Yeni Asya bürosundaki Fethi Dik arkadaşımız onları Konya’da Risale-i Nur okunan medreseye bir cumartesi günü derse davet etmiş. Onlar da kabul etmişler ve dersin ortasında derse geldiler.
Dersin bitiminde rahmetli Profesör Abdulkadir Karahan ders yapan arkadaşımızı tebrik etti. Arkasından dedi ki, “Bu kitaplar çok önemli, çok güzel bir tefsir. Ders yapan arkadaşımız da güzel açıkladı. Dinleyenler de güzel anladı, fakat keşke bu risaleler herkesin anlayabileceği kadar sadeleştirilmiş olsaydı. O zaman herkes okuduğunu anlar ve daha çok istifadeye mazhar olurdu” dedi.
O zaman bir arkadaşımız rahmetliye Küçük Sözler kitabını verdi ve dedi ki: “Hocam o zaman bu sadeleştirmeyi birisi yapacaksa, o da Türkiye’de sizden başkası olamaz. Çünkü bunun uzmanı sizsiniz. Buyurun bu Küçük Sözler kitabından Birinci Söz’den ilk paragrafı sadeleştirerek okur musunuz?” dedi.
Abdulkadir Karahan hoca kitabı eline aldı. O şekilde bazı kelimeleri sadeleştirerek okumaya çalıştı. Sonra mahçup oldu. “Böyle olmadı. Mânâ bozuldu. Üslup bozuldu. Kitabın güzelliği kayboldu. Ben sözümü geri aldım. Kesinlikle bu orijinallik bozulmamalı. Bunlar böyle kalmalı. Gelecek nesillere böyle aktarılmalı. Anlamak isteyen böyle de anlayabilir” dedi.
Bu hatıramı gazetede dostlarla paylaşmak istedim. Selâm ve saygılarımı sunarım.
Benzer konuda makaleler:
- Lâtif Şengül de rahmetli oldu…
- Yeni Asya Yeni Asya
- O zaman demedim, söyleyemedim, şimdi diyorum!
- Risale-i Nur’ları tanıdığım için çok bahtiyarım
- Sadeleştirme yanlışına tutarsız savunmalar
- Ahirzamanın acib halleri
- Süleyman Demirel külliyesinde, Yeni Asya niye yok?
- Bediüzzaman’ı aşmak mümkün müdür?
- Durmuş Ali Çiçek de rahmetli oldu
- Sadeleştirme inadı
İlk yorum yapan olun