Vesayet rejimi çöküşe sürükledi

Doç. Dr. Osman Can, vesayet sisteminin bir merkezileşme demek olduğunu belirterek, “Egemenlik kayıtsız şartsız bize ait değil, Anayasada falan böyle yazıyor, ama bunu biz kullanamıyoruz. Bu egemenliği biz kullanamadığımız için 1960 ile 1980 arasında Türkiye çöküş noktasına geldi’’ dedi. Öte yandan, Eğitim-Bir-Sen Genel Sekreteri Ahmet Özer de, mevcut anayasanın bir darbe, korku anayasası olduğunu belirterek, mutlaka değişmesi gerektiğine dikkat çekti.

Vesayet rejimi çöküşe sürükledi

Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Öğretim Üyesi Doç. Dr. Osman Can, vesayet sisteminin bir merkezileşme demek olduğunu belirterek, “Egemenlik kayıtsız şartsız bize ait değil, Anayasada falan böyle yazıyor ama bunu biz kullanamıyoruz. Bu egemenliği biz kullanamadığımız için 1960 ile 1980 arasında Türkiye çöküş noktasına geldi’’ dedi.

Tekirdağ’ın Çerkezköy ilçesinde, Çerkezköy Ergene Havzası Sanayici ve İş Hayatı Derneği’nin (ÇESİAD) düzenlediği “Yeni Anayasa Sürecinde İş Dünyasının ve Sivil Hayatın Rolü” konulu panelde konuşan Doç. Dr. Osman Can, katılımcılara bugüne kadar yapılan anayasa ile yeni yapılacak anayasanın nasıl olması gerektiği konusunda bilgi verdi.

Can, vesayet sisteminin bir merkezileşme demek olduğunu, şu ana kadar Türkiye’de yapılmış 1921 Anayasası hariç, hiç bir anayasanın milletin iradesi olmadığını kaydetti. Osman Can, şöyle devam etti: “Kanunlar sizin iradenizin ürünü değildir. Temel kanunların yüzde yetmişi sizin iradenizin ürünü değil. Bunun adı vesayettir. Egemenlik kayıtsız şartsız bize ait değil, Anayasada falan böyle yazıyor ama bunu biz kullanamıyoruz. Bu egemenliği biz kullanamadığımız için 1960 ile 1980 arasında Türkiye çöküş noktasına geldi. 1980’den sonra şöyle birazcık açılma geliverdi Turgut Özal zamanında, ekonomik noktada bir sıçrama yaşadık. Ardından yine vesayet, sürece müdahale etti. Özelleştirmeler iptal edildi, sistem işleyemez hale geldi. 2001 krizi ile Türkiye farklı bir noktaya geldi. Vesayet denilen şey budur. Sistem böyle olduğu için bu bizim hem özgürlüklerimizi kısıtladı bugüne kadar, bizi iç savaşın eşiğine getirdi. Türk-Kürt kavgasının eşiğine getirdi. Vesayet sistemi, sadece bir idari teşkilatlanma biçimi değildir. Vesayet sistemi bir merkezileşme demektir. Her şey merkezden karara bağlanacak. Ekonomi, sosyal, siyasal ne kadar karar olursa merkezden karara bağlanacak. Her şeyin merkezden belirlendiği bir sistemle Türkiye’nin enerjisini doğru yere sevk edemezsiniz. Merkez genelde toplumun gerisindedir. Türkiye toplumunun her zaman gerisinde olmuştur. Bürokrasi de her zaman Türkiye toplumunun gerisinde olmuştur. Toplum ile Ankara’nın verdiği kararlar arasında bir karşılaştırma yaptığımız zaman, Ankara’nın genelde yanlış karar verdiğini ve toplumun genelde doğru karar verdiğini görürüz.’’ 

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*