Mutluluk, algılamadadır

İnsanların mutluluk arayışı öyle içten ki… İnsan, mutlu olmak istiyor. Fıtrata adeta bu kodlanmış. Herkes, işlerinin düzenli olmasını istiyor. Herkes, başarılı olmak istiyor. Herkes, tıkır tıkır işleyen bir hayat istiyor.

Herkes, istiyor da istiyor.

Vermeyi İsteyen, istemeyi verdiğinden, insan istemeyi seviyor.

İstemek kulluğun özünde var. İnsan en çok da mutlu olmak istiyor.

Peki bu kadar istenen bir şey, nerede ve nasıl kazanılacak?

**

Kimse, aksaklığı aramaz. Kimse, tıkanan işler arzu etmez. Kimse ağlamak, gözyaşları dökmek, sıkıntılar içerisinde olmak, arayışlar içerisinde olmak istemez.

Her günün yeni yeni güzellikler getirmesi, yeni yeni anlamlı sayfalar açması, yeni yeni kazançlı imtihanlar taşıması ortak arzudur.

Dünyanın da, ahiretin de mağmur olması; inançlıların duası.

**

Anne, anneliği ile mutluluk yaşamak istiyor.

Baba, baba olduğu için, babalık yapabildiği için mutlu olmak istiyor.

Çocuk, çocukluğundan; genç gençliğinden mutluluk sahneleri yaşamak istiyor. Çalışan da çalıştıran da memnun olmak istiyor.

Görüyorsunuz, bitmiyor istekler, arzular. Bu, hep böyle olacak.

İnsanın olduğu her yerde istekler, arzular, beklentiler hep var olacak.

İnsanın hadsiz ihtiyaçları âlemin her tarafına dağılmış. Nerede, nasıl yaşarsa yaşasın insan, hep bir şeylerin derdi, tasası içerisinde olacak. Kural bu.

Dünya, rahat yeri değildir. Bu kuralı dikkate almayan yorulur.

Nitekim bütün yorulmaklar, dinlenmek için. Ebedî istirahat için de, dünyada yorulmak gerekiyor.

Bütün dertler, tasalar, kaygılar, huzursuzluklar, arayışlar, çırpınışlar, hep mutlu olmak için. Yani düşünebiliyor musunuz, mutlu olmak için, mutsuzluk yaşıyor insan. Mutlu olmak için, terliyor, çabalıyor, uğraşıyor, yoruluyor. Bütün peşinde olduklarımız, mutlu olmak için.

Bile bile mutsuzluğu seçmek diye bir şey yok.

Öyle yorucu bir arayış ki, bu; bulunmayacak bir şeyin arayışı. Rahat yeri değilse dünya, rahat ve mutluluk arayışının ölçüsü nedir?

Bilinmelidir ki, mü’min ailesi, mutludur. Çünkü iman vardır. İman, dayanmaktır güç Sahibine. O zaman musîbet bile musîbet olmaktan çıkar ve bir yeni güzel sayfa açılır. Mü’min algılamasında musîbet sadece dine gelendir. Mutluluk, kulluk halidir.

Mutlu aile modeli seminerlerimizdeki sorulan sorulardan anlaşılıyor ki, insanlar öyle kolayca mutlu olmak eğilimi içerisindeler. Çağın getirdiği bir hastalık bu. Çalışmadan, terlemeden, kısa yoldan çok kazanmak. İşte bu felsefe mutluluk için de geçerli olmuş. Oysa dünya gibi, mutluluk da peşinden koşulacak bir şey değildir. Mutluluk, hayata yayılmış bir çabanın, uğraşın, çalışmanın sonucunda ortaya çıkan bir sonuçtur.

Dünya için genel geçer bir kural var; zahmette rahmet vardır.

Konu aile ise, konu insan ise, konu eşimiz, çocuklarımız, komşularımız, akrabalarımız ise kolay kazanmak diye bir şey yok. Kolay mutlu olmak diye bir şey yok. Ama kolaylaştırmak var. İşi zevkli kılmak var. Formülü yakalamak var. Ama hepsinin de altında çaba, sıkıntı, dert ve derdimizi, sıkıntımızı seveceğiz.

Mutluluk arayışı fıtratında var insanların.

Oysa mutluluk, mutlu olmak isteyen bireylerin birlikte inşa etmeleri gereken bir binadır. Nasıl bir binada yaşamak istiyorsa insan, nasıl bir planı, düzeni, kuralı olsun istiyorsa, onu inşa sürecinde yer alacak ve yorulacak.

Yani mutluluk dışarıda aranmamalıdır. Mutluluk, algılamadadır. Algılama yoksa, mutlusunuzdur, ama farkında değilsinizdir. Mutluluk, farkındalıktır, bir hissediştir. Onun için algılama kanallarının açık olması gerekir. Değilse, insan safra hastası gibi olur. Safra hastası, şeker tadı alamaz. Ne kadar şeker kullanırsa kullansın, şeker algılaması yoktur. Önce o zaman, safra hastalığının tedavi edilmesi lâzımdır.

Mutluluk bileşenleri içerisinde mutlu olamayanlar varsa, algılama kanallarında bir problem, bir hastalık var demektir. Önce onun tedavisi şarttır. Yoksa mutluluk, sahip olunan veya olunacak şeylerle alâkalı bir durum değildir. Mutluluk, sahip olunanları algılama, hissetme, şükretme ile alâkalı bir durumdur.

**

Geçtiğimiz hafta sonu Hatay/Kırıkhanlı dostlarımızla birlikte, mutlu aile modelini konuştuk. Mutluluğu konuşurken bile, terledik, yorulduk, bir çaba içerisinde olduk. İşte bu uğraş hali, bir mutlu olma halidir.

Mutluluk bir uğraşın, bir çabanın, bir duanın, bir arayışın sonunda insanın karşılaştığı bir sonuçtur. Mutlu olma sürecinde problemler varsa, çözüm gereklidir. Aranan problemsizlik değil, oluşan problemlere çözüm bulabilmektir. Çünkü her çözülen problem daha üst versiyonlarını çözme potansiyeli taşıyacaktır.

Kırıkhanlı Diyanet-Sen üyesi dostlarımız, Pozitif Pencere isimli kitabımıza sahip çıktılar ve konferansa katılan üyelere kitabımızı imzaladık. Aynı zamanda Mutlu&Pozitif Aile Modeli kitabı yazma sorumluluğu yüklediler. Biz de çalışmalarımıza daha bir hız verdik, İnşallah.

Diyanet-Sen Kırıkhan temsilcisi kıymetli Ahmet Hocam, program sonrası yaptığı geri bildirimde, din görevlisi arkadaşlardan bazıları konferans sırasında aldığı notları ve başlıkları kendileri de çalışarak, camilerin bulunduğu semtlerde Mutlu Aile Modeli anlatımları yapacaklarını ifade ettiler. Programımızın böyle bir hayırlı başlangıca vesile olması ne güzel. Mutluluk, yapılan işin sonunda şükür, Elhamdülillah diyebilmektir. Şükür.

İlgililerine not: 90 bin nüfusu bulunan bir büyük ilçede, Yeni Asya Gazetesi Temsilciliğine büyük ihtiyaç var. Bu durum bu güzide ilçe ile ilgili, pozitif adımlar atmayı gerekli kılıyor, sanırım.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*