Has bir Nur Talebesi

Has bir Nur talebesi velilik makamına çıkabilir mi?
Birinci Şua’da Nur Suresi’nin 35. ayetinin Risale-i Nur’a işaret eden yönleri izah edilirken bu ayetin Nur Risaleleriyle olan manevî münasebetlerine de değinilir. Bu ayet-i kerimede gaybî ihbar nev’inden mu’cizane surette hem elektriğin ve hem de Risale-i Nur’un zuhur zamanlarına işaret edilirken Nur Suresi’nde geçen “Ne şarka, ne de garba ait bir zeytin ağacından.” ve “Onun yakıtı, kendisine ateş dokunmasa bile ışık verecek kabiliyettedir.” cümleleri elektriğin keşfini ilan ederken aynı zamanda Risale-i Nur’un dahi ne Şark’ın malumatı ne de Garbın (batının) felsefesinden iktibas edilmemiş bir Nur olduğu beyan edilir. Zira Risaletü’n-Nur eserleri “Kur’an-ı Mu’ciz-ül Beyan’ın bu asırdaki bir mu’cize-i maneviyesi olarak yüksek ve parlak bir tefsiri olduğundan semavî yüksek bir arş mertebesinden iktibas edilmiştir. Hem nasıl ki, 13 ve 14. asırda lambalar ateşsiz yanar ve parlarlar onun gibi de manevî bir elektrik olan Resaili’n-Nur dahi yüksek ve derin bir ilmi ihtiva ettiğinden tahsil külfetine, ders çalışmaya, başka hocalardan ders almaya muhtaç olmadan herkesin kendi kabiliyet ve derecesine göre o yüksek hakikatlerden istifade edebileceği ve meşakkat ateşine lüzum kalmadan Nur eserleriyle nurlanarak âlim seviyesine dahi çıkabileceği hakikati ilan edilir.1

Mesnevi-i Nuriye’de ise Allah’ın tevfikine (doğru yola sevkine) mazhar olan adamın tarikat berzahına girmeden zahirden hakikate geçebileceği beyan edilir. Zira bu sür’atle akıp giden zamanın evladına kısa ve selametli bir yol ile âlî hakikatlere ulaşabilmenin yolunu (Nur Külliyatı vesilesiyle) Cenab-ı Hakk ihsan etmiştir.2 (O yolun ihtivası ise 26. Söz’ün Zeyli’nde genişçe izah edilen acz, fakr, şefkat, tefekkür tarîkidir) Lem’alar adlı eserde ise “Bir sene bu risaleleri ve bu dersleri anlayarak ve kabul ederek okuyan, bu zamanın mühim, hakikatli bir âlimi olabilir. Eğer anlamasa da, madem Risale-i Nur şakirtlerinin bir şahs-ı manevîsi var; şüphesiz o şahs-ı manevî bu zamanın bir âlimidir”3 diye aktarılan hakikat ile de bu asrın allamesinin Nur Risalelerinin şahs-ı manevîsinde saklı olduğu anlatılır. Ve bununla beraber has bir Nur talebesinin âlim seviyesine, velilik makamına çıkabileceği dahi Şualar’da şöyle zikredilir: “Evet –temsilde hata yok– nasıl ki, büyük bir velî, küçük bir Ashab kadar hizmet-i İslâmiyede –ehl-i sünnetçe– mevki almadığı gibi; aynen öyle de, “Bu zamanda hizmet-i imaniyede hazz-ı nefsini bırakıp ve mahviyet ile tesanüt ve ittihadı muhafaza eden bir halis kardeşimiz, bir velîden ziyade mevki alıyor” diye kanaatim gelmiş ve siz daima bu kanaatimi takviye ediyorsunuz. Cenab-ı Hak, sizlerden ebediyen razı olsun.”4

Dipnotlar:
1- Şualar s. 1072
2- Mesnevi s.336
3- Lem’alar, s.404
4- Şualar, s.512

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*