Yeni Asya Nur Cemaati

Eskiden böyle söylenmezdi. Eskiden, Nur Cemaati, tek isimle bilinirdi. “Nurcular” denildiğinde, Üstadları Bediüzzaman Said Nursî’nin Risale-i Nur eserlerini okuyup, nefsine tatbik eden, sahabe misâl insanlardı onlar.

Süfyanizmin biat ettiremediği, boyun eğdiremediği, başa çıkamadığı ve onların oyunlarına hiç âlet olmayan bu mübarek ve muhterem insanlar, Üstadlarının başlarında olduğu zamanlarda, ittihâdî bir vaziyetle yollarına, hizmetlerine devam ediyorlardı.

Üstadın vefatı ve sonrasında on senede bir yapılan hâin ihtilâl mi dersiniz, devrim mi dersiniz ne derseniz deyin. Onların da cemaat arasına “fitne, nifak ve iftirak” sokması neticesinde, cemaatleri bilmem kaç parçaya inkısam ettirmeye muvaffak oldular .

İşte burada, bizim bildiğimiz bir ince nokta vardı. O da şuydu: Üstadın, “Risale-i Nurlar’ın matbuat lisânıyla konuşma vakti geldi” işaretine binâen, Zübeyir Ağabeyin başı çekmesi ve diğer ağabeylerin de tasdik ve teşvikiyle, Nurcular’ın ilk gazetesi, haftalık olarak çıkan “İttihad” idi. Üç sene sonra da günlük olarak “Yeni Asya’ya” geçilince Zübeyir Ağabeyin, “Bu gazete bizim için âdeta günlük bir lâhika mektubudur. Sadece, Risale-i Nur’un imanî meselelerini okumamız, ittihadımızı kâfi miktarda temin etmez. Üstadın hayat-ı içtimâiye ve hayat-ı siyâsiye noktasındaki meselelerinde de ittifak etmedikçe ve onları Üstada göre anlamadıkça, ittihadımız, ittifakımız tam olmaz. Dolayısıyla bunu da sağlayacak olan gazetedir” sözleri, bizim mihenk taşımız olmuş ve siyâsî ve içtimâî mes’elelerde, elhamdulillah ki pek kolay yanılmadan yolumuza devam edegelmişizdir.

Zamanla, Yeni Asya’ nın, başından beri yanında olup, hep beraber yürüdüğümüz arkadaşlar, sonradan bu yolu tasvip etmeyip, kendilerini Yeni Asya’sız bir istikamette götürüp, ekserisi de bir şahsın ismiyle yâd edilen cemaatler şeklinde yollarına devam etmeye başladılar.

Gerçi, hepsi de, Nur Cemaati ve o istikamette hizmetlerine devam ediyorlar. Ama Yeni Asya Nur cemaati, diğerlerinden bir farklılıkla bir şahsın ismiyle değil gazetelerinin ismiyle söyleniyor.

Tabiî bu isim, bir şahsa merbutiyetten, bağlılıktan ziyade bir şahs-ı mânevîdir.

Meselâ canlı yaşadığım bir misali anlatayım:

Bazıları tarafından, hani avam lisanıyla, Yeni Asya Nur Cemaatinin başı olarak, rahmetli Mehmed Kutlular Ağabey bilinir. Aslında öyle değil. Cemaatin meşveretî sisteminde, onun fikirlerinden, tecrübelerinden istifade edilse de neticede, sistem içinde onun da bir rey’i vardı. İşte bu Kutlular Abimizle cemaatî bir mes’elede telefon vasıtasıyla konuşuyorduk. İkimizin arasında bir hususî samimiyet olmasından dolayı da iş biraz dallanınca, biraz da lâtifevarî “Yâni abi, sen şimdi bize diyorsun ki, sana ‘seni kılıçlarımızla düzeltelim’ diyelim, öyle mi?” deyince, “tabiî kardeşim, bu cemaat de sizin, gazete de (yâni cemaatimizin mânâsında)” diye cevap verdi. Allah razı olsun, rahmet eylesin. Böyle bir ifade, herhangi bir cemaat veya tarikat başına söylenebilir mi?

Bu misâl ile söyleyeceğimiz şudur: Yeni Asya Nur Cemaati, meşveret sistemiyle işlerini hâlleder. Bu cemaat de gazete de kimsenin babasının malı, çiftliği değildir. Öyle zannedenler yanlış biliyor. Bu cemaatin gazetesi olan Yeni Asya, dâhilinde bir yanlış veya hata olduğu zannedildiği zaman, onun hâlledileceği yer, yine işin mahiyetine göre îcab eden zeminlerdir. O meşrû zeminlerde işleri görüşmeyip, gayr- ı meşrû olan her türlü dedikodu, fitne, gıybet ve şen’î fiillerin işlendiği zeminler değildir.  Böyle yapan yanlış yapar. Dediğimiz gibi, kimse lâ-yus’el değildir, hesap vermez, veremez değildir. Yeter ki, işler doğru yerlerde, zeminlerde görülsün.

Üstadın yolundan inhiraf etmeden giden Yeni Asya Nur Cemaatini, Cenab-ı Hak her türlü fitne, fesad ve kötülüklerden muhafaza etsin! Lüzumsuz şeyler yüzünden aramızda fitne çıkarmak isteyen her kim olursa olsun, onların da kötülüklerini ıslah etsin. Bu temennilere “âminnnn!” diyerek; ittihad, uhuvvet, ihlâs ve muhabbet yolumuzda tekrar ve tekrar el-ele, omuz-omuza, sırt-sırta yürüyelim.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*