Bayram Ağabeyin şefkat ve feraseti

19 Kasım 1997 tarihinde, Risâle-i Nur hizmetleri için gittikleri Almanya’dan Türkiye’ye dönerken, Bulgaristan’da geçirdikleri bir trafik kazası neticesinde vefat eden Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin talebelerinden Bayram Yüksel Ağabey ve beraberindeki Ali Uçar ve Mehmed Çiçek’in vefatlarının yirmi altıncı sene-i devriyesi.

Bayram Ağabey, çok acâib bir insandı. Üstadına sadakatte timsal bir şahsiyetti. Biz ondan çok şeyler öğrenmiştik. Ankara’daki “27 dershanesi”ne gittiğimiz zamanlarda çok velî hâllerine şâhid olmuştuk.

Bir, iki misâl verelim. 70’li senelerin ilk yarısında, Ankara’da, bazı ağabeylerle bir sohbet meclisindeydik. Sohbete Bayram Ağabeyi de dâvet etmiştik. Geleceğini ifade edince, onu 27’den alıp getirme işi bana düşmüştü. Arabayı benim sürdüğümü (20 yaşlarındaydık) görünce, biraz şaşırdı ve “Kardeş, maşâallah sen de şoförmüşsün!” dedi ve ilâve etti: “Sen, benim de şoför olduğumu biliyor musun?” “Yok, ağabey, daha yeni duydum” dedim. “Yaaa kardeş, ben de şoförüm. Ama Üstad Hazretleri beni araba sürmekten men etti. Onun sözü üzerine, o gün bugündür araba sürmüyorum” dedi.

Yine o senelerde Ankara menşe’li bir “Yeni Asya” muarızlığı vardı. Biz de, birkaç arkadaş yanına gitmiştik. İçeri girdiğimizde birkaç zatla sohbet ediyordu ve biz daha sormadan, onlara, şu sözleri söylemişti: “Gazetede (Yeni Asya) Üstadımızın hayatı neşroluyor. (N. Şahiner’in yazdığı tarihçe-i hayat). Gazeteye muarız olan, Üstadımıza muârız olur. Üstad’a muârız olmak, Risâle-i Nur’a karşı gelmektir.” O zaman bunları not ederek düştüğümüz tarih de; 10 Nisan 1974” idi.

Ankara’dan ayrılıp, Isparta’ya yerleştikten sonra, on sene kadar görüşememiştik. 1983 senesinde Isparta’ya dört ay kısa dönem askerlik için gitmiştik. Bir izin dönüşü Isparta terminaline inince, birliğe gitmeden önce, “Bayram Ağabeyi bir ziyaret edeyim!” diye yanına gittim. Beni görünce çok sevindi. Ziyaretten sonra birliğe gideceğimi söyleyince, beni bırakmadı. “Kardeş, yarın sabah teslim ol, bir şey olmaz. Gece burada istirahat et öyle git!” dedi. Sözünü dinledim ve kaldım. Sabah birliğe gidince bir baktım, Pazar günü teslim olan arkadaşlar sıkıntılı. Ne olduğunu sorduğumuzda, önlerine, çuvallarla, patates ve soğan koyup, onlara soydurmuşlar. O zaman içimden dedim ki “Bayram Abim, Allah senden razı olsun!”

Bulgaristan’da vefat edince, cenazelerini Türkiye’ye getirme işinde, Bulgarlar, bayağı zorluk çıkarmıştı. Süleyman Demirel, Kutlular ağabeyin ona haber etmesiyle, o zaman Cumhurbaşkanı iken, onların Türkiye’ye getirilmesi için müdahil olmuştu. Allah, hepsine rahmet eylesin.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*