Olaylara mânâ-yı harfî ile bakılması gerektiğini şu hikâye bizlere daha net anlatmakta:
“..Bir gece Lala ile birlikte karşılıklı oturmuş el değirmeninde bulgur öğütüyorduk. Değirmeni çevirme sırası bana geldi. Ben çevirirken, Baktım Lala’nın gözlerinden yaşlar geliyordu. Ağlıyordu. Sebebini sordum: ‘Sen daha çocuksun anlamazsın’ dedi.
“Ben değirmenin konuştuğunu o zamana kadar hiç işitmemiştim. Merakla Lala’nın yüzüne baktım. ‘Aman Lalacığım değirmenin ne konuştuğunu lütfen söyler misin?’
“Lala içinden bir ah çekti. Ve sözüne şöyle devam etti; ‘Evet, değirmen konuşur. Hem de bizden daha açık akla uygun konuşur. Ancak onu anlamaya akıl, duymaya kulak gerekir. İşte bu dönen değirmen lisan-ı haliyle (kendi diliyle) mânen şöyle diyor; ‘Ey bana bakan gafiller! Gözlerinizi iyice açıp, kulaklarınızı bana iyice verin. Çünkü ben bu yaşadığınız dünyanın küçük bir örneğiyim. Bana öğütülmesi için koyduğunuz buğdaylar da şu dünyanın aynısıdır. Konulan taneleri ben iki taşın arasında yuvarlaya, yuvarlaya kırıp ufalarım. Ve istenilen şekle geldiğinde bulgur olur onları dışarı atarım. Yeni gelenlerle uğraşırım. Dünya da insanları yeryüzü ile gökyüzü arasında türlü belâlar ve musîbetlerle ezer, bunları olgunlaştırır, sonra vakti saati gelince dışarı fırlatıverir. Yani dünya her insanı kaderinde olan ömür saatini tamamladıktan sonra mezara atar ve yeni gelen insanlarla uğraşmaya başlar.
Evet, dünyaya gözünü açan her fani için, kader değirmeni sür’atle dönmekte. Bu dönüş içinde bize düşen vazife, Yaratıcının emrine boyun bükerek olgunlaşıp kemâle ermek olmalıdır…
Benzer konuda makaleler:
- Yaratılışımızın ana gayesi: İman, ilim, duâ
- “Tabiat kanunları”
- Referandumdan önce demokrasi
- Tebessüm ettiren teslimiyet
- Olgunlaşmak, değerlerle yaşlanmaktır
- Zaman ahir zaman olsa da…
- Câzibedar fitne ve bastonlu dede…
- Ankara’da en kara bir hâlet-i ruhiye hissettim
- Sosyal ve ruhî reçete: Risâle-i Nur
- Konuşmak, başarmaktır
İlk yorum yapan olun