Kur’ân ve M. Kemal

Müflis Proje: Kemalizm kitabımızla başlayan tartışma devam ederken, daha önce Anayurt gazetesindeki köşesinde, kitabın Atatürk’ü koruma kanunuyla ilgili bölümünü eleştiren ve bu kanunun kalkmaması gerektiğini savunan Mehmet Arif Demirer (30.l.12), Ceviz Kabuğu programı sonrasındaki bir yazısında da, Kâzım Karabekir’in M. Kemal’den aktardığı, kitapta yer verdiğimiz ve programda da gündeme getirdiğimiz sözleri işlemiş (12.3.12).

O sözleri bir kez daha hatırlayalım:

“Evet, Karabekir; Araboğlunun yavelerini Türk oğullarına öğretmek için Kur’ân’ı Türkçeye tercüme ettireceğim ve böylece de okutturacağım. Tâ ki, budalalık edip de aldanmakta devam etmesinler…” M. Kemal’in “Araboğlu” dediği, Peygamberimiz (a.s.m.); “yave,” yani “safsata ve saçmalık” olarak nitelediği de Kur’ân’ın âyetleri. Hâşâ!… Said Nursî, “Kur’ân’a karşı suikast” olarak vasıflandırdığı ve “Kur’ân tercüme edilsin, tâ ne mal olduğu bilinsin” sözüyle açığa vurulduğunu belirttiği “dehşetli plan”dan söz ederken, bu olayı anlatıyordu (Sözler, s. 747).

Tercümenin yaptırılış amacıyla ilgili olarak Demirer M. Kemal’in “Türk, Kur’ân’ın arkasından koşuyor, fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım, arkasından koştuğu bu kitapta neler olduğunu Türk anlasın” sözlerini aktararak, bizi bu gerekçeyi çarpıtmakla eleştiriyor.

Çarpıtma bunun neresinde? Tam tersine, bizim yaptığımız yorumla bir örtüşme söz konusu.

Demirer, kitabımızda yine M. Kemal’e ait “İslâm Türkleri uyuşturdu. Türk milleti birçok asırlar, bir kelimesinin mânâsını bilmediği halde Kur’ân’ı ezberlemekten beyni sulanmış hafızlara döndü” sözüne yer vermemize de takılmış.

Oysa bunlar da M. Kemal’in el yazısıyla yazılan ve Afet İnan’ın Medenî Bilgiler kitabında orijinal metinleriyle yer alan ifadeler. Şunlar da:

“Türk milletini Allah için, Peygamber için topraklarını, menfaatlerini, benliğini unutturacak, Allah’a mütevekkil kılacak derin bir gaflet ve yorgunluk beşiğinde uyuttular. (…) Bütün dinler, milletlerin cehaletinin yardımıyla, utanmaksızın Tanrı tarafından gönderildiğini söyleyen adamlar tarafından tesis olunmuştur.”

Bunların anlamı son derece açık değil mi?

Yine Demirer’in mevzuvatan.com internet sitesindeki Raşit Çağın imzalı yazıdan aktardığı bilgilerde, meal yazma işinin Mehmet Âkif’e verildiği, ama onun bu görevi bıraktığı belirtiliyor. Orada ifade edilmeyen bir bilgi ise, Âkif’in, başlayıp da vazgeçtiği tercümenin, yaptığı kısımlarını yaktırdığı. Acaba niye? Sebebi, Said Nursî’nin, “(Kur’ân’daki) lüzumsuz tekraratı herkes görsün, tercümesi onun yerinde okunsun diye dehşetli bir plan” diyerek belirttiği şey olmasın!

Velhasıl, bu hamur daha çok su götürür.
***
Ceviz Kabuğu programıyla ilgili yazımız için, Hulki Cevizoğlu’ndan bir mesaj aldık. Diyor ki:

“Yazınızın ilk bölümü Ceviz Kabuğu programının tarzı hakkında. Okuyunca doğrusu ‘El insaf!’ dedim. Milyonlarca insanın gözü önünde canlı yayınlanan program sizin yazdığınız gibi mi gerçekleşti Allah aşkına? Bana ilişkin sözleriniz için ‘Yukarıda Allah var’ diyorum.”

Biz de cevabımızda şöyle dedik:

“Programın başından itibaren duruşunuz, sorularınız, benim verdiğim cevaplar hakkındaki yorumlarınız, cevaplarımı bitirmeme fırsat vermeden konuyu başka alanlara kaydırmanız, canlı telefon bağlantılarında ‘Taylan ağa” gibilerin kabalıklarına fırsat verip müdahale etmeyişiniz, programdan sonra Yeni Çağ gazetesinin provokatif haberini sitenize koymanız ve yine sitenizde hep beni eleştiren mesajlara yer vermeniz… başka nasıl yorumlanabilir?”

Ve mesajımızın sonunda da şunu yazdık:

“Her halükârda, program tanışmamıza vesile oldu. Umarım, bu tanışma dostlukla devam eder ve farklı görüşlerde olmamız bunu engellemez.”

* Ceviz Kabuğu programının özeti saidnursi.de/video/demokrasi-diktatorluk-ve-kemalizm ’de.

KAZIM GÜLEÇYÜZ CEVİZ KABUĞU PROGRAMINDAYDI İZLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*