Cemaat düşmanlığı ile nereye?

Son günlerin ‘moda’sı iyi ve kötü ayırımı yapmadan bütün cemaatleri, daha doğrusu dindarlıkla ilgili her kim varsa kötülemek ve itham etmek. Maalesef uygulanan politikalarla da bu niyette olanlara imkân ve fırsat veriliyor.

Daha önce de değişik vesilelerle hatırlatmaya çalıştığımız bir husus var: Toptancılık yaparak bütün cemaatleri, mensuplarını kötülemek ve karalamak hiç kimseye bir fayda vermez. Her konuda olduğu gibi burada da ‘iyi’ler ve ‘fena’lar vardır. Bir kişinin hatasıyla mensup olduğu cemaatin bütün fertlerini itham etmek doğru olmaz. Bize düşen doğruları güzel bir lisan ile anlatmak. Dikkate alınır ya da alınmaz, fark etmez.

Bazı kişilerin yaptığı yanlışları bahane ederek ‘cemaat düşmanlığı’ yapmak kötü neticeler verir. Üzülerek ifade etmek gerekir ki bu hastalık çok yaygınlaştı. Öyle ki, “Sıra filan cemaatte. Onların kökünü kazıyacağız” diyen ‘cami cemaati’ ortaya çıktı. Allah kabul etsin, geçenlerde İstanbul’daki bir camide cenaze namazı kıldık. Beraber namaz kıldığımız bir ‘cami cemaati mensubu’ başka bir ‘cemaat’ten bahsederek tekrarlamaktan hicap duyduğumuz ithamlarda bulundu. ‘Cami cemaati’ni başka ‘cemaat’lerin aleyhine geçiren bu sürecin Türkiye’ye bir fayda vermesi mümkün müdür?

İdarecilerimiz dinler ya da dinlenmez, anlar ya da anlamaz şunu ifade etmek gerekir ki, herhangi bir cemaate mensup olan şahısların hataları sebebiyle geniş kitleleri itham etmek doğru değildir. Bu yolla, bu metodla yanlışlar düzelmez, aksine cemiyet bünyesinde çok derin yaralar açılır. ‘Sel gider, kum kalır’ misali bugünkü tartışmalar sona erdiğinde geride kalan bu tartışmaları, bu ayrışmayı, bu yarayı tedavi etmek çok zor olur. Bu tavır ve bu politika bugün için faydalı gibi görünse de uzun dönemde kimseye fayda sağlamaz. Bir gün dahi gecikmeden bu yanlış yoldan dönülmeli ‘cami cemaati’ni başka ‘cemaat’lerin aleyhine geçirme hevesine son verilmelidir.

Ne yazık ki cemaat aleyhtarlığının yanlış olduğuna dikkat çeken uzmanlara kulak veren de kalmadı. İstanbul Şehir Üniversitesi İslâmî İlimler Fakültesi Dekanı (V.) Prof. Dr. Mehmet Ali Büyükkara, sosyal medya hesabında şöyle demiş: “Cemaat, tarikatları bitirmek için Ak Parti’yi kışkırtanlar, aslında Ak Parti’yi bitirmek niyetindeler. Ak Parti’nin böyle bir adım atacağını hiç zannetmiyorum. Atsa ne olur? Kemalizmin 90 yılda başaramadığını Ak Parti mi başaracak sanıyorsunuz?” (@malibuyukkara, 20 Temmuz 2018)

“Hiçbir cemaate mensup değilim. Ben ‘cami cemaati’yim. En iyisi bu” şeklindeki slogan kulağa hoş gelebilir, ama özünce ‘cami cemaati’ni oluşturan geniş kitleyi küstürmeyi hedef alıyor. Türkiye’nin tarihini bilenler cemaatleri yok sayamaz ve saymamalı. İdareciler ‘yanlışçı’ları desteklemek yerine ‘İslâmiyete lâyık doğruluğu’ yaşayanlara mani olmasa yeter.

Cemaat aleyhtarlığı maalesef çok yaygınlaştı. Öğretmenlik tayini bekleyen bir ilahiyatçının babası, oğlunun hangi cemaate mensup olduğunu soran bir arkadaşına, sanki herhangi bir cemaate mensup olmak suçmuş gibi, “Benim oğlum hiçbir cemaate mensup değil. Devlet yurdunda kaldı, namazlarını da camide kıldı” diye izahatta bulunuyordu.

Bu yara daha da derinleşmeden acil tedavi edilmeli vesselâm.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*