Amerika Nur hizmetleri için planlar ve beklentiler

Amerika seyahatimizin üçüncü haftasını bu ülkenin “eastcoast” (doğu kıyısı) olarak bilinen New York ve Philadelphia çevresinde geçirdik. Philadelphia ABD’de çok önemli şehirlerden ve ağırlık merkezlerinden birisi.

Bu şehir, peyniri ile de çok ünlü bir şehir. Bu şehirdeki kardeşlerimizi ziyarete giderken yolda üç kardeşin iş yerine de uğradık. Bu çevredeki hizmetler ve Türk nüfusu ve yapılanlar hakkında kısaca bilgiler aldık. Akşam namazını da burada kılıp şehir merkezindeki dershaneye gitmek üzere yola koyulduk. Yatsı namazına ulaştığımız dershanede burada ayrı ayrı iki dershanede kalan kardeşlerimizden bazılarıyla tanışıp sohbet edip hizmetler ve genel durum hakkında bilgi aldık.

Yurt dışındaki dershanelerde ve özellikle Amerika’da bu ülkeye gelen mastır ve doktora talebeleri çoklukla dolduruyorlar. Bu bakımdan buraların imkânları diğer ülkelere göre çok çok iyi. Bunu net olarak burada gördük.

Philadelphia’da kaldığımız iki günün ilk gününde öğle namazına yerli Amerikalı kardeşlerimizin kendilerinin inşa ettiği camiyi ziyaret edip namazlarımızı eda ettik. Burada çok samimî ve Abdülkadir Geylani Hazretlerine bağlı tarikat mensubu yerli Amerikalı, sonradan Müslüman olmuş imam Abdulbasir’le tanıştık. Kendisine Risale-i Nur’dan kitaplar hediye ettik. Üstadın adını duymamış. Risale-i Nur’u görmemiş. Bu konularda ve gazetemizin yayınları ve amacı hakkında kısaca bilgi verince bu buluşmadan çok memnun kaldığını beyan etti. Nur dâvâsını merak ettiğini ve araştıracağını söyledi. Bu caminin dünyadaki örneklerinden çok farklı yapıda olduğunu belirtelim. Giriş duvarlarında büyük ebatlarda boydan boya her iki tarafta Kur’ân harfleriyle büyükçe bir şekilde âyetler yazılı. Giriş kapısına da Arapça olarak; “Allah ve Muhammed” isimlerinin altına yirmi beş peygamberin adı Kur’ân yazısıyla yazılmış. Cami devşirme bir bina değil. Bahçe konumunda olan araziye birkaç yıl önce, Şaban Ayı’nın 27. Gününde inşaatına başlanmış. “Allah’ın inayetiyle altı ay içerisinde bu güzel cami inşa edilip ibadete açılmış. Şimdi burada kadınların da iştirakiyle beş vakit namaz dikkat ve sükûnetle kılınıyormuş. (Elhamdülillah).

Cami dışında bizimle karşılaşan bir başka Amerikalı Müslüman’a Türkiye’den geldiğimizi beyan ettik. Bediüzzaman ve Risale-i Nur hakkında bilgi verip de kendisine kitap hediye edince gözyaşlarını tutamadığını gördük.

Bu şehirdeki gündüz gezimiz sırasında da önemli yerlerinden olan park ve müze çevresini gezdik. Lübnanlı kardeşlerimizin ağırlıklı olduğu camide ikindi namazını kıldık. Namaz sonrası cemaatten Suriyeli ve Lübnanlı kardeşlerimizle tanışıp onlara da Üstad Bediüzzaman ve Risale-i Nur hakkında bilgi verdik. Mardin doğumlu olmasına rağmen Mardin’i hiç görmemiş, Suriye vatandaşı olan bir hocanın buraya Allah rızası için geldiğini ve her kademeden insanlara çeşitli kategorilerde Arapça ile Kur’ân öğretmeye devam ettiğini öğrendik. Karşılaştığımız hemen her Arap Müslüman, Türkiye’nin Suriye politikasını ve Türk halkının bu olaylara karşı tavırlarını soruyorlar. Biz de elimizden geldiği kadar bildiklerimizi ve düşüncelerimizi izah edip bilgi vermeye çalışıyoruz. O günün akşamı dershanede Türkçe ders vardı. Çevreden gelenlerle birlikte dersimizi yaptık. Son ders olarak da Lâhikalardan bir bahis okuyarak müzakereli bir şekilde dersimizi ve o günümüzü bitirmiş olduk.

Ertesi gün Cuma idi. Mihmandarım ve rehberim değerli, genç ve dinamik kardeşim Ahmet’le birlikte sabah namazından sonra Philadelphia’ya veda edip geri dönmek üzere New Jersey’in yolunu tuttuk. Bir buçuk saat süren hızlı bir yolculuktan sonra New Jersey’deki dershanemize ulaşıp Cuma hazırlığımızı yaptık. Üç tane ilköğretime giden kardeşimizi de arabamıza alıp caminin yolunu tuttuk. Cami Süleyman Efendi talebelerinin hizmet ettikleri hoş, temiz bir camiydi. Allah kabul etsin namazı eda ettikten sonra genç kardeşlerin istekleri doğrultusunda onlara bir ikram yapıp dershaneye gelerek onlara kısa bir ders ve sohbet yaptık. Maneviyata ne kadar ihtiyaçları olduğu gözlerinden okunuyordu. İnşaallah gelecek haftalarda Ahmet kardeşimiz bu genç potansiyellerle alâkadar olmaya devam edip, onların oralarda manen kaybolmasını önleyecek tedbirleri alıp onlara manevî gıdalarını vermeye devam edecek.

Cuma akşamı New Jersey’deki son Türkçe dersimizi de yapıp geceleyin New York’tan gelecek hizmet erleriyle New York’a geçmeyi daha önce planlamıştık. Ders bize teklif edilince Şuâlar kitabından “Elhamdülillah”ın rahmet ve hikmet noktalarını konu alan dersimizi yaptık. Daha sonra da lâhika ve çeşitli kitaplardan Risale-i Nur’un önemi, dâvânın kudsiyeti, Bediüzzaman’ın meslek ve meşrebi hakkında birlikte güzel bir müzakereli ders ve sohbeti yapıp oradaki cemaatle vedalaşarak menzilimize doğru yola koyulduk. Üç sene önce gelip sadece “teğet” geçtiğim New York’ta üç gün geçirecektim. İlk günümü üç yıl önce tanıştığımız Mesut kardeşin yanında geçirdik. Sağolsun bize çok yakınlık ve yardımda bulundu ve evinde misafir etti. İkinci gün dershanede kardeşlerle kaldık.

Amerika gerçekten farklı bir ülke. Buraya, her ne maksatla olursa bizim ülkemizden gelenler, burada tutunabilmek için; bizi biz yapan değerlerle bu şartlarda yaşamak için çok üstün bir gayrete, aşırı bir enerjiye, sağlıklı bir alt yapıya, kuvvetli bir inanç ve iradeye ve sarsılmayan, savrulmayan bir disiplin ve sadakate ve çok ciddî bir medenî cesarete ihtiyacı var. Bizdeki “idare-yi maslahat” ve “idare etme” işleri buralarda yok. “Müsamaha ve kaytarmak” burada hayat damarlarınızı kesmek demektir. Sistemin dışına çıktığınız her an, ağır ceza ve müeyyidelerle karşı karşıyasınız demektir.

Şimdi, dünyanın en büyük metropollerinden olan New York’tayım. New York gerçekten denizi, adaları, köprüleri, gökdelenleri, müzeleri, finans ve san’at merkezleri, canlılığı, hareketliliği, teknolojik yapısı, güzelliği ve disiplini ile çok farklı bir şehir. New York ve çevresinin bir başka yüzü de burada olan Müslüman toplum ve camilerin başka yerlere göre daha yoğun bulunması ve belirgin bir İslâmî ağırlık, inanç ve farklılığın göze çarpmasıdır. New York’taki ilk ziyaretimize Kuveyt Camii’nden başladık. Şehrin merkezinde çok büyük ve gösterişli cami ve minare burada İslâmî san’atı ve şeâiri temsil ediyor. Kuveyt şeyhinin büyük paralar ödeyerek inşa ettirdiği bu muhteşem mabed aynı zamanda bir ilim merkezi gibi her kademedeki insana Kur’ân ve iman hizmeti veriyor. Öğle namazını bu camide eda ettik. İkindi namazını da bir başka merkezî camide eda etmek nasip oldu. Pakistan ve Hindistan Müslümanlarının inşa ettiği bu camide müdavimlerin birçoğu siyahî Müslümanlardı ve dünyanın çeşitli yerlerinden gelen Müslümanların grup grup cemaatle namaz kılmaları büyük mutluluk veriyordu. İlk cemaate yetişemeyince ikinci cemaatte bir siyahî kardeşimizin imamlığında cemaatle namaz kılmak nasip oldu. Cami çıkışında Ganalı Müslüman gençlerle ayak üstü kısa bir tanışma ve sohbet nasip oldu. Türkiye ve İslâm hakkında bazı sorularını cevaplamaya çalıştık.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*