Bediüzzaman her şeyin üstünde tuttuğu, uğrunda dünyaları feda edeceği kudsî bir hakikate, yani iman ve Kur’ân’a hizmete adamıştı kendini. İman hizmeti, iman hakikati hiçbir şeye vâris olmazdı.
Resul-i Ekremin (a.s.m.) asrımızdaki güzide bir vârisi olan Bediüzzaman, hak ve hakikat için yaşamış, onu anlatmış, onu savunmuş, onun ayaklar altına düşmemesi için her türlü fedakârlığı üstlenmiştir.
“Ben de Kur’ân’ın sönmez ve söndürülmez manevî bir güneş hükmünde olduğunu, bütün dünyaya ispat edeceğim ve göstereceğim!” (Tarihçe-i Hayat, s. 43, 44.)
Bediüzzaman, Risale-i Nur tefsiriyle Kur’ân’ın mu’cizeliğini en güzel şekilde, eşine rastlanmayan bir güzellik ve kutsiyette ispat etmiş; onun yeniliğinden, tazeliğinden, gençliğinden hiçbir şey kaybetmediğini ortaya koymuştur.
Kur’ân’ın manevî bir mu’cizesi olan Risale-i Nur, imanın esaslarını ele almış; kitaplara, peygamberlere imanı en güzel şekilde anlatmış, ihtiyaçlara cevap veriyor. Şüphelerden kurtarıyor. Çok parlak delillerle iman esaslarını ispatlayarak, taklidî imanı tahkikîleştirerek imanı muhafaza ediyor. Bediüzzaman Hazretleri, haşri inkârın yayıldığı bir zamanda Haşir Risalesi’ni yazarken, Kur’ân’ın mu’cizeliğine toz kondurulmaya başlandığından, onun kırk yönlü bir mu’cize olduğunu ispatlayan Yirmi Beşinci Söz’ü kaleme almıştır.
İşte Bediüzzaman, imanın erkânına hücumların şiddetlendiği böyle bir zamanda, manevî karanlıkları aydınlatmış, dinsizliğin belini kırmış, temel taşlarını tarumar etmiş, dine büyük bir kuvvet, ehl-i imana büyük bir moral kazandırmıştır.
{mosquelle}Hak ve hakikat kahramanı Bediüzzaman – Şaban Döğen{/mosquelle}
Benzer konuda makaleler:
- Toplumun bütün katmanlarına hitap
- Dalâlet ve şirkin sihirlerini iptal eden Asa-yı Musa
- Besmele ve ihlas ilişkisi
- Mesuliyetsiz, lezzetli ve zevkli
- Bediüzzaman niçin her soruya cevap veriyordu?
- Siyaset ölçülerini kim belirleyecek?
- “İslâmî kesimlerin Bediüzzaman’a ilgisizlikleri kabul edilemez”
- Bediüzzaman’ı Risale-i Nur ile tanımak
- Siyasî tuzakları da okuyarak aşabiliriz
- Risale-i Nur içtimâî reçeteler de sunar
1952 yılında Çorum’un Kargı ilçesinde doğdu. Ortaokulu ilçesinde, İmam-Hatip Lisesini Çorum’da bitirdi. 1974’te Erzurum Yüksek İslâm Enstitüsü’nden mezun oldu. Beş yıl Sarıkamış Vaizliği yaptıktan sonra Millî Eğitim Bakanlığına geçti. Yurdun değişik yerlerinde ortaöğretimde Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi öğretmenliği yapan Döğen, 1996’da emekli oldu. Evli; ikisi kız, biri erkek üç çocuk babasıydı.
Şaban Döğen, ani rahatsızlığı dolayısıyla 29 Ekim 2009 tarihinde İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kardiyoloji Koroner Bakım servisine yatırılmış, yoğun bakımda yaklaşık 1 hafta kaldıktan sonra aniden fenalaşması üzerine 4 Kasım sabaha karşı 01.35’de Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur.
İlk eseri Kur’ân’dan Tekniğe olan Döğen’in Yeni Asya’da çıkan eserleri şunlardır: Kur’ân-ı Kerîm ve Türkçe Açıklamalı Meali (heyet), Câmiü’s-Sağîr Muhtasarı, Tercüme ve Şerhi (Komisyon, 3 cilt); Dinimi Öğreniyorum, Müslüman İlim Öncüleri Ansiklopedisi (2cilt), Kur’ân’dan Tekniğe, Kur’ân’dan İcadlara, Kur’ân’dan Kâinata, Hayat Ne Güzel, Gençliğe Mesaj, Huzura Koşmak, Risâle-i Nur ve Tarikat.
İlk yorum yapan olun