekte olan patojenler milisaniyeler içerisinde UB20 O8 tarafından okside edilmeye başlanarak Oksidatif Patlama ile öldürülür, ölü virüsler fagasitoz işlemi ile akyuvarlar tarafından yutulur.”

(https://orain.com.tr/orain-oksijen)

Global güçlerin planlayıp dünyayı velveleye verdiği, medyayı kullanarak panik ve korku pompalayıp bol bol aşı pazarladıkları “pandemi” değil “plandemi”nin sonu gelmiştir. Geçmiş olsun.

Hüseyin ÇETİNSOY

Benzer konuda makaleler:

4 Yorum

  1. Böyle bir yazı için çok teşekkür ediyoruz. Ehemmiyetli bir boşluk dolmuş oldu. Hem teşhis hem de tedavi içeren bir yazı olmuş. Emeğinize yüreğinize sağlık. Maziyi hatırlatıp, yapılması gereken çok net özetlenmiş. Merak ettiğim husus ise önerdiğimiz çözümlere vatandaş olarak doğrudan ulaşabiliyor muyuz? Yani reçetesiz, muayenesiz olarak temin etmek mümkün mü? Baki selamlar.

    • İlginize teşekkür ederim. İvermectin için reçete gerekir. Fakat UB20 O8 kod adlı sekiz atomlu O’Rain Oksijen solüsyonu ya da biyolojik ürünü için reçete gerekmez. Çünkü gıda ilaç değil gıda katkı maddesi olarak üretim izni alabilmiştir. https://orain.com.tr/orain-oksijen
      İnternet adresinden sipariş yapılarak temin edilebilir. Selamlar.

  2. İlginize teşekkür ederim. İvermectin için reçete gerekir. Fakat UB20 O8 kod adlı sekiz atomlu O’Rain Oksijen solüsyonu ya da biyolojik ürünü için reçete gerekmez. Çünkü ilaç değil gıda katkı maddesi olarak üretim izni alabilmiştir. https://orain.com.tr İnternet adresinden sipariş yapılarak temin edilebilir. Selamlar.

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*