Kâzım Güleçyüz, KKTC Yakın Doğu Üniversitesinde konuştu: Demokrasiyi doğru anlamak için Said Nursî’yi okumalıyız

Gazetemiz Genel Yayın Müdürü ve Başyazarı Kâzım Güleçyüz’ün Lefkoşa Yakın Doğu Üniversitesi İlâhiyat Fakültesinde verdiği “Bediüzzaman Said Nursî’nin görüşleri ışığında gençlik ve demokrasi” konulu konferans kalabalık bir dinleyici topluluğu tarafından ilgiyle izlendi.

Hakan Moral Hocanın Kur’ân tilaveti ve Uğur Sönmez’in açış konuşmasının ardından devam eden konferansta Güleçyüz, “Niçin demokrasi?” sorusunu ‘’Özgürlükler açısından Cenab-ı Hakkın biz insanlara verdiği kabiliyetleri inkişaf ettirebileceğimiz, haklarımızı özgürce kullanabileceğimiz bir ortam sağladığı için demokrasi istiyoruz’’ diye cevapladı ve ülkemizin yüz yıllık demokrasi serüveninde çok önemli bir yere sahip olan Bediüzzaman Said Nursî’nin hayatından ve eserlerinden örnekler vererek konuşmasını sürdürdü.

“Ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam” diyen Bediüzzaman’ın demokrasi ve hürriyetin insan hayatındaki önemini çok çarpıcı bir şekilde ifade ettiğini vurgulayan Güleçyüz, “Said Nursî çocukluk yıllarından itibaren hiçbir baskı ve tahakkümü kaldıramayan, üzerinde baskı ve tahakküm kurmaya kalkanlara boyun eğmeyen Bediüzzaman, verdiği iman hizmetinden dolayı hayatının son demlerine kadar maruz kaldığı her türlü baskılara da teslim olmadan dirayetle bu hizmetini sürdürmüştür. Ve bunu yaparken müsbet hareket prensibinden hiç vazgeçmemiş ve yıkıcı bir tavır içinde olmamıştır” dedi.

ASAYİŞİN MUHAFAZASI

Said Nursî’nin eserlerinde ‘’Asayişin muhafazası bizim temel prensibimizdir, asayişin bozulduğu yerde en çok masumlar zarar görür” ikazını sıkça tekrarladığına dikkat çeken Güleçyüz, “Müsbet hareketin ne kadar önemli olduğunu Arap baharı olarak adlandırılan, fakat baharla ilgisi olmayan acı olayların yaşandığı ülkelerdeki müslüman kardeşlerimizin durumu açıkça göstermektedir” dedi. Güleçyüz konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Bediüzzaman’ın o günkü ifadeyle meşrutiyet, bugünkü ifadeyle demokrasi hakkındaki fikirlerini dile getirdiği gazete makaleleri ve Münazarat isimli eseri halen güncelliğini korumaya devam etmektedir. O diğer birçok âlimden farklı olarak yeni bir çağa girildiğini görmüş ve bu çağın gereklerinin artık tek şahıs devrinin devam edemeyeceği, yerine meclis ve kamuoyunun geçeceğini söylüyor ve buna uygun bir yaklaşım geliştirmenin gerekliliğine işaret ediyordu. Ayrıca istişareye dayalı hürriyetçi bir sistemin temel prensiplerinin dört hak mezhepten sarahaten, iznen ve zımnen çıkarılabileceğini belirterek, meşrutiyetin İslâmiyet’e uygun olduğunu ve bunu ispata hazır olduğunu söylüyordu. Örnek olarak Kur’ân’ın iki âyetle meşrutiyeti emrettiğini, Peygamber Efendimizin de (asm) ‘Kavmin efendisi hizmetkârıdır‘ hadisiyle önemli bir prensibi ifade ettiğini belirtiyordu.

“Aynı manaları cumhuriyet ve demokrasi için de seslendiren Bediüzzaman, ‘Sen bu fikirlerinle selef-i salihine muhalefet ediyorsun’ şeklindeki itirazlara verdiği ‘Asr-ı Saadette Hulefa-i Raşidin Aşere-i Mübeşşereye ve diğer Sahabîlere hem halife, hemde reis-i cumhur idi, ama manasız resim ve isim değil, hakikat-ı adaleti ve hürriyet-i şer’iyeyi taşıyan mana-yı dindar cumhuriyetin reisleriydiler’ cevabıyla Asr-ı Saadet’ten de örnek getirerek davasını ispatlıyordu.

“Onun fikirleri güncelliğini ve tazeliğini hâlâ koruyor. Bu yüzden demokrasiyi doğru anlamak için Bediüzzaman’ın özelde Münazarat eserinin, genelde ise Risale-i Nur eserlerinin dikkatle incelenmesi gerekiyor.”

Yönetim Kurulu üyemiz Ali Kanıbir’le Mersin’in tanınmış gazetecilerinden Veysi Dede’nin de izlediği konferans soru cevap kısmı ve Güleçyüz’ün kitaplarını imzalamasıyla son buldu.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*