Mustafa Sabri’nin Bediüzzaman’dan istediği şey

18 Nisan 2021 günü vefat eden Prof. Dr. Ali Özek Hocamıza rahmet duâ ve dileklerimizle kendisinin vasıta olduğu bir hatırayı paylaşarak dört rahmetliyi hayırla anıyoruz.

Abdulkadir Badıllı, dört rahmetlinin ikincisi ki onun İfhamnâme eserinde (2003-s. 38) geçen hatırayı nakletmek isteriz. Mustafa Sabri’nin üçüncü ve Bediüzzaman’ın dördüncü olduğu rahmetlilerin birincisi olan Ali Özek Hoca, Mısır’daki tahsil döneminde bir ara Türkiye’ye izne gelmeden önce Osmanlı’nın son Şeyhülislâmlarından Mustafa Sabri Efendiyi ziyaret eder. İstekleri arasında Bediüzzaman’dan da bazı sual ve talepleri var idi. Sabri Efendi’nin sual ve taleplerini değil, ama sadece kader konusu ile alâkalı bir hatırayı bu yazımızda paylaşacağız.

Mustafa Sabri
Şeyhülislâm Mustafa Sabri Efendi

Ali Özek Hoca, Bediüzzaman’ı ziyaret ederek Mısır’dan bahseder. Bunun üzerine Bediüzzaman, Mısır’da ikamet eden son Şeyhülislâm Mustafa Sabri Efendi’nin kendisine kader ile alâkalı kitabını göndererek Risale-i Nur Külliyatı içinde neşrini istediğini söyler. “Fakat bunun Risale-i Nur içinde neşrine müsaade yoktur. Çünkü kitap içinde çok ihtilâflı meseleler vardır. Risale-i Nur’un meşrebi ise ittifaktır, ihtilâf değildir.” der

İnsanlık tarihinde kader konulu tartışmalar hep ihtilâfla ola gelmiştir ki İslâm Âlemi de bundan uzak kalamamıştır.

Her ne kadar Peygamberimiz (asm) zamanında kader tartışmaları çok fazla olmasa da ikaz eden hadislerin varlığı o tartışmaların olduğunu gösterir.

İslâm’ın ilk dönemlerinde ortaya çıkan Mürcie 1; büyük günah işleyenlerin durumunun tartışılması ve Hz. Osman’ın (ra) şehadeti ardından gelişen Cemel Vak’ası, Sıffîn Savaşları, Hakem Vak’ası ve nihayet Haricî hareketlerde ihtilâf fırtınası esmektedir.

Yaşanan hâdiselerin kaderî bir mecburiyet olduğu yaklaşımını siyasî otoritesi için kullanan Emevi halifelerinin siyasî menfaat için dini kullanma anlayışı olan siyasal İslâm’ın tohumu oluşturuldu.

Hicri 2. Yüzyılda başlayan 2 Cebriye; İlâhî irade karşısında kadere zorunlu olarak uymak mecburiyetinde kalan iradeyi rüzgâra kapılmış bir tüy nitelemesiyle cüz-i ihtiyârî tartışmaları aldı başını gitti. İradeyi esir eden anlayışa tepki olarak ortaya önce Kaderiye sonra Mutezile’ye dönüşen yaklaşım, kafaları iyice karıştırdı. “Bu ümmetin Mecusîleri, kaderiyecilerdir” 3, hadisi gerçekleşti.

Hasan-ı Basrî’nin (ra) sohbetinden ayrılan (itizal eden) Vâsl bin Atâ’nın öncü olduğu Mutezile mezhebi; şerrin yaratılması konusunda Allah’ı tenzih edeyim derken günahın icadında kulu fail görerek şirkin kapısı aralandı.

Bu kafa karışıklığına bir istikrar ve istikamet verilmeli, ihtilâf ortadan kaldırılmalı idi. Eş’arî ve Maturidî öncesi İmam-ı Azam Ebu Hanife Hazretleri (699-767), cüz-i ihtiyârî hakikatini keşfeder 4 ve günahlar konusunda tercihi sebebiyle insanı sorumlu tutar. Kader, iradeyi reddetmez, aksine teyid eder.

Gelen rivayetlere göre kaderi inkâr eden Kaderiye ve kadere esir olan Cebriye anlayışlarının Sahabeler döneminde başlar ve Tabiin ve Tebe-i tâbiîn dönemlerinde tartışma hızlanır. Bu dönemlerde kendine destek için hadis uydurmaktan çekinmeyen anlayışlar vardır. Kimisi de dayanak olması için belirli konudaki hadisleri daha fazla rivayet etmişlerdir.

Bütün bu tartışmalarda Kur’ân’ın emirlerini, Peygamberimizin (asm) izahlarını nakleden o kıymetli Sahabeleri iyi ve dikkatli, ama saygılı bir şekilde anlamalıyız.

Şeyhülislâm’ın kader konulu eserini Bediüzzaman’ın kabul etmemesine gelelim: Mustafa Sabri Efendi’nin, Osmanlı’nın yıkılış döneminde yaşanan hâdiseleri kaderî bir zorunluluk görmesi kendisini Cebrî anlayışa sevk eder. 5 Bu yaklaşımı, muhtemelen söz konusu eserinde olması sebebiyle Bediüzzaman’ın Risale-i Nur Külliyatı’na dâhil etmemesinin doğruluğunu yaşanan tarih ispat etmektedir.

Allah, hepsine rahmet eylesin. Âmin.

Dipnotlar:

1- https://islamansiklopedisi.org.tr/murcie

2- https://islamansiklopedisi.org.tr/cebriyye

3- Ebu Davud, Sünnet; 16; Tirmîzi, kader 13; Mektubat, s.130

4- http://www.mehmedkirkinci.com/index.php?s=article&aid=363

5- Emine Öğük, M. Sabri Efendi’nin Kader Hakkındaki Görüşlerinin Tahlili, İslâmî İlimler Dergisi, 9/2.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*