Sakarya Üniversitesi gençleriyle yürüyüşe çıktık

Geçtiğimiz üç gün içerisinde, Sakarya Üniversitesi ve Nesl-i Âtî Düşünce ve Gelişim Topluluğu gençleriyle, ‘Kendinizle Yürüyüşe Çıkın’ konferansını gerçekleştirdik.

Nesl-i Ati Düşünce ve Gelişim Topluluğu gençlerinin arasında kendi üniversite gençlik yıllarının heyecanını, sevincini ve hizmet etme şevkini bir kez daha hissettim.

Kıpır kıpır, ama bir o kadar disiplinli, düzenli ve dengeli bir ekiple başbaşa sohbetler ettik ve yarına dair onları gidiyor oldukları yarınların nasıl bir gelecek oluşturacağına dair projeksiyon oluşturduk.

Risale-i Nur’u anlama ve hayatlarına taşıma noktasında gençlerin içinde oldukları şevk, yarınlarda bu topluluğun anlamlı, güzel faaliyetlere imza atacağını gösteriyor.

Sakarya Üniversitesi öğrencilerinden oluşan, farklı fakülte gençlerinin bir araya gelerek oluşturdukları topluluk, üniversite bünyesindeki konferans salonlarında daha önce de Çantacı Necmi, Profesör Mehmet Emin AY gibi konuşmacıları öğrencilerle buluşturmuşlar.

Biz de aynı genç topluluğun dâvetlisi olarak, 22.02.2013 tarihinde Sakarya Üniversitesi öğrencilerine ve hocalarına hitap ettik. Konferans sonrasında Kendinizle Yürüyüşe Çıkın ve diğer kitaplarımızı imzalama ve üzerinde okuyucularla, öğrencilerle sohbet imkânı bulduk.

Kendi, yirmi yıllık, üniversite öğrencilerimizle aramızda geçen tatlı hatıralarımızın gündeme gelmesi sonucunda gördük ki, Türkiye’deki üniversitelerin hemen hepsinde öğrenci dünyasında gündeme gelen sıkıntılar birbirinden çok uzak değil.

Özellikle de darbelerin, baskı rejimlerinin, 28 Şubat gibi düşünceye ve hayat tarzına yapılan müdahalelerin; gençlerin, öğrencilerin dünyasına ne derin olumsuz bir etki yapmış olduğu anlaşılıyor. Yani hangi üniversiteye giderseniz gidin, hürriyetçi bir eğitim ortamına ulaşamadığımızın gençler üzerindeki izleriyle karşılaşmak mümkün.

Tabiî ki bu bir eğitimci gözleminde hemen anlaşılabiliyor.
Bir soru sorduğunuzda, öğrencilerin parmak kaldırırkenki yansıttıkları endişe ve çekingenlik hâli çok net olarak görülebiliyor. Hatta söz hakkı aldığında kurduğu cümleler, cümlelerin kelimelerini seslendirirkenki heyecanlar, durum hakkında bilgi veriyor.

Yani bir ülke bir problem yaşıyorsa, o problemin izleri yediden yetmişe herkesi bir şekilde etkiliyor. Ama en derin izleri de, elbette çocuklarda kendini gösteriyor. Böylece, bir problem, ülkenin kocaman bir zaman dilimindeki nesli, etkisi altına alıyor.

O zaman, bugünlerde bir kısmının yargılamaları da devam eden, ülkenin dünüyle ilgili çirkin adımlar atmış zevâtın üzerinde düşünürken ona göre düşünmek gerekecektir.

Ülke idarecilerinin, bu zevattan hastanelerde yatan bazılarını ziyaret görüntüleri, çocuklarıyla bir aile sıcaklığı yansıtan görüntüleri; onları yaptıklarına karşı bir pişmanlık taşımayan pişkin görüntüleri kesinlikle bunların merhameti celp etmediklerini yansıtıyor.

Ülkenin insanlarının hak ve hukukunu gasp etmiş, insan hakları ve hürriyetleri konusunda keyfî adımlar atarak sınırlarını aşmış bu insanların sağlıklı, âdil ortamlarda yargılanması, adaletin yerini bulması için özen gösterilmesi önemli bir noktadır. Elbette bu konuda hükümetin de doğru bir duruş sergilemesi özellikle hak ve hukukuna müdahaleler edilmiş insanların incinmişlikleri gözardı edilmemelidir. Ve halen hakları iade edilmemiş binlerin, yüz binlerin varlığı görmezden gelinmemelidir.

Hatta mağduriyete uğrayanların haklarının alınması, aynı zamanda geleceğe de bir mesaj niteliği taşımaktadır. Yani bundan böyle kimse şartları ne olursa olsun haddini aşmasın, kimsenin hak ve hukukunu çiğnemesin mesajı verilmiş olacaktır.

Ben şuna eminim ki, Sakarya’daki gördüğüm genç topluluklar ve üniversite bünyesindeki faaliyetleri, çok ciddî bir bilinçli gençlik geliyor olduğunun bir göstergesidir.

Aralarında istişare eden, ortak meselelerde bir araya gelebilen, birlik ruhu yansıtan, ehl-i İslâm’ı birbirine bağlayan nurânî rabıtaları, bağları çok iyi keşfetmiş olan bir bilinçli genç topluluk görülmektedir.

Konuşmamız içerisinde geçen, ‘Bu genç topluluğun üyelerinin ve yapacakları faaliyetlerin yakın gelecekte ülkenin geleceğine ışık tutan bir aydınlık olacağından hiç şüphe taşımıyorum’ cümlemizde de ele alındığı gibi, hakikaten gençlerin ciddî duruş içerisinde, taşıdıkları fikri günlük hayatlarına nasıl aktardıklarını da zaten onların hayat tarzları gösteriyor.

Sakarya Üniversitesi’ne ve Nesl-i Âtî Düşünce ve Gelişim Topluluğu’na ülkedeki özgürlükçü hava oluşumuna katkıda bulundukları için gerçekten yürekten teşekkürler etmek gerekiyor.

İşte üniversitelerin böyle bir hürriyetçi ortam açılımına ihtiyaç var. Ülkeye, gençlere nefes aldıracak olan anlayış budur. İlginçtir ki, işte bu açılımların, gelişmelerin temelinde de yine gençler var.

Yani gençler bir topluluk kurup, bir faaliyet planlayıp, üniversite idaresini de böyle bir faaliyete müsaade etmeye zemin hazırlamasalar elbette böyle bir gelişme de olmayacak.

Demek ki, doğru tarzlarda, kanun ve yönetmeliklerin verdiği haklar çerçevesinde, kişi hak ve özgürlüklerinin yolları aransa, pek çok kazanımlar elde edilebilecek.
O zaman ne bekliyoruz?

Nelerin olmasını istiyorsak, onların olması için önce bir istişare edebileceğimiz topluluğun içinde yer almamız gerekecektir. Birlikten güç doğacaktır. Birlikten dayanışma oluşacaktır. Birlikten güzellikler meydana gelecektir.

Nesl-i Ati Düşünce ve Gelişim Topluluğu başkanı kardeşimiz Nurullah Çetin ve başkan yardımcısı Abdulaziz Bilge kardeşimiz başta olmak üzere, bütün emeği geçen gençleri sevgi ve muhabbetlerle selâmlıyorum. Onları, onların faaliyetlerini takip etmeye devam edeceğim.
***
Tabiî Sakarya’daki iman ve Kur’ân hizmetlerinin kahramanlarını ayrıca ele almak gerekecektir. Sakarya’dan dönerken, Sakarya’yı ayağa kalkmaya davet eden şairin de ifade ettiği gibi, hakikaten manen ayağa kalkmış bir Sakarya ile karşılaştığımı ve heyecan duyduğumu özellikle ifade etmek isterim.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*