Zalimler için yaşasın Cehennem!

Zalimler İslâm ülkelerinde kan akıtmaya devam ediyor. Ortadoğu yine kan gölü! Masum çocuklar, kadınlar, siviller hunharca katlediliyor. Zulmüyle bütün dünyanın nefretini üzerine çeken ABD idaresi ve o­nun uydusu İsrail vicdansızca dünyaya meydan okuyor. Hak ve hukuk tanımıyor.

Kaderin hükmüne bir diyeceğimiz ve de asla itirazımız olamaz. Olmamalı. Yoksa başımızı örse vurur kırarız. Kader mutlaka adalet eder. o­nda da şüphemiz yok.

Ancak hikmetin sırrını çözmeye çalışıp haddimizi aşmadan neden “imtihan” olduğumuzu araştırıp kusur ve günahlarımız için Rahmet-i İlâhiyeden af ve mağfiret dileyebiliriz.

Neden Müslümanlar ve İslâm ülkeleri bu felâketlere maruz kalıyor?

Kendimizi sıgaya çekmenin zamanı! Af ve mağfiret dilemenin, mazlûmların yanında, zalimlerin karşısında olmanın tam vakti.

Bu kan ve zulüm yapan zalimleri boğmalı. Duâya ve insanî yardımlara devam. Kin, inat, maddî mukabele Müslüman cemaat ve grupların düsturu olmamalı. Müslüman kendi inancı ve manevî değerlerine sadık yaşamalı.

Müslüman ülkelerden olan Filistin yarım asırdan fazla, Irak yirmi yıla yakın, Afganistan ve Pakistan da o­n yıla yakın bir zamandan beri kan ağlıyor, kan yoğuruyor, kan kaybediyor, kan akıtıyor ve kanla oynuyor.

Elli sekiz İslâm ülkesinde, şöyle veya böyle “kan” var.

Akan kan, kahir bir ekseriyetle Müslüman kanı. Ama Sünnî, ama Şiî, Alevî, ama Arap, ama Türkmen, Endonezyalı, Cezayirli, Mısırlı, Filipinli… vb. Fark etmiyor. Kan Müslüman’dan akıyor. Akıtanlar ise, Asya münafıklarıyla Avrupa gaddar zalimleri.

Zalimler iş başında. Masum ve maznunlar hamisiz ve sahipsiz, çaresiz.

Bu kan deryasının görünen sebeplerinin en önemlileri ise:

Münafıklık, düşmanlık, inat, menfaat, enaniyet ve benlik, küfür, tarafgirlik, menfî milliyetçilik, fitne, taassup, maddeperestlik, gaddarlık, vahşîlik, maneviyat fukaralığı, hırs, tuğyan, isyan.

Bu asrın insanını en iyi bir şekilde tahlil edip yorumlayan, vahşileşen ve azgınlaşan insanlık ruhunu asıl gaye ve amacına çekmek için bir asra yakın ömür sermayesini sarf eden Bediüzzaman Hazretlerinin Kur’ânî ve imanî reçetelerine sarılmayan başta Müslümanlar olarak bizler ve tüm insanlık âlemi daha çok vahşice ve hunharca manzaralarla karşılaşacak ve tâbi olacak gibi görünüyoruz. Allah muhafaza etsin.

Bu kavurucu sıcakta, yürekleri dağlayan feryatlar Filistin, Lübnan, Irak, Afganistan başta olmak üzere daha bilemediğimiz bir çok İslâm coğrafyasından yükseliyor.

Bu inanılmaz manzaralar karşısında, bazan ister istemez insan olduğumuzdan utanır duruma geliyoruz. Mensup olduğumuz insanlık ailesinin hunhar ve gaddar vampir ruhlu kasaplarından ötürü.

Maddî ve fiilî olarak yapacağımız fazla bir şey olmasa da duâ ederek tesellî buluyor ve yaratana olan inancımızdan dolayı rahatlamaya çalışıyoruz.

Sevgililer sevgilisinin “Ya Rab, beni zulmetmekten ve zulme uğramaktan muhafaza et!” nidasına uyup bu tür duâları daha fazla seslendirerek, yapılan zulümlere iştirak etmeden men etmeye çalışmalıyız.

Mağdur ve mazlûm Müslüman kardeşlerimiz başta olmak üzere tüm dünyada haksızlığa maruz bırakılan masum insanların Yaratana sığınması, birbirleriyle ittifak ve dayanışma ruhu içerisinde, bu hunhar ve yamyam ruhlu, eli kanlı insan bozması canavar ruhlu kasapların zulümlerini kendi başlarına çevirmesi için daha etkili, ihlâslı ve sürekli duâlar ederek kalplerimizi serinletmeye ve tesellî bulmaya çalışıyoruz.

Allah bütün inananların yardımcısı olsun. Zalimlere bilmeden yardımcı olanları çabuk bu gaflet uykusundan uyandırsın. Hak ve istikametli yolu bulmalarını sağlasın. Asıl zulmü yapanların da, yaptıklarının dünyada ve ahirette karşılığı ne ise, Kahhar-ı Zülcelâl tarafından o verilsin inşallah. (Âmin)

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*