Sessiz salgın: D vitamini eksikliği

İnsan vücudunda canlılığı devam ettiren, hayat yakıtlarından birisi de, D vitaminidir.

İnsan sağlığını ve kaliteli hayat süresini geliştiren D vitamininin sırlarla dolu varlığı, fizyolojik faaliyetleri, faydaları ve eksikliğinde meydana gelebilen hastalıkların, sebep olabileceği yıkımları gözden geçirerek, korunma ve destek yollarını hatırlatmaya çalışacağız. Yağda eriyen D vitamini, hayat iksiri olarak kanserin 17 türüyle, kalp hastalıkları, yüksek tansiyon, felç, bağışıklık sistemi rahatsızlıkları, diyabet, kronik (uzayıp devam eden) ağrılar, osteoporoz (kemik erimesi) ve daha birçok hastalıkla alâkalıdır. Öyle ki; konunun dünya çapında uzmanlarından Dr. Soram KHALSA “D vitamini salgını kadar yaygın ve ciddî olarak insanların sağlığını ve rahatını etkileyen hiçbir tıbbî teşhis görmedim” diyerek D vitamini eksikliğinin önemine işaret etmektedir.

Canlılar âlemine ışık, soba ve hayat yakıtını sağlayan güneş enerjisinin yanı sıra, ultraviyole ışınları (UV), vücudun D vitamini fizyolojik faaliyetlerinin düzenlenmesinde, akıl almaz görevleri de yerine getirir. Bu ultraviyole (morötesi) ışınları, vücuda korunma ve enerji sağlayan, yakıt maddeleri tükenmeyen, hayat faaliyetinin görünmeyen, İlâhî yüksek enerji santralleridir. Cenâb-ı Hakk’ın (cc) sonsuz kudret, ilim ve iradesiyle, güneşin birçok vazifelerinin bulunduğu ve mükemmel şekilde yerine getirdiğini Risale-i Nur’un ışığında daha net görebilmekteyiz. “Güneş ziyasının gizli ve çeşit çeşit cemalini ve o ziyanın elvan-ı seb’a denilen yedi renginin (morötesinden, kızılötesine kadar- ultraviyole, infraruj arası) mütenevvi güzelliklerini gösteriyorlar. Ve teceddüt (yenilenme) ve taharrükleriyle (hareketlenme) ve ayrı ayrı kabiliyetleriyle ve inkisaratlarıyla (kırılma, çoğalma), o cemali ve o güzellikleri tazelendiriyorlar. Ve inkisaratlarıyla güneşin ve ziyasının ve elvan-ı seb’asının gizli güzelliklerini izhar ediyorlar.” 1 Bu gizli güzelliklerin görünmesi ve hayat sahnesinde faaliyetlerinin anlaşılması, güneşin ultraviyole ışınlarının yaydığı enerjiler sonucunda hareketlenen ve hayatın sağlıklı şekilde devamı vazifesini yerine getiren D vitamininin üstlendiği rol bilimsel araştırmalarla, kesin olarak ispatlanmıştır.

Güneşin (UV) ışınlarıyla, aktif hale gelen D vitamini, eksikliğiyle (D avitaminozu) meydana gelen, daha önceleri çocuklardaki RAŞİTİZM (yumuşak, güçsüz ve deforme olmuş kemik hastalığı) ve erişkinlerdeki OSTEOPOROZ (kemik erimesi) hastalıklarının sorumlusu olarak bilinirken, günümüzde konunun derinliklerine inilerek, yapılan bilimsel araştırmalardan anlaşıldığına göre, “D vitamini vücuttaki genlerle karşılıklı etkileşir ya da onları etkiler. Dokuların ve organların iyileşmesini hızlandıran bir madde olarak bilinir ve hücrelerin kötü huylu olma riskini azaltır. Araştırmacılar, otizm ve nezleden başlayıp, kanser ve kronik ağrılara kadar sıralanan birçok hastalığın düşük D vitamini seviyeleriyle ilgili olduğunu keşfediyorlar.” 2 İnsan sağlığı için değerli olan, ama vücut tarafından üretilemeyen D vitamininin (ampul, sığır veya balık jelatininde hazırlanan kapsül, sprey ve damla şeklinde alınmalıdır.) temel fonksiyonu, organizmadaki kalsiyum ve fosfor metabolizmasındaki önemli etkisidir. D vitamini olmadan sağlıklı bir kemik dokusu mümkün değildir.

Bir güneş ışığı muamması olan ve sırları gittikçe yeni yeni anlaşılan D vitamini, açık havada güneş ışınlarının, saat 10-14 aralığında vücuda etki etmesiyle üretilir. “Ancak kilolu kişiler, güneşten yeterli D vitamini elde etmede sıkıntı yaşarlar. Yaşlı kişiler de, D vitamini eksikliğinde yüksek risk grubuna girmektedir. Bunun sebebi, yaşlandıkça cildimizde D vitamini için gerekli olan ön maddeler daha az üretiliyor ve böylece güneşe maruz kaldığımızda daha az D vitamini üretiyoruz. Eğer yaşlı biri, genç biriyle aynı süre güneşe maruz kalırsa, yaşlı olan genç olanın ürettiği D vitamininden % 25 daha az üretir. Onun için yaşlı kişilerin D vitamini üretmek için daha fazla güneş ışığına ihtiyaçları vardır.” 3 Bundan anlaşılıyor ki, güçlü D vitaminini almanın en güvenli yolu, güneşin ultraviyole ışınlarından 15-30 dakika faydalanmaktır.

Vücuda alınan D vitamini “kanda dolaşır ve bağırsaklara ait hücrelerle etkileşime girerek, kalsiyum emilimini teşvik eder. Bu, kanımızdaki kalsiyum seviyelerinin korunmasını sağlar ve kemiklerimizi güçlü ve sert tutar. D vitamininin esas fonksiyonu budur, çünkü kalsiyum emilimi için ona ihtiyaç vardır. (DEMEK BU İHTİYAÇLARI BİR BİLEN VE TANZİM EDEN VAR.)

Bunların dışında D vitamininin kanseri önleyen güçlü özellikler ihtiva ettiği tesbit edilmiştir. Eğer aşağıdaki sık rastlanan şikâyetlerden birine sahipseniz, D vitamini eksikliği yaşıyor olabilirsiniz. Kas güçsüzlüğü, bacaklardaki ağırlık hissi, kronik kas ve iskelet sistemi ağrıları, bitkinlik ve kolay yorulma, sık tekrarlanan enfeksiyonlar ve depresyon halidir.” 4 Çocukluk ve gelişme çağlarında D vitamini eksikliği, önemli hastalıklara sebep olabilir, ama eksiklerin tamamlanması daha kolay olduğundan, yaşlılara göre daha avantajlıdırlar. Özellikle evlerinden çıkmayan yaşlılar, güneş ışınlarından faydalanamadıkları için, kas ağırlıklarını ve kuvvetlerini kaybetmektedirler. Bunun sonucu kolay düşebiliyor, kemik kırılmalarıyla yatağa düşerek, fizyolojik ve psikolojik sıkıntılar yaşayabilmektedirler.

D vitamini eksikliğiyle ilgili hastalıklar, uzun süre gizlenen yetersizlik hastalıkları olarak sınıflandırılmaktadır. Zamanımızda yaşanan ve uzun süre gizlenen hastalıklardan en yaygın olanları kanser çeşitleri, kalp-damar hastalıklarıyla, beyin ve sinir hastalıklarıdır. “D vitamininin, o kadar etkili neticeleri var ki, hastalığın gerçek durumunu D vitamini eksikliğini giderene kadar bilemeyeceğiz. D vitamini uzmanı Dr. Cedric GARLAND dünya çapındaki D vitamini eksikliği giderildiğinde, nasıl sonuçların ortaya çıkabileceğini belirtti. ‘Göreceğimiz ilk şey, birinci tip diyabetlerin görülüş oranında % 80 azalma olacaktır. Bir sonraki durum ise, bağlantılı bütün yayılmacı kanserlerin yaklaşık % 75 azalacağıdır; benzer azalmalar kolon kanserinde, meme kanserinde ve muhtemelen % 25 azalma da yumurtalık kanserinde olacaktır. Araştırmacılar D vitamini seviyelerini düzeltmenin, bütün kanser risklerini azaltacağını belirten verileri yıllar içinde yürütülen epidemiyolojik (yayılma yolları) ve gözlemsel araştırmalar sonucunda kabul ediyorlar.”5

Vücut sağlığımızın dengeli bir halde devam edebilmesi, hücre faaliyetlerinin fıtrî programlarla, sağlıklı bir şekilde çalışmalarına bağlanmıştır.
Vücut binamızın en önemli yapı taşlarından olan D vitamini, yeterli miktarda alınmadığından, eksikliğinden dolayı organizmanın faaliyetleri, olumsuz etkilenerek sıkıntılı sorunlar ve çeşitli hastalıklar baş göstermektedir. Vücudun savunma mekanizmasını idare eden bağışıklık sisteminin (otoimmun sistem) zayıflamasıyla, vücuttaki yıkımlara direnç gösterememektedir. D vitamininin eksikliği ile vücut sağlığını olumsuz etkileyen durumları ve fizyolojik bozulmaları, gözden geçirmemiz, sağlığımızı koruma açısından yerinde olacaktır.

Vücut sağlığımızın dengeli bir halde devam edebilmesi, hücre faaliyetlerinin fıtrî programlarla, sağlıklı bir şekilde çalışmalarına bağlanmıştır. Sağlıklı genç hücrelerin yapılışı, yıpranıp yaşlananların faaliyetlerine son verilerek, zararlı atıkların temizlenmesi belirli bir ölçü ve mizan ile programlanıp, sürdürülmesi gerekli destek maddelerle olabilmekte, bir maddenin eksilmesiyle hücre fizyolojisi ve gelişimi tamamlanamadığından, vücut binasının yıpranıp yıkılışına sebep olmaktadır. D vitamini eksikliğinin, hücre faaliyetlerindeki en önemli fonksiyon bozukluklarından olan, zararlı ve yıpranmış hücrelerin, kendi kendini yok etmesi anlamındaki APOPİTOZ işlemlerini yapamamalarıdır. “D vitamini kansere dönüşebilen hücrelerin, gerektiğinde ölmelerine yardımcı olur. Aynı zamanda D vitamini, kanser hücrelerinin farklılaşmasına yardım eder ve onları olması gereken organ içindeki hücre tipine dönüşmeleri için zorlar. Eğer D vitamini seviyeleri düşük ise, genlerin hücre çoğalmasını etkileme becerisi azalır. D vitamini, kanser hücrelerinin yeni kan damarları oluşturmasını engelleyerek, hücre büyümesini kontrol eden genleri etkiler. Ayrıca D vitamininin, kanser hücrelerinin, kan yoluyla yayılma becerisine ket vurduğu ve hücrelerdeki işini bitirdiğinde, kendini ortadan kaldırdığını yapılan araştırmalar göstermiştir. Ben de, çoğunlukla kanserle ilgili risk faktörlerine sahip olmayan birçok kişide kanser oluştuğunu gördüm. Sağlıklı beslenen, asla sigara içmeyen veya alkol tüketmeyen zayıf ve sağlıklı kadınlar ve erkekler de kansere yakalanır. Bana gelen bu hastalar, genellikle çok düşük D vitaminine sahiptirler.” 6

D vitamini eksikliğiyle meydana gelen çeşitli kanser türlerinin, yapılan araştırmalarla, ulaşılan sonuçlara göre, meme kanseri teşhisi konulan kadınların % 76’sının düşük ve yetersiz D vitaminine sahip olduğu tesbit edilmiştir. “D vitamini eksikliği, meme kanseri teşhisinde yaygındır ve bu hastalığın iyileşme ihtimalini azaltır. Yüksek D vitaminine sahip olan kadınlarda, riskin daha düşük olduğu görülmüş, ayrıca günlük doz ve buna karşılık gelen D vitamini kan düzeyleri arttıkça, meme kanserine yakalanma ihtimalleri azalmıştır.” 7 D vitamini eksikliğini gidererek, mevcut değerleri yükseltip, depoları doldurmak için davranış ve beslenme alışkanlıklarımızda basit bir takım değişiklikler yapmak, sağlığımız üzerinde umulmadık olumlu sonuçlar meydana getirebilir. Bu gerçekten hareketle, kanser hastalarının D vitamini eksiklerini gidermeleri, hücre sağlığını geliştirmeleri ve bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi için, çok önemli bir destek kazandıracaktır. Bir araştırma sonucunu örnek verecek olursak, “Prostattaki D vitaminleri, sağlıklı prostat hücrelerini korur, hücrelere zamanında ölmesini söyler ve böylece onların kansere dönüşme ihtimalinin azalmasını sağlar. Bir araştırmaya göre, 21 ay süresince günde 2000 IU (international ünite) D vitamini verilen METASTATİK PROSTAT KANSERİ (kan yoluyla başka organlara da yayılan) olan erkeklerin PSA’larında (prostat spesifik antijen) % 50 azalma görüldü. D vitamini takviyesi alanların PSA değerleri çok hızlı yükselmedi.’’ 8

Organizmamızı etkileyen, D vitamini eksikliği ile ilgili diğer hastalıklara gelince, kalp- damar hastalıklarındaki büyük artışlar, D vitamini seviyesindeki düşmelerde toplumun büyük bir bölümü etkilenmektedir.

Sağlıklı kemik sisteminde D vitamini eksikliğinin önemine gelince; D vitamini olmadan organizmamız, kemik yoğunluğunu ve kütlesini en uygun şekilde koruyup, devam ettiremez. Çünkü D vitamininin en önemli rolü, kalsiyumun vücutta üretilmesi ve kemiklerde birikmesini sağlamaktır. Unutulmamalıdır ki, organizmanın D vitamini depoları iflasın eşiğine gelmişse, ne kadar gıda alınırsa alınsın, vücudun yeterli kalsiyum seviyesine getirilmesi mümkün olamayacak, böylece ağrılı kemik ve hareket sistemi hastalıklarına engel olunamayacaktır. Ancak D vitamini eksikliği giderildiğinde, ağrılı sıkıntılar rahat ve huzura kavuşabilecektir. Hamile hanımların kendi sağlıkları ile birlikte bebeklerinin ileriki hayat döneminde sağlıklı ve birçok hastalığa karşı dirençli olabilmesi için, D vitamini eksiklerini gidermeleri, hayatlarına sağlık yönüyle huzur verecektir.

D vitamini organizmanın fizyolojik faaliyetlerini dengeledikten sonra, psikolojik hallerini de düzenler. Yeterli olmayan “düşük D vitamini seviyeleri depresyon ve şizofreni (erken bunama) riskinin artışıyla bağlantılıdır ve bu yüzden gelişen cenin (fetüs) ve bebekler için mevcut D vitaminine yeterli düzeyde sahip olmanın önemi artabilir. Hafıza ve yaşlanma ile ilgili araştırmalarda D vitamini eksikliği olanların beyin faaliyetlerindeki performansın daha kötü olduğu saptandı ve eksiklikleri ile aktif duygu durum bozukluğu arasında ilişki olduğu bulundu. Başka bir araştırmayla, günde 4000 IU. D vitamininin yaşlı hastaların KIŞ HÜZNÜ diye adlandırılan ruh halini düzeltebileceği keşfedildi. Hastalarımın birçoğunun D vitamini seviyeleri yükseltilince, yaşam kalitelerinin ve vücut sağlıklarının geliştiğini gözlemlemiş ve bir hastanın enerji seviyesini arttırmak için sadece doğru dozda D vitamini almasını sağlamak kadar çarpıcı bir şey görmemiştim.’’ (9)

D vitamini eksikliğinin, ihmallerimiz sonucunda, modern toplum hastalıklarıyla karşı karşıya kalmamıza neden olduğu gibi, vücudumuzda meydana gelen olumsuzlukların düzeltilmesine çalışmamızın, sağlıklı hayat kalitesini yükselteceği bilinciyle programlanarak giderilmesi ve yükseltilmesi enerji kaynaklarımıza güç katacaktır.

SAĞLICAKLA KALIN.

Feyzullah Ergün

Dipnotlar:
1) Bediüzzaman Said NURSÎ, Şuâlar, s. 120 Yeni Asya Yayınları 2007.
2) Dr. Soram KHALSA, D vitamini Devrimi, s. 30 Pegasus Yayınları 2014.
3) Age. s. 52.
4) Age. s.72.
5) Age. s. 89.
6) Dr. Soram KHALSA, age. s. 94.
7) age. s. 99.
8) age. s. 106.
9) age s.134

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*