İmtihanlardan imtihanlara koştururken…

Dünya işleri, medyatik haberler, siyasî boğuşmaları takip ile adeta sersemleşiriz. Bunun yanında, ÖSS, KPS, LGS, LYS, HA-SS, HU-SS, BU-SS, ŞU-SS, O-SS diye imtihanlardan imtihanlara koşuşturup duruyoruz. Ne var ki, SHİ’yi (Sonsuz Hayat İmtihanı’nı) pek kale almayız!

Okula girmek için imtihan oluruz. Dersleri geçmek için imtihan oluruz. Memuriyet almak için imtihan oluruz. Herhangi bir işe girmek istediğimizde, şirket veya iş verenler bizi imtihan eder! İmtihanlardan imtihanlara koştururken, asıl ve en büyük imtihanı unutuyor muyuz?

Okumak, çalışmak veya evlilik yoluyla bazı Avrupa ülkelerine gitmek isteyenleri bile zorlu imtihanlardan geçiriyorlar!

Üniversite imtihanını kaybetmek, bize neye mâl olur? Üniversite bitirmemiş oluruz! Bu ve diğer dünyevî bütün imtihanları kaybetsek, takriben 50 yıllık hayatımızı etkiler…

Ama bütün bu imtihanlardan çok daha büyük ve önemli, başımıza öyle bir imtihan açılmış ki, ebedî bir hayatı kaybetmek veya kazanmak imtihanı bu. Şu dünyanın bağ, bahçe, saraylarından daha büyük değerleri kaybetmek veya kazanmak imtihanıyla karşı karşıya değil miyiz?

“Herkesin, iman mukabilinde, bu zemin yüzü kadar bağlar ve kasırlarla müzeyyen ve bâki ve daimî bir tarla ve mülkü kazanmak veya kaybetmek dâvâsı başına açılmış. Eğer iman vesikasını sağlam elde etmezse kaybedecek. Ve bu asırda, maddiyyunluk tâunuyla çoklar o dâvâsını kaybediyor. Hattâ bir ehl-i keşif ve tahkik, bir yerde kırk vefiyattan yalnız birkaç tanesi kazandığını sekeratta müşahede etmiş; ötekiler kaybetmişler. Acaba bu kaybettiği dâvânın yerini, bütün dünya saltanatı o adama verilse doldurabilir mi?”1

Dünyanın basit imtihanlarına hummalı bir şekilde, durmadan dinlenmeden çalışırken; kurslara, dershanelere, eğitim merkezlerine on binlerce lira masraf yaparken, acaba sonsuz hayat imtihanı için ne yapıyoruz?

“Cihan Harbi’nden daha büyük bir hadise ve bu zemin yüzündeki hâkimiyet-i âmme dâvâsından daha ehemmiyetli bir dâvâ, herkesin ve bilhassa Müslümanların başına öyle bir hadise ve öyle bir dâvâ açılmış ki, her adam, eğer Alman ve İngiliz kadar kuvveti ve serveti olsa ve aklı da varsa, o tek dâvâyı kazanmak için bilâtereddüt sarf edecek.”2

Kendinizi, âniden, yol, dil, iz bilmediğiniz yabancı bir ülke bulduğunuzu farz ediniz. İlk önce yapmanız gereken şey nedir? “Ben bu ülkeye niye geldim; beni buraya kim gönderdi?” sorularının cevabını bulmak değil midir? Bir rehber, harita veya bulunduğunuz şehrin krokisini bulmaya çalışmaz mısınız? Aksi halde, yani bir rehber bulamadığınızda, duyacağımız heyecan, korku, sıkıntı ve başınıza gelecek musîbet ve felâketleri, karşılaşacağınız tehlikeleri tahayyül edebilir misiniz?

ÖSS, KPS, LGS, LYS’ye hazırlanalım tabiî ki. Lâkin, SHİ’ye (Sonsuz Hayat İmtihanı’na) da gereği gibi hazırlanmalı değil miyiz?

Dipnotlar:

1- Bediüzzaman Said Nursî, Asay-ı Musa, YAN, s. 21. 2- Age, s. 20.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*