Kadir Gecesine bakmak

Bir buz parçası hükmündeki enaniyetimizi ve şahsiyetimizi şahs-ı manevi havuzunda erittiğimizde iki cihanın saadet kapıları sonuna kadar açılır.

Yani “ben” “biz” olduğunda tablo değişir. Kadir gecesi özelinde baktığımızda Üstad’ın talebelerini hitaplarından başlayarak nasıl hareket etmemiz gerektiği anlaşılır.

Bir örnek: “Aziz, sıddık, mübarek kardeşlerim, dünyada medâr-ı tesellîlerim ve berzah yolunda nuranî yoldaşlarım ve mahşerde inşaallah şefaatçilerim; Sizin, hem leyle-i Kadrinizi, hem bayramınızı bütün ruh u canımla tebrik ediyorum, tes’id ediyorum.” (Kastamonu Lahikası)

“Kardeşlerim, yoldaşlarım ve şefaatçilerim” kelimelerine dikkat edelim. Bu kelimelerden hemen önce istimal edilen “mübarek, medâr-ı tesellilerim, berzah yolu ve mahşer” de mezkûr kavramların hedefini izhar eder. Bir ekip gibi hareket edildiğinde işlerin kolaylaşacağı ve ciddi kazanımlara vesile olacağı bilinmelidir.

Çok sayıdaki müjdeleri hatırlayalım: “Teşrik-i mesai sırrıyla ve her has Nurcu, umum Nurcuların mânevî kazancına hissedar olmasıyla, mânen binler dille ibadet ve dua ve istiğfar ve tesbihat yapmaya hakikî uhuvvet ve ihlâs ile mazhariyetinizi rahmet-i İlâhiyeden niyaz ediyoruz ve öyle de ümit ediyoruz.” (Emirdağ Lahikası)

“Risale-i Nur Şakirdlerinin iştirak-i a’mâl-i uhreviye düstur-u esasiyeleri sırrınca, her birisinin kazandığı miktar, her bir kardeşlerine aynı miktar defter-i a’mâline geçmesi o düsturun ve rahmet-i İlâhiyenin muktezası olmak haysiyetiyle, Risale-i Nur dairesine sıdk ve ihlâs ile girenlerin kazançları pek azîm ve küllîdir.” (Kastamonu Lahikası)

“Mübarek Ramazanın, Leyle-i Kadir sırrıyla, seksen üç sene bir ömr-ü manevî kazandırması sırr-ı hikmetiyle ve Risale-i Nur’un şakirdlerindeki sırr-ı ihlâsla, tesanüd ve iştirak-i a’mâl-i uhrevî düsturuyla, her bir sadık şakird o fevkalâde manevî kazancı elde edeceğine gayet kuvvetli bir delili budur ki: Bu daire içinde kırk bin, belki yüz bin hâlis, hakikî mü’minlerin içinde hakikat-i Leyle-i Kadri elde edecek bir-iki, on-yirmi değil, belki yüzlerin elde etmesi ihtimali kavîdir. Sırr-ı ihlâsla ve iştirak-i a’mâl-i uhrevî düsturunun sırrıyla, biz ve siz bu hakikate müteveccihen, bu Ramazan-ı Şerifte her birimiz umumun hesabına ve umum arkadaşları içinde kendini farz edip, nun-u mütekellim-i maalgayrı, yani daima “Bizi koru. Bize merhamet et. Bizi bağışla. Bizi muvaffak kıl. Bizi hidayete erdir. Ve bu Ramazandaki Leyle-i Kadri bizim hakkımızda bin aydan hayırlı eyle.” gibi kelimelerde “nâ [biz]” içinde umum kardeşlerini niyet etmektir. Ve bilhassa en zayıf olan bu kardeşinizi, ağır vazifesinde o hususî niyetle yardım etmektir.“ (Kastamonu Lahikası)

Anahtar kelimeleri; “Teşrik-i mesai, a’mâl-i uhreviye, ihlâs, tesanüd, niyet, dua” olduğu görülür. Eğer biz bu kavramları hakkıyla yaşarsak bir gecede en az 83 yıl değil, 83 milyar… yıl elde etme imkânı doğar. Şirket-i maneviye-i uhreviye böyle kazanımları müjdeliyor. O halde en az 83 yılı milyonlarca nur talebesinin ubudiyetini de eklemek için sadakatle, ihlâsla gayret etmeye var mıyız? Rabbim cümlemize bir değil milyonlarca kadir gecesi sevabını ihsan ve ikram eylesin. Amin!

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*