Bir iktidar aşığıyla sohbet

Sıkça rastladığımız örnek bir iktidar aşığıyla bir sohbet edelim dedik:

“Bilindiği gibi ülke idaresini elinde bulunduranların vazifelerinin ilk sıralarında adalet, hak-hukuk ve demokrasi vardır. İstatistiklerin söylediğine göre adalet, haklar ve hürriyetler deyim yerinde ise rafa kaldırılmış. Ülkemizin imajı ve itibarı zedeleniyor. İsterseniz buradan başlayalım, ne dersiniz?”

“Bu söylenenlere bir örnek verir misiniz? Kim ne derse desin biz devletimizin bir hukuk devleti olduğuna inanıyoruz, Bu iddiada bulunanlar Türkiye’nin dostu olmayan dış güçlerdir.”

“Alın size en çarpıcı örnek: 130 bin kişinin memurluktan ihraç edilmesi ve suçlu- suçsuz demeden binlerce insanın hapse atılması…”

“Kardeşim devlet bilerek hiç kimseyi cezalandırmaz. Darbenin içinde olmayıp da onlarla yakın akrabalığı olanlar var. Bunları ayırt etmek elbette kolay değil. Yani istenmese de kurunun yanında bazı yaşlar da yanacak…”

“Böyle hak-hukuk ihlâllerinin olduğu yerde adaletten bahsedilir mi? Suçun şahsîliği prensibinin açıkça çiğnendiği bir yerde nasıl adaleti sağlayacaksınız?”

“Dedikleriniz doğru ama darbe teşebbüsünün olduğu bir ülkede maalesef istenilen bir adaleti sağlamak da kolay olmuyor. Bir de darbeye karışmasalar dahi zamanında onların faaliyetlerine katılanlar var… Bize göre bunlar da suçludur.”

“İyi de zamanında onların okullarına, bankalarına açılma iznini verenlere, açılış kurdelelerini kesenlere ne diyorsun? Sizin tespitlerinize göre onlar da suçlu olmuyor mu?”

“Oraları karıştırmayın… Zaten aldandıklarını itiraf ediyorlar.”

“Peki beraat edip temize çıktıkları halde halen görevlerine iade edilmeyenlere ne diyorsunuz?”

“Beraat etmiş olsalar dahi idareciler ikna olmamış ise onu işe başlatmama yetkileri vardır. Haklı olarak bu yetkilerini kullanıyorlar.”

“Hani mahkeme kararlarının herkes için bir bağlayıcılığı vardı? Bir de sınavlarda en yüksek puanı aldıkları halde, mülakat adı altında elemeye tabi tutulanlar var. Bu hukuksuzluklara ne diyorsunuz?”

“Doğrusu bu işin iç yüzünü bilmiyorum. Ama bu mülakatı yapanların böyle bir haksızlığa tevessül edeceklerini tahmin etmiyorum. Tanıdığım kadarıyla, bu mülakatları yapanların hepsi de dürüst ve dindar insanlardır.”

“Dindarlığı ve dürüstlüğü bu işlere karıştırmasanız iyi olur. Çünkü ayyuka çıkan bu gibi uygulamalara dinî değerler zarar görüyor. Yapılan anketlerde ve araştırmalarla demokrasi ve adalet karnemizin belirgin bir şekilde zedelendiğini gördüğünüz halde siz halen hiçbir haksızlığının, hukuksuzluğun olmadığını söylüyorsunuz. Bu haksızlıklar bir başka iktidar döneminde yaşansa tepki göstermez miydiniz?”

“Doğrusu zor bir soru sordunuz… Nasıl davranacağımı ben bilemiyorum. İçimden geçen düşüncemi söyleyecek olursam taraftar olduğum bu iktidara tanıdığım müsamahayı ve toleransı başka iktidarlara tanımazdım. Yani yapılan haksızlıklara, hukuksuzluklara en azından itiraz ederdim.”

“Peki şimdi yapılan adaletsizliklere, haksızlıklara değil itiraz etmek; neden taraftar olup, tasvip ediyorsunuz?”

“Eee, şey.”

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*