Başkasının size olan borcunda sizin iki türlü hakkınız söz konusu olabilir. Bir, paranızın maddî değeri; iki, paranızı geciktirmesi sebebiyle uğradığınız mağduriyetin mânevî boyutu. Başkasına olan hakkınızı helâl etmeniz, her ikisini kapsayabileceği gibi, yalnız birini de içine alabilir. Bu sizin niyetinize bağlıdır. Tasarruf ve inisiyatif sizin elinizdedir. Eğer her ikisi hususta da hakkınızı helâl etmişseniz, Allah için, ona karşı hakkınızdan tamamen vazgeçmiş olursunuz. Bu vazgeçiş Allah içindir ve artık Allah nezdinde o kişiyle sizin aranızda her hangi bir hak-hukuk meselesi, alacak-verecek dâvâsı kalmaz, çünkü sizin tarafınızdan iptal edilmiştir. Yani Allah katındaki senetler, hak sahibi olarak sizin tarafınızdan yırtılmıştır.
Bunun karşılığında, Allah’ın sırf fazl ve keremi ile size ikramı söz konusu olur. Ki, bunu da o kişiden talep etmenize lüzum kalmaz. Çünkü bunu Cenab-ı Hak merhametiyle lütfeder.
Eğer hakkınızdan vazgeçmemişseniz, hakkınızı helâl etmemişsiniz demektir. O kişinin size olan borcu devam eder. Bu durumda borcunu ödeyebilmesi için ona verdiğiniz ilâve süre de kolaylık sayılır. Yani her hâlükârda bu hadis-i şerifle müjdelenen kolaylığa ermek için, elinize hep fırsatlar geçer. Şüphesiz bunu, alacaklı olduğunuz kişilerin ihtiyaç durumu ile sizin onları taşıyabilme gücünüz ve inisiyatifiniz belirleyecektir. Sizin başkasına tanıdığınız kolaylık, dünyada, kabirde ve mahşerde Allah’ın rahmeti ve kolaylığı olarak size geri döner.
Başkasına hakkını helâl eden kimse, buna karşılık gerek dünyada, gerek kabirde, gerekse Mahşerde Allah’tan öyle bedel alır ki, helâl ettiği o hak, Allah’ın sınırsız lütfu karşısında devede kulak kalır. Peygamber Efendimiz’in (asm) şu müjdesi ne kadar latîftir: “Kim bir Müslüman’ın dünya sıkıntılarından bir sıkıntıyı giderip ona rahat nefes aldırırsa, Allah da ondan kıyâmet gününün sıkıntılarından birini gidererek rahat nefes aldırır. Kim zorda kalmış muhtaca karşı kolaylık gösterirse, Allah da dünya ve âhirette ona kolaylık gösterir. Kul kardeşinin yardımında olduğu müddetçe, Allah da kulun yardımındadır.”1
Gıybet ve dedikodunun kefareti, Bediüzzaman Hazretlerine göre gıybet edilen kimseden helâllik almak ve Allah’tan af ve bağışlanma dilemektir. Allah’tan af ve bağışlanma dilemek için şöyle denir: “Allahümme’ğfir lenâ ve limeniğtebnâhü” (Allah’ım bizi ve gıybet ettiğimiz kişiyi bağışla)2
Gıybet edilen kimseden helâllik almak kolay iş değildir şüphesiz. Düz bir söylemle, “Ben seni gıybet ettim. Fakat yanlış yaptığımı anladım, pişman oldum. Özür dilerim. Bana hakkını helâl et” denebilir. Fakat burada bir inceliği unutmamak lâzım: Kimin ya da kimlerin yanında gıybet etmişse, tekrar onların yanına dönüp gıybet ettiği kimseye itibarı iâde edilmelidir. Bu da gıybet edilen kimseye söylenirse, yani, “Seni falan kimselerin yanında gıybet ettim; ama sonradan yanlışımı anladım ve tekrar onların yanında yanlışımı düzelttim” gibi gıybet edilen kimsenin gönlünün hoş edileceği adımlar atılırsa, helâllik almak daha kolay olur.
Gıybet edilen kimse neyi helâl ettiğini bilmeden hakkını helâl ettiğini söylerse, ona, hakkında gıybet ettiğini söylemek mümkün de olmamışsa; bu yanlışı, gıybeti dinleyen kimselerle düzeltmek ve bir daha asla gıybet etmemek şartıyla helâlleştiği umulabilir. Fakat bu, tehlikeli bir oyundur. Risklidir. Tam bir helâlleşme olmaması ihtimali vardır.
İyisi mi, hiç gıybet etmemeye dili alıştırmak ve gıybet yoluyla kişilerin hakkını ve hukukunu çiğnememeye azami dikkat etmektir.
Dipnotlar:
1- Riyâzu’s-Sâlihîn, 245
2- Mektubat, s 467
Benzer konuda makaleler:
- Gıybet dolayısıyla helâllik istemek
- Gıybet (dedikodu) öldürür!
- Gıybet, büyük günah olduğu hâlde neden istimal ediyoruz?
- Gıybet neden çirkindir?
- Gıybet, alçak bir silâhtır
- Gıybetin kefareti
- Said Nursî helâllik istedi mi?
- Damara basmadan
- Kişinin kendisine verdiği bir ceza: Gıybet
- Günümüzün bir marazı: Gıybet!
1963 Mersin Gülnar doğumlu olan Süleyman Kösmene, ilköğrenimini doğduğu köy olan Yarmasu köyünde yaptı. 1981 Mersin İmam-Hatip Lisesi; 1986 Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. Milli Eğitimin çeşitli kademelerinde öğretmenlik ve idarecilik yaptı. Yeni Asya Gazetesi Fıkıh Günlüğü köşesinde günlük yazılar yazmakta olan yazarımız, İstanbul’da yayın yapan Bizim Radyo’da ve EuroNur.tv’de programlar yapmaktadır. Evli ve üç çocuk babasıdır.
Allah razı olsun önemli bir konuya el atmışsınız. Hem gündeme getirene hemde zahmet edip değerli zamanını harcayan kardeşimize çok teşekkürler.
Allah razı olsun. epeydir kafamı kurcalayan bir konuydu. çok faydalı oldu.