Lizozom, bir hikmet sandukçasıdır

Zaman ve şartlara göre uygun olan hali sergilemesi, hücrenin ism-i Hakim’e mazhariyetinin açık bir görüntüsüdür. Her ismi parlak bir şekilde hücre küçüklüğüne sığdırabilen hikmet, bu küçücük mahlukun her işleyişinde kendini hissettirmekte ve hücrenin manasını harfileştirmektedir.

Meselâ beden hücreleri sıklıkla, belirli bir maksada yönelik olarak, gerisindeki iradeyi gösteren bir hikmetle zamanında ve yerinde daha küçük boyutlara gerilerler. Meselâ, gebelik sonrasında rahim hücreleri küçülürler ve gebelikten önceki halinden çok daha büyük bir duruma gelmiş rahim, hücrelerin küçülmesiyle belirli bir zaman içinde eski küçüklüğüne döner. Hareketsiz kalmış kaslar da küçülür. Süt veren annelerin memelerindeki guddeler de bu dönem sonar erip vazifeleri bitince küçülürler. Bu küçülme işlevinin önemli bir kısmında lizozomlar rol oynarlar. Ancak dokuda aktivite olmamasının hangi mekanizma ile lizozomların aktivitesini artırdığı hâlâ bilinmemektedir.

Yine lizozomların çok önemli rollerinden biri, hasar görmüş hücrelerin veya hücrede hasar görmüş kısımların dokudan uzaklaştırılmasıdır. Bunlar sıcakla, soğukla, travmayla, kimyasal maddelerle veya başka faktörlerle hasar görmüş hücreler olabilirler. Hücrenin hasar görmesi ile Muhyi’den Mümit’e dönüş, ihyada imateye geçiş enerjisi, yeni bir ismin tecellisi veya doğuşuna mazheriyetin sevkiyle lizozom çatlar. Daha önce bahsettiğimiz, içinde yer alan hidroloz enziminin açığa çıkması ile çevresini saran organik maddeleri sindirmeye başlar. Hasar hafifse, hücrenin yalnızca hasarlı kısmı uzaklaştırılıp ardından tamir süreci başlar yani ihya ve imate hep iç içedir. Ancak büyük bir hasar olması halinde hücrenin tamamı sindirilir ve bu işlemin adı “otoliz”dir. Bu yolla hücre tamamen uzaklaştırılır ve aynı özelliklerde bir hücre, komşu hücrenin mitozla bölünmesi şeklinde bir tezahürle yeniden halk edilir. Komşu hücrenin kopyası eskisinin yerini alır.

Lizozomlar aynı zamanda fogositoz adı verilen işlemle yutulan bakterileri öldürebilecek enzimler taşırlar ve hücreye zarar vermeyecek şeklide bu yutulmuş bakterileri öldürebilecek donanımla bir maksada, belirli bir gayeye yönelik olarak yani hikmetle öldürme ve hikmetle hayata mazhar olurlar.

Yine lizozom içindeki enzimler, yağ damlacıklarını ve glikojen granüllerini çözebilecek özelliklerde halk edilmişlerdir. Bu da glikojen ve yağların bedenin farklı bir bölgesinde kullanılabilmesine imkan vermek gayesiyle hazırlanmış bir düzendir. Nadir bazı genetik hastalıklarda bu enzimlerin yokluğu ile hücrelerde ve pek çok organda, özellikle de karaciğerde yağ ve glikojen aşırı miktarda birikerek, erken olarak algılanan ölümlerle bu incelikli hazırlanmış sistemin gerisindeki hikmetin ve kontrolsüz, iradesiz yürümesi halinde neler olabileceğinin dersleri verilmektedir.

Olayın günlük yaşantımızla ilgili yönünü şöyle bir düşündüğümüzde ne harika bir düzen ve nasıl hikmetlerle dolu bir alemde yaşadığımızı daha iyi anlıyoruz. Kolumuz yandığında, düşen çocuğumuzun dizi yaralandığında ölen hücreleri temizleyecek lizozom adlı yapıların hücrenin genetik şifrelerine kayıtlı olarak, ana rahmindeki ilk hücrede planlarının yapıldığını, bu plan doğrultusunda ilk atomdan itibaren kainat çarklarının adım adım bu düzeni netice vererek şekilde yaratıldığını izlemenin kalbi çatlatacak şekilde manevi vecdini hissediyoruz ve kabaran duygularımız adeta bedenimizin tüm hücrelerini kuşatıyor.

Kâinatın başlangıç programında bizim ana rahminde gelişimimize uygun olarak rahmin genişlemesinin, cansız cesetlerimizin temizlenmesinin programının yapılmış olduğunu ve bunun küçücük hücreler içinde mikroskobik paketler olan lizozomlar ile ve bunlarda yerleştirdiği enzimler ile halk ediyor olması Sanatkâr’ın inceliğini, yaratılıştaki hikmeti hücreler adedince göstermektedir.

Şimdi dünyadaki canlıları, ormanları, denizleri ve sosyal hayatı süsleyen sayısız hayat pırıltıcıklarını bir göz önüne getirelim… Sonra her bir canlıdaki trilyonlarca hücrenin varlık aleminde ne kadar büyük bir sayı oluşturacağını düşünelim… Sonra bu işleyişlerin dünyada yaratılmış ilk canlıdan itibaren milyarlarca yıldır aynı düzenle işlediğini ve dünyanın ömrü boyunca ne kadar hücre gelip geçtiğini bir tahayyül etmeye çalışalım… En iyisi beynimizi zonklatıp zihnimizi zorlamayalım. Çünkü bu genişliği, bu sonsuzluğu ihata edebilmek her şeyi aynı anda kavrayabilmek şu sınırlı halimizle mümkün değil. O halde, hücrede, hücre içindeki lizozomda, o küçücük sandukçada enzimler namında gözlediği sayısız hikmetleri ve hakim isminin kuşatıcılığını düşünmekle rahatlayıp, ruhta inşirah halini yaşayalım. Hücreler adedince esmaya bizi muhatap kılan Zat-ı Zül’cemal’e hücreler adedince ve sonsuz hamdedelim.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*