O dâvâ adamını tanımaktan şeref duyuyorum

Elbette 6 Nisan 2021 Salı günü Dâr-ı Beka’ya irtihal eden Mehmet Kutlular Ağabeyden bahsediyorum.
Bazı insanlar bazı diğer insanların hayatında yer tutar, yer eder, yer gösterir, yerleşir, yön verir, model olur, bir şekilde etkiler. İşte Kutlular Ağabey de benim hayatımda kısa süreli görüşmelerimiz olsa da böyle bir etkiye sahip Nur Talebesi idi.

Risale-i Nurlar’ı tanıdığım 1974 yılından itibaren Kutlular Ağabey’le birkaç defa yolumuz kesişmişti. 1977 yılında şevkimizin artması ve gazetemizi tanımak amacıyla İstanbul’a gönderilmemize vesile olan Ragıp Hocamız’ın tavassutuyla bir grup lise talebesi ile, sömestr tatilinde ziyaret etmiştik ilk olarak kendisini.

Genişçe bir odada ziyaret ettiğimizi hatırlıyorum onu. İlk dikkatimi çeken hali vakur duruşu ve ciddiyeti olmuştu. O zamanlar 17 yaşındaydım. Risaleleri tanıyalı henüz bir yıl olmuştu. En dikkatimi çeken cümlesi de “Üstad, Risale-i Nurlar benim malım değil, Kur’ân’ın malıdır.” diyor demesiydi. Bu cümleyi bizimle sohbeti esnasında sık sık tekrarlamıştı. O zamanlar anlamakta zorlanmıştım. Sonradan anladım ki Risale-i Nurlar’ın, Mehdiyetin ilânı olmasının sırrı da; Kutlular Ağabey’in evlâdına kadar hayatının bütün değerlerini adadığı dâvânın sırrı da; Onun Yüce bir dâvâ adamı olmasının sırrı da; aslında Asr-ı Saadetten beri yazılan Kur’ân tefsirlerinin hülâsası ve dahası olan gönüllere Nur saçan Sözler’inin, Mektubat’ının, Lem’alar’ının, Şuâlar’ının sırrı da bu cümlede gizliymiş.

Bu büyük dâvâ adamını, o tarihten sonra İstanbul’da askerliğimi yaparken 1984 yılında askerde aynı mangada olan bir arkadaşımı da alarak gazetede ziyaret etmiştim. Çorum’dan bir ağabeyin getirdiği ya da gönderdiği leziz bir leblebi ikram etmişti odasında bize. Yine o kısa sürede Risale-i Nurlar ve Üstaddan bahsetmişti yanımızda bulunan diğer birkaç kişi ile birlikte bize. Yine o cümleyi, “Üstad, Risale-i Nurlar benim malım değil, Kur’ân’ın malıdır.” cümlesini tekrarlamıştı.

1993 yılıydı zannederim. Görev yaptığım ile ziyaretlerinde kurumun misafirhanesinde -ki lojmanımızın altındaydı misafirhane- misafir etmiştik onu. Gece geç vakte kadar ders ve sohbet devam etmiş ve istirahat için misafirhaneye gelmiştik ve istirahata çekilmişti. Bana da sıkı sıkı tembihlemiş ve sabah namazına kaldırmamı söylemişti. Sabah namazına da üç saatten az vardı. Ben sabah namazına uyandıramam korkusuyla birkaç saat kurmuştum. Sabah namazı vakti odasına inerek kendisini uyandırmıştım. Onun odasında bana imamlık yapmıştı ve ben de müezzinlik yapıp, tesbihatı kıraat etmiştim. Kısa bir dersten sonra da bizim evde kahvaltıda buluşmak üzere ayrılmıştık.

Kahvaltıda o sırada o ilde görevli bulunan Nur Talebesi bir ağabeyi de dâvet etmiş ve keyifli bir sohbet yapmıştık. Yine sık sık “Üstad, Risale-i Nurlar benim malım değil, Kur’ân’ın malıdır.” cümlesini tekrarlamıştı. Öğleye doğru da onları uğurlamıştık. O namazı ve o sohbeti hiç unutamıyorum.

Son görüşmemiz ise 2013 yılında beraber Yeni Asya grubu olarak umreye gitmemizle oldu. Hava alanında ayak üstü sohbet ederken kendimi tanıtmak istemiştim. Beni göbeği ile ittirip sözümü kesmiş ve “Sen Nur Talebesi değil misin?” diye sormuştu. Ben şaşırıp “İnşallah” diye cevap vermiştim. “O halde biz tanışıyoruz, Nur Talebeleri birbirini tanır, kendini tanıtmana gerek yok.” deyip gülmüştü. Birlikte umre yapmayı Allah nasip etti. Umre süresince her sohbetimizde söylediği söz sık sık “Kardeşim Üstad, Risale-i Nurlar benim malım değil, Kur’ân’ın malıdır diyor.” olmuştu. Bizimle sık sık ayak üstü sohbetler etmişti.

Son görüşmemiz olmuştu umredeki kavuşmamız. Allah gani gani rahmet eylesin. “İşte Hayatım” diye yazdığı kitabı, çileli hayatını bir nebze anlamak isteyenlere tavsiyemdir.

Aziz ağabey, Üstadına kavuştun. Hayatını Allah Rızası için O Aziz Üstadın dâvâsına, Resulü’n (asm) dinine, Kur’ân’ın malı olan Risale-i Nur’a hediye ettin. Allah kabul etsin. Amin.

“Kardeşim Üstad, Risale-i Nurlar benim malım değil, Kur’ân’ın malıdır diyor.” sözünü şu anda duyuyorcasına kulaklarımda yankılanıyor. Allah, Cennetiyle ve Cemaliyle müşerref kılsın. Amin!

Hayatımdaki hatıralarınla seni tanımış olmaktan şeref duyuyorum.

İrfan Süleymanoğlu

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*