Bediüzzaman Kubbe-i Hasiye’de

Güneydoğu bölgelerimiz, yaz mevsiminin sıcak bir gününü yaşıyordu.

Van’dan bindiğimiz vasıtamız, bizi önce Baykan’da bulunan Veysel Karani makamına ulaştırdı. Oradan da bir başka vasıtayla Siirt’e gitmek üzere yola revan olmuştuk.

Maksadımız, Siirt’e bağlı Tillo Kasabasının güneyine düşen ve Tillo’ya yaklaşık yedi kilometre mesafede kiKubbe-i Hassiye denilen, manevî havası içinde, gönülleri mest eden mekâna gitmekti.

Üstad Bediüzzaman Hazretleri’nin, gençlik yıllarında giderek kaldığı bu ıssız mekâna, merak saikasıyla vardığımızda, kubbeli bir yapıyla karşılaştık.

Mahiyet itibariyle, bu meşhur kubbe ile alâkalı bilgileri şöyle sıralamak mümkündür:

“Hassiye Hatun, Şeyh Mustafa Fâni Hazretleri’nin kızıdır. Sultan Memduh Hazretlerinin eşidir. Yaşantısı ibadet ve zikir ile geçmiştir. Sultan Memduh Hz. türbesinde medfundur.

Halk arasında Kubbe-i Hasiye olarak bilinen Zemzem-il Hassa Hazretlerinin ibadet etmek maksadıyla yaptırdığı türbedir.

1890 yılında Tillo’ya gelen Bediüzzaman, Kubbe-i Hasiye’de tek başına kalarak Kamus-u Okyanus adlı lügati babu’s-sin’e kadar (1155 sahife) ezberlemiştir. Bu arada kardeşi Mehmed’in getirdiği yemeğin tanelerini karıncalara veriyor, suyuna da ekmeğini batırarak yermiş. “Neden böyle yapıyorsun” diyenlere : ”Karıncaların içtimaî hayatlarında malikiyet, çalışkanlık, yardımlaşma ve vazifeşinaslık var. Ben bunu gördüğüm için bunların cumhuriyetçi oluşlarına mükâfaten kendilerine yardım etmek istiyorum” diye cevap verir.

1890’lı yıllarda, Aziz Üstadımızın bu mekâna gidip, belli aralıklarla, orada evrad ve ezkârıyla meşgul olmuştur. Tarihçe-i Hayat adlı eserinde, Bediüzzaman bu nurlu mekânla alâkalı şu bilgileri okumaktayız: “Bilâhare Siirt’e bağlı Tillo kasabasına gitti. Meşhur bir türbeye kapandı. Orada harika olarak Kamus-u Okyanus’u Bâbü’s-Sin’e kadar hıfzetti. Ne fikre binaen kamusu hıfzettiği sorulduğunda, “Kamus, her kelimenin kaç mânâya geldiğini yazıyor. Ben de bunun aksine olarak, her mânâya kaç kelime kullanıldığını gösterir bir kamus vücuda getirmek merakına düştüm” cevabında bulundu. (Tarihçe-i Hayat: 66)

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*