Mümtaz vasıflar aynası ve biz

Mehmet Kutlular Ağabeyin vefatının ardından gazeteci Ruşen Çakır gibi farklı kesimlerden yapılan video paylaşımlar, iman ve Kur’ân hizmetleri içerisinden kardeş, dost ve arkadaşlarından yazılan hatıralar ve taziye ilânlarında yer alan kanaatler, hakkı teslim eden düşünceler oldukça bir renklilik arz etti.

Risale-i Nur hakikatlerinin Kutlular Ağabeyin hayatında yaşandığına şahit olunan örnekler, gıpta ile değerlendirildi. Özellikle de gençlerin ilânlarında yer alan cümleler, o mümtaz vasıfların yeni taşıyıcılarına işaret etti.

Çakıl taşı hükmündeki bir takım meselelerin, Kâbe hürmetinden ve Uhud azametinden büyük görülmemesi de, (verebilenler için) Nur camialarının imtihanı oldu. Biz de köşemizde ‘Gidince böyle gitmeli’ diyerek, ‘gidişin bir yaşayıştan doğduğuna’ dikkatleri çektik. ‘Nasıl yaşarsa insan, öyle ölür.’

Benim bu yazıda asıl dikkatleri çekmek istediğim mesele ise, ömrünü imana Kur’ân’a adamış Kutlular Ağabey için kullanılan ‘mümtaz vasıfları’ idi. İslâm Yaşar gibi pek çok yazarımız da, onun ‘Meziyetler Manzumesi’ne dikkatleri çekti. Sadece ‘M’ harfi ile başlayan vasıflara bakıldığında, ‘mü’min, müslim, mütedeyyin, mutekid, müeddeb, muttaki, münevver, muti, mütekâmil, mert, mütevazi, müstağni, maharetli, müşfik, medeni, makul..’ gibi onlarca mümtaz vasıflar taşıdığı ifade edildi. Doğrusu bu kadar seçkin vasıfların bir insanda bu kadar dinamik şekilde bulunması, bunu herkesin onunla olan hatıralarında hissetmesi, onun Yeni Asya Camiası şahs-ı manevisini temsil ettiği için, o şahs-ı manevinin duâlarına muhatap olmasıdır diye düşündüm. Yani günümüzde de belki bir insanda bu kadar güzel vasıfları bir arada, yaşanır bulmak mümkün olmayacak. Ama şahs-ı manevide enesini eritebilenler için bu mümkün olacaktır. Fertte bulunmayan şahs-ı manevide bulunacaktır. Belki de şahs-ı manevide herkes bir tarafı teşkil etmiş olacak, bütün meydana gelecektir.

Hayat, değerler etrafında yaşanınca değerli olur. Gazete ilânlarında, ‘dik duruş, istikamet, korkusuzluk, demokrasi, dâvâ, Üstad, şahs-ı manevî, Yeni Asya, Zübeyir Abi…’ gibi hayatın neler etrafında şekillendiğini gösteren örnekler, bir ömrün nasıl yaşanması gerektiğine dair, çağa güzel bir ders hükmünde olmuştur. Bu vesileyle, ‘değerler aynasında nefsimizi muhasebe etmek’, tam da içinde olduğumuz manevî mevsimde bir gereklilik olacaktır.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*