“Gerçekten mü’minler kurtuluşa ermiştir/arzularına kavuşmuştur. Onlar ki namazlarını hûşu içinde kılarlar. Boş sözlerden/yararsız işlerden yüz çevirirler. Onlar zekat vermek için çalışırlar. Mü’minler, eşleri ve câriyeleri dışındaki kadınlara karşı namuslarını korurlar. Bunlarla olan ilişkileri sebeiyle kınanmazlar. Helal sınırını aşarak bundan ötesine geçmek isteyenler, haddini aşan kimselerdir. Emânet ve mes’uliyetlerini yerine getirirler ve sözlerinde dururlar.”1
Kurtuluş çok uzağımızda değil. Aslında çok zor da değil. Bizim bakış açımız, şeytani vesveselere ve etrafımızda menfi propagandaya aldanmamız kurtuluşu zorlaştırıyor. Bu tabloyu değiştirmek elimizde.
Kainattaki imandan sonra en yüksek hakikat olan namazla işe başlamalıyız. Sadece kılmak değil mesele. Huşu içinde kılmak çok önemli. Bunu gerçekleştirmenin en önemli yollarından biri nebevi tavsiyeye uyarak “son namaz” gibi kılmaya çalışmaktır.
Boş söz ve yararsız işlerin dört bir yandan hücumuna uğruyoruz. Bu bazen girdiğimiz sosyal medya, bazen arkadaş grubumuz olabiliyor. Burada ortama ayak uyduran, duruma göre şekil alan değil bir karakter ortaya koyan hayat sürmemiz elzemdir.
Mali birikimlerimiz ve yaşımız arttıkça daha fazla parayı düşünür olduk. Bu hastalığın ilacı zekat başta olmak üzere sadaka ve iman hizmetinde kullanılmak üzere mali desteklerimizdir.
Ahir zamandayız. Sokaklar ateş saçıyor. Günahlarda yarışılıyor. Evde giymekten haya edilen elbiseleri sokaktaki gençlerimiz utanmadan, sıkılmadan giyebiliyor. İffetini koruyarak helal dairesinde yaşayan mutlu azınlığa selam olsun!
Emanet şuuru neredeyse kaybolmuş durumda. Sorumlulukların farkında olmak için özel bir çaba göstermeliyiz. Risale-i Nur okuyan bir şahs-ı manevi içinde olmak emanet ve mesuliyet başta olmak üzere pek çok müspet hasletin hakkıyla yaşanmasına vesile olacaktır vesselam…
Dipnot: 1- Mü’minûn Sûresi, 1-8.
İlk yorum yapan olun