Üç ayların çağrısı

Arabadan ses gelince kulak veriyor, tıkırtısını dikkate alıyor, çizilince çiziğini gideriyor, yıllık periyodik bakımlarını yaptırıyorken; kalbimizden gelen sesi önemsemiyor, aklımızı kaplayan zan karanlığını nazara almıyor, hislerimizin ritimsizliğini ciddîye almıyor, vicdanımızın itirazlarını kulak ardı ediyoruz.

Metaa verilen önem ve değer ve kıymet aynı oranda maneviyata veriliyor olsa idi böylesi yıkılış, devriliş ve yıkım yaşar mıydık? Can içre can mı, yonga mı?

Yontulmamış hisler, düzenlenmemiş düşünceler, diriltilmemiş lâtifeler, zımparalanmamış zihinler, parlatılmamış kalpler için; evet, yonga öncelikli; can içre can sonra, ikinci üçüncü derecede.

Ruhumuzu rehabilite edebileceğimiz, aklımızı akilleştirebileceğimiz, kalbimizi onarabileceğimiz, ulvî hislerimizi diriltebileceğimiz, süflî hislerimizi dumura uğratabileceğimiz; kısacası nefsimizi tezkiye ve tathir edebileceğimiz kudsî zaman dilimine–-üç aylara-–girmiş bulunuyoruz.

Araba bineğimize, beden bineğimize gösterdiğimiz önem ve ilgiden fazla, bize ötelerde lâzım olacak bineklere hazır olma zamanları içindeyiz. Gönlü gözden geçirip, lüzumsuz şeyleri fırlatıp atma, kirleri temizleme, karanlık köşelerini vahiyle aydınlatma zamanı…

İsmî sevmeleri silme, harfî sevgileri yerleştirme ve yeşertme… Boş bakışları bırakma, tefekkürî nazarları canlandırma… Akıl kalp arkadaşlığında vicdana yürüme; sünneti hayata taşıma pratikleri ile mânen Medine’ye hicreti yaşama…

Kulakların pasını silip vahyi ilk tazeliğinde yeniden duyma, anlama, algılama ve o anlayışla mücahidane, zahidane yaşayışa koşma… Cihad ruhunu diriltme, tebliğ aşkını canlandırma… Sahabe soluklu bir hayat özlemiyle yanma, yakma zamanları, üç aylar…

Dünyaya bakan duyguların yönünü ukbaya çevirir, bulanık suları bırakıp berrak hikmet sularda yıkanır, kesretten kaçıp vahdete yönelir, mahlûkatın tesbihatına eşlik etme gayreti içerisine girer, iyiliği emretme, kötülükten nehyetme ameliyesi içine işler…

Kur’ân’ı, kalbimizle kâinat eşliğinde nefsimize okur, hayata taşır, sünnetle yürür; bu halle komşu kalplere, komşu kıtalara gider… Aç dimağları doyurma, harabe yürekleri imar etme gayretinde olur, yetim yürekleri okşar… Söz değil amel ile örnek olur, halle konuşur isek…

Rahman-ı Rahîm’den ümit edilir ki uzun ahiret yolculuğunda bize Burak gibi bir binek versin; kısa sürede o uzun yolları kat ettirip o güzel Cennetine eriştirsin.

Evet, can içre can için bakım zamanı, servis günleri, onarım zamanları… Bahar ve üç aylar böyle çağrı içerisindeler.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*