İki Avrupa’nın iki türlü meyvesi

Bütün Avrupa’yı tek parça olarak görmek noksanlıktır.

Garp âlemini yekpâre imiş gibi yorumlamak basitliktir. Hatta, günümüz itibariyle umum Avrupa’yı Hıristiyan, yahut gayr-ı müslim diyârı şeklinde lanse etmek, ciddi hata ve haksızlık olur.

Zira, bilhassa bugünkü durum öyle “Ya hep, ya hiç”ten ibaret değildir. Bu kıtada, eskiye nazaran hem Müslüman göçü ziyadeleşti, hem de çok sayıda Avrupalı İsevî/Hıristiyan kimseler İslâm dini ile müşerref oldu. Son zamanlarda ise, vatandaşlık alanların sayısı arttığı gibi, İslâmiyeti seçenlerin sayısında da ciddi bir artış gözlemleniyor.

Velhasıl, meseleye hangi açıdan bakılırsa bakılsın, durum eskisi gibi değil. Bu sebeple, bütün Avrupalıları içine alacak şekilde “Bunların hepsi Haçlı zihniyetini taşıyor” tarzındaki kalıplaşmış hasmâne sözleri terk etmek lâzım.

Hele ki, şu son Filistin-İsrail meselesinde, Avrupa’daki toplulukların İslâm dünyasındaki topluluklardan geri kalır bir tarafının olmadığı gayet açık bir şekilde göründü, görünüyor.

*

Avrupa, tarih boyunca hep değişkenlik arz etmiştir. Özetle: Haçlı seferleri için toplanıp birlikte hareket etmiştir. Kilise yönetimi ile Feodalite yönetimleri karşısında zaman zaman kaosa sürüklenmiş, kendi aralarında “Yüz yıllar savaşı”na girişmişlerdir. Hürriyeti ilân etmiş, Cumhuri sistemi kabul etmiş; ama, dönüp tekrar emperyal sisteme (İmparatorluk-Krallık) geçerek, başka kıtalardaki milletleri sömürgeleştirmeye can atmıştır. Gün gelmiş Demokrasiden dem vurmuş; ama, eş zamanlı olarak kapitalizme, sosyalizme, faşizme beşiklik yapmıştır. Aynı zamanda ırkçılığın da daniskasını yapmış; bununla da kalmayıp, o bulaşıcı illeti başka ülkelere ve topluluklara ihraç etmiştir. Bir taraftan ahlâksızlıkta dibe vururken, bir taraftan da insan temel hak ve hürriyetlerine öncülük rolünü oynamıştır. Aynı şekilde, başka yerlerde savaş kışkırtıcılığı yaparken, bir taraftan da savaş suçlularını yargılamak üzere “Lahey Adalet Divanı”nı kurmayı başarmıştır. Bir yandan, kendi içinde anarşi ve teröre karşı şiddetli kanunları yürürlüğe koyarken, başka ülkelerin muhaliflerini, isyancılarını, hatta anarşist ve teröristlerini himaye etmekten çekinmemiştir.

Bu minvalde daha birçok husus sıralanabilir. Hepsi de, yekpâre bir Avrupa’nın olmadığını ispat edecek deliller hükmüne geçer.

Netice itibariyle, ana hatlarıyla iki Avrupa’nın varlığı söz konusu. Aynı şekilde, her biri kendi meyvesini verme çabasında. Birinci Avrupa’nın meyvesi insanîdir, vicdanidir; dahası, insanlığın ortak malı hükmündedir. İkinci Avrupa ise, cehennem zakkumu gibi meyveler vermekle meşhurdur. İnsanların hem silâh üretimi ile canlarına kast eder, hem sömürgecelikle mallarına göz diker, hem de İblisâne bir şekilde güzel ahlâkın kural ve kaidelerini bozarak yıkmaya çalışır.

*

Kudsî bir kaynak olarak Hadis-i Şerif’te “Âhirzamanda Hz. İsa’nın nüzûl ile geleceğine, Şeriat-ı Muhammediye ile amel edeceğine, ve İsevileri İslamiyete yönlendireceğine” dair gaybî müjdeler var.

Bu mesele, en ziyade Nur Risalelerinde zikrediliyor. Bu hakikatin sırrını bilmeyen, Hadisin manasını idrak etmekten aciz durumdaki kimseler, bir asra yakındır tenkit ve itirazla bu kudsî hakikati red ve inkâr etmeye yeltendiler.

Şimdilerde ise, durum az-biraz değişmeye başladı. İsrail’in sınır tanımaz zulümkârlığı karşısında, Avrupa ve Amerika’nın hemen bütün merkezlerinde bir muhalefet cephesi teşkil olundu. Zulüm lânetleyen insanlık, aynı anda Filistinlilere sahip çıkıyor, onların haklı dâvâsına ciddi destek veriyor. Öyle ki, “dilsiz şeytan” durumunda kalan kendi hükümetlerini açıkça tenkit etmekten çekinmiyor. Hiç mübalağasız diyebiliriz ki, Hıristiyanlar ve sair gayr-ı müslim topluluklar, bilhassa son iki aydır Müslüman ülkelerindeki topluluklardan, Filistin’e destek noktasında daha ileri durumda görünüyorlar. İnanıyoruz ki, ilgili devlet ve hükûmet yetkilileri de, kitlelerin tepkisine bigâne kalmayacak; dolayısıyla, İsrail’e karşı daha merdâne ve daha cesurâne politikalar geliştirmeye yöneleceklerdir.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*