Dava adamı Recep Unaz Ağabeyin hatırasına

Antalya’mızın renkli siması ve hakikat mesleğinde bir istikamet kahramanı Recep Unaz Ağabeyimiz geçen hafta Hakk’ın rahmetine kavuştu. Hizmetlerine yakışan bir kalabalık ve halis duâlarla hayat arkadaşı Seher Ablamızla aynı kabri paylaşarak ahiret diyarına uçtu.

Recep Unaz Ağabey, Risale-i Nurlar’dan Gençlik Rehberi ve Hutbe-i Şamiye’yi Antalya’da Suphi Türel’in sahip olduğu YENİ İLERİ GAZETESİ’NDE, yayınlatmasıyla bu alanda bir ilke imza atan çok değerli bir Nur Hadimiydi.

O zamanki gazetede yayınlanan bu nüshaları Üstada götürdüğünde Üstadın çocuklar gibi sevindiğini ve kendisini tebrik edip ismen duâ ettiğini aşk ve şevkle anlatırdı. Bu noktadandır ki neşriyata çok önem verirdi. 12 Eylül fitnesinde YENİ ASYA aleyhtarlığına şiddetle karşı çıkmış ve YENİ ASYA şahs-ı manevisinde yer almıştı.

95 senelik bir asra yaklaşan ömrünü, fıtrî olan heyecan, fedakâr, cömert ve mertliğiyle kudsî dâvâsında geçirdi. Cenaze namazı Antalya Murat Paşa Camii’nde çok kalabalık bir cemaatle kılındı. Musalla başında, son şahitlerden yılların dâvâ arkadaşı Avukat Gültekin Sarıgül Ağabey de bir konuşma yaparak bu özelliklerine dikkat çekti. Gültekin Ağabey, Recep Unaz Ağabey hakkında: Risale-i Nur dâvâsının ilk olarak Antalya’da tohumlarını attığını, bütün zorluk ve güçlüklere rağmen, dâvâ şuuru ve gayretini bugünkü nesle ulaştırdığından bahsetti.

Geçmiş yıllarda Hükümet kararıyla eski sabıka kayıtlarının silinmesinden dolayı Recep Abi hakkında emniyet gizli kayıtlarını iki el araba dolusu evrakı çöpe taşıyan o zaman emniyette çalışan bir kardeşimiz şöyle ifade etmişti: “Abi Recep Abiyi ajanlar nasıl takip etmişler şaşırdım! Terzi dükkânına kim girip çıktıysa bütün detaylarıyla kayıtları alınmış!”

Bütün baskı ve tehditlere karşı, dâvâsında tereddüt etmeyen, hizmet denince her şeyi kenara atacak bir hassas mizacı ve fıtratı vardı. Terzilikle başlayan, tavukçulukla devam eden ticaret hayatı hanımı ablamızın yıllar süren rahatsızlığından dolayı bırakmak zorunda kalmıştı. Yaşına rağmen çevik ve dinçti.

Kırk seneden fazla Antalya’da bulunmamdan dolayı yakın irtibatı olanlardan birisiyim. Kendi isminin öne çıkmasından çok rahatsız olurdu. Hizmetler için anlattığı hatıralardan bir pay çıkarmayı asla düşünmez, ihlâsta hassas bir mizaca sahipti. Hatıraları, hizmetin önemi ve cemaatin ve gençliğin sahip çıkması için anlatırdı.

Bir defasında Ege Bölgesi, bir defasında da Van Mevlidi’ne; hem hatıralarını anlatmak hem de cemaatle hemhal olmak için birlikte gitmiştik. Almanya’ya da gitmeye niyetimiz Alman resmî makamlarının bürokrasi duvarına takılmıştı.

Farklı bir mizaç ve yapısıyla Üstadımızın duâsını almış ve Nur hizmetlerine ömrünü ve maddiyatını adamış olan, adeta gençlere taş çıkartan örnek insandı. Yanından hiç eksik etmediği Üstad hatırası canlı ilk baskı Nur Risaleleri ve bizzat Üstadımızın hediyesi resimsiz Ay yıldızlı maden parayı taşır ve bunları dinleyenlere gösterirdi. Aşk ve şevki yıllara rağmen hiç sönmemişti.

Recep Unaz Ağabeyin çoğu kimsenin bilmediği Lem’alar kitabında Hüseyin Usta olarak geçen Aşçı Hüseyin’le de sırlı bir bilgisi vardır. Bu Hüseyin Usta, Üstadımızın Erek Dağı, Erciş, Trabzon, İstanbul, Antalya sürgün güzergâhı üzerinde, Antalya’da bir hafta evinde misafir olduğu aşçı Hüseyin’dir. Risalede “Hüseyin Usta” olarak zikredilmektedir.

“Kardeşlerim, Risale-i Nur’u müdafaa ve muhafazasında herkes, hatta ben de çekilsem, beş kardeşimizin çekilmemeleri gerektir. Bu arkadaşlarımız Hüseyin Usta, Halil İbrahim, Re’fet Bey, Hüsrev ve Hakkı Efendilerdir. Üç evvelkilerin ihtiyarsız ihtiyatsızlığı, diğer ikisinin zahirî düşmanlarının şahsî garazları yüzünden Risale-i Nur’a karşı çok fazla zarar yapılmak istenilmesine göre, Risale-i Nur ehemmiyetli bir surette iştihar ve intişar etmesi gibi bir nimet-i uzmayı netice vermese idi, bu kadar mazur ve masum Risale-i Nur şakirtlerinin teellümatına sebebiyet verdiklerinden dolayı bu kardeşlerimizin ruhları pek çok sıkılacaktı. İşte herkesten ziyade bu beş kardeşimizin ihtiyat edip, yekvücut bulunmaları lâzımdır.” (Said Nursî, Lem’alar, 28. Lem’a, Onüçüncü Nükte)

Rahmetli Recep Abi Üstadın bu isimsiz Hüseyin Ustaya, bir çakı bıçağı hediye ettiğini söylerdi. Hüseyin Usta, Üstadı sürgün sırasında evinde misafir ettiği için uzun takibe uğramış. Akrabaları da bundan dolayı çok korkmuşlar. Recep Abiyle defalarca akrabalarına ulaşmak istememize rağmen bu korkudan dolayı bir türlü ulaşmamız mümkün olmamıştı.

Son ay ve yıllarda Nur dairesinden ahiret yolculuğuna çıkanların sayısı bir hayli arttı. Allah gidenlere ve Recep Unaz Ağabeyimize rahmet eylesin, taksiratlarını affetsin.

Geride kalan bizlere de sabır ve gayret versin. Ahiret yurduna gitmeden Kur’ân, sünnet ve Risale-i Nurlar’daki hakikatlerle hemhal eyleyerek gaflet ve tembellikten öte kılsın. Amin!

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*