Anglo-Sakson Misyonu

Bugünlerde çeşitli isimler taşıyan darbe planlarıyla karışan zihinlerinizi biraz kurgu filmi andıran küresel bir darbe planı ile dağıtacağız bugün: Anglo-Sakson Misyonu.

Sekizinci yüzyılda Hıristiyanlığın Frank İmparatorluğunda yayılması için Anglo-Sakson misyonerleri faaliyet gösteriyordu. Bu isim 2005 yılında Londra’da kıdemli masonların bir toplantısında yeni bir proje olarak gündeme geldi.

 Project Camelot isimli komplo teorilerini yayınlayan ve hayli revaçtaki bir internet sitesinde ilk kez yayınlanan bu haber ve Yeni Şafak’tan İbrahim Karagül’ün önceki günki Project Camelot başlıklı yazısıyla kamuoyunun gündemine geldi.

İngiliz ordusundan emekli bir gizli şahidin katıldığı bir toplantıda konuşulanlara dayanıyordu her şey. Toplantıya İngiliz kamuoyunun yakından tanıdığı politikacıların da aralarında bulunduğu 25-30 kişi katılmış. Polis şefi, kilise temsilcileri ve ordu temsilcileriymiş diğer katılımcılar. Dehşetli bir plan tartışılmıştı bu toplantıda. Aslında plan çoktan yapılmış, uygulamada karşılaşılan sorunlar tartışılıyormuş. İsrail’in İran’a saldırmaya henüz hazır olmaması, Çin’in hızla güçlenmesi ve Çin ekonomisine müdahalenin güçlüğü gibi sorunlar. Ayrıca üç yıl öncesinden küresel ekonomik krizin gelişi tartışılmış. Kimlerin, hangi kaynaklarla gerçekleştireceği—Masonların planladığı açık—belirsiz olan bu uçuk plana göre;

-Önümüzdeki 18 ila 24 ay içinde nükleer ve biyolojik silâhların konuşacağı bir üçüncü dünya savaşı çıkacak. Bu savaş İsrail’in İran’a saldırmasıyla başlayacak. İran ya da Çin de bu saldırıya nükleer saldırı ile karşılık verecek. Kısa sürede ateşkes olsa da, dünya korku ve kaosa düşecek.

-Bu korku ve kaos ortamı bütün Batı ülkelerinde ordunun kontrolü ele geçirmesine gerekçe oluşturacak. Ordu asayişi sağlayabilmek için seyahat, iletişim ve insanlar üzerinde geniş kontrol yetkileri isteyecekmiş. Güya bunun da planları yapılmış.

-Ateşkes süresince biyolojik silâhlar gizlice kullanılmaya başlanacak ve ilk hedef Çin olacak. O toplantıda bulunan ve bu planı anlatan gizli şahide göre “Çin’de bir grip salgını başlayacak.” Sonra Batıya yayılacak. Altyapı kritik düzeyde zayıflayacak. Ve bütün bunlar yalnızca başlangıç olacak.

-Sonrasında tam bir nükleer çatışma yaşanacak. Bu savaşın sonrasında insan nüfusu yüzde 50 azalacak. Toplantıda bu husus bile konuşulmuş. Hatta 2008’de başlayan küresel ekonomik krizin bile bunun bir parçası olduğu iddia ediliyor.

-Bu savaşı bir tabiî felâketin izleyeceği düşünülüyormuş. Her 11.500 yılda bir tekrarlanan büyük felâketin vakti geliyormuş. Hedef de bu felâket sonrası kurulacak yeni dünya düzenini önceden hazırlığını yapmış totaliter güçlerin kontrol etmesi. Bu devirde “doğru insanlar” yönetecekmiş dünyayı. Kim bunlar? “Beyaz Kafkasyalılar.” Zaten Çinlilerin soykırımına uğratılmak istenmesinin sebebi de onların yeni dünyaya egemen olmaması.

Peki üçüncü dünya ülkeleri ne olacak? Onlar hesaba bile katılmamış. Böylesine büyük bir nükleer savaşa onların zaten dayanamayıp yokolacağı düşünülüyor. Müslümanlar mı? Onlar da zaten yok olacaklarmış.

Ciddî insanların oturup bunları konuştuğuna inanmak güç değil mi? Zaten bu felâket senaryosunu nakletmekteki maksadımız da sizi biraz günlük olayların ciddiyetinden uzaklaştırmaktı. Ama yine de çok akla uzak gelmiyor senaryodaki bazı hususlar. Siz ne dersiniz?

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*