Ölüm ve hatırlattıkları

Cahit Sıtkı TARANCI, 35 yaş şiiri başlıklı meşhur şiirinde;

“Neylersin ölüm herkesin başında.

Uyudun uyanamadın olacak.

Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında?

Bir namazlık saltanatın olacak,

Taht misali o musalla taşında” dediği gibi, “Bir namazlık saltanat” denen ölüm, bu dünyaya doğan herkesin başına gelecek bir olay. İnsan ölmek için doğuyor. Doğum ile hayata merhaba diyen ölüm ile hayata veda edip ahirete merhaba diyecek.  Sonra, kimi ‘Öldü gitti işte’ diyecek. Kimi de ‘İyi ki öldü, kurtuldu’ diyecek.

Hâlbuki insan her an ölüyor, her an diriltiliyor. Vücudu her 5-6 yılda bir tamamen yenileniyor. Yani insan, yaşadıkça, ölüyor.

Aslında, “İnsanlar uykudadır, öldükleri vakit uyanırlar.” (Hadis-i Şerif)

Ömür süresi (Levh-i Mahfuzdaki), bitip te aldığı son nefesini çıkaramadığında da ‘Hayatını kaybetti’ diyorlar.

Ölmek, denen 5 harfli bu kelime insanlar arasında onlarca çeşit şekilde isimlendiriliyor. Kimisine korku kimisine müjdeler hatırlatıyor.

Eğer ki ölmekten korkuyorsanız bilin ki İmanınız zayıftır. Ölmekten korkmuyorsanız imanınız kuvvetlidir.

Meselâ şu cümleyi okuyan müjdeyi anlar zannederim; “Mevt idam değil, hiçlik değil, fenâ değil, inkıraz değil, sönmek değil, firak-ı ebedî değil, adem değil, tesadüf değil, fâilsiz bir in’idam değil. Belki, bir Fâil-i Hakîm-i Rahîm tarafından bir terhistir, bir tebdil-i mekândır. Saadet-i ebediye tarafına, vatan-ı aslîlerine bir sevkiyattır. Yüzde doksan dokuz ahbabın mecmaı olan âlem-i berzaha bir visal kapısıdır.”

Argoda, kendilerini çok bilmiş zanneden kişilerin ağızlarında  ölüm; ‘İmamın kayığına bindi’, ‘Dünyayı terk etti’, ‘Yığıldı kaldı’, ‘Kurtuldu’, ‘Telef oldu’, ‘Geberdi’, ‘Zıbardı’, ‘Hayatı sona erdi’, ‘Dünyasını değiştirdi’, ‘Mevta oldu’, ‘Yazık oldu’, ‘Oh oldu’, ‘Karı dırdırından kurtuldu’, ‘Canı çıktı’, ‘ Öbür tarafa göçtü’, ‘ Tahtalı köyü boyladı’, ‘Nalları dikti’, ‘ İmamın kayığına bindi’, ‘Cehenneme gitti’, ‘Cehennemi boyladı’ gibi birçok şekilde dillendirildiğini görüyoruz.

Normal insanlar veya avam Müslümanlar arasında ise biraz daha uygun kelime ve cümlelerle ölüm gerçeği veya olayı konuşulmakta. Meselâ; ‘Sakladık’, ‘Ruhu çıktı’, ‘Ruhunu teslim etti’, ‘Canını verdi’, ‘Canını teslim etti’, ‘ Azrail’e teslim oldu’, ‘Bir gün bile gün yüzü görmeden gitti’, ‘Genç yaşında gitti’, ‘Hayatı dolu dolu yaşadı’, ‘Dünya eziyetinden kurtuldu’, ‘Hayatı sona erdi’, ‘Hayatı son buldu’, ‘Öldü ama içimizde yaşıyor’, ‘Bu dünyada bir hoş seda bıraktı’, ‘Nasıl yaşadıysa öyle öldü’, ‘Cennetlik oldu’, ‘Mekânı Cennet olsun’, ‘Yerinde dinlensin artık’, ‘Gelirken ağlıyordu giderken ağlattı’ ‘Son nefesini verdi’ vs. gibi.

Biraz daha şuurlu, ölüm gerçeğini fark eden ve bu etrafına bildirmek için fırsat arayan ehl-i iman arasında ise kelimeler daha bir anlam kazanarak, ders alma amacıyla, ölüm dillendirilmektedir. Örnekleri şöylece sıralayabiliriz; ‘Ölüm ehl-i iman için bir terhis tezkeresidir, terhis tezkeresini aldı’, ‘Vefat etti’, ‘Sevdiklerine kavuştu’,‘ Şehit oldu’, ‘Ahiret yolculuğuna çıktı’, ‘Allah rahmet eylesin’, ‘Emaneti teslim etti, ruhunu Rahman’a teslim etti’, ‘Ruhu ceset gılafından çıktı/ kurtuldu’, ‘Ircii emrine uydu’, ‘Ahirete avdet etti’, ‘Asıl vatanına, kavuşmak için yola çıktı, Asıl vatanına gitti’, ‘Ahirete vasıl oldu’, ‘Allah’a vasıl oldu’, ‘Gerçek memleketine gitti’, ‘Hayatını uykuda geçirdi, şimdi uyanmıştır artık’ v.s gibi.

Bu konu elbette asrın Kur’ân tefsiri Risale-i Nurlar’da da birçok yerde bahsedilmiştir. Birkaç örneği buraya alıp konumunuzu sonlandıralım: “Mevt, vazife-i hayattan bir terhistir, bir paydostur, bir tebdil-i mekândır, bir tahvil-i vücuttur, hayat-ı bâkiyeye bir davettir, bir mebdedir (başlangıçtır), bir hayat-ı bâkiyenin mukaddimesidir (baki hayatın, ahiretin başlamasıdır).”

Başka bir anlamda ölüm: “Bu dar-ı faniden gidip dar-ı bakide huzur-u kibriyaya müşerref olmaktır.” Veya “Esbab dağdağasından ve vesaitin karanlık perdelerinden kurtulup, Rabb-i Rahimimize, makarr-ı saltanat-ı ebedisinde perdesiz kavuşmaktır.” Veya “Doğrudan doğruya herkesin kendi hâlıkı ve mabudu ve rabbi ve seyidi ve maliki kim olduğu bilip, bulmanın yoludur.”

Bütün denilenlerin sonunda ölenin cenazesi yakınlarının, namazını kılacak yakınlarının, önüne ‘Taht misali o musalla taşına’, getiriliyor ve “Er/Hatun kişi niyetine” diyerek namazı kılınıyor.

Sonrasında ise, ya ‘Defnediliyor’ veya ‘Gömülüyor’ veya ‘Saklanılıyor’. Bunlarda bile muhakkak birer anlam çıkarılabilir.

Defnetmek tabiri, defineden geldiğine göre ölenin cenazesi bir define olarak kabul edilebilir. Define değerli bir şeyle olduğu için de o cenaze bir nevî toprak altında ‘Saklanıyor’. Zamanı geldiğinde (ahirette) çıkarılıp, tekrar yeni bir hayata merhaba denilecek olduğu ortaya çıkıyor.

Ama o cenaze  ‘Gömülür’ ise, gömü’ler zaten işe yaramaz şeyler olduğu için, değersiz sayabiliriz.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*