Dokunmayın nurlarımıza

alt
Son zamanlarda gündemde olan Risâle-i Nurları sadeleştirme fikri hepimizi huzursuz etmiştir.
Halbuki Üstad Hazretleri, Risâle-i Nurları Efendimizin (asm) tesis ettiği Kur’ân hakikatlerinden bağımsız bir şekilde neşretmemiş, bilâkis Kur’ânî delil ve bürhanlarla ispat etmiştir.

Risâle-i Nur; Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan’ın semavî ve kudsî hakaikinin tereşşuhatıdır. Bu eserlerdeki kıymet, doğrudan doğruya Kur’ân’a aittir. Kur’ân okundukça o da okunacaktır.

Risâle-i Nur; Kur’ân’da, Hz. Ali’nin Celcelûtiye kasidesinde, Gavs-ı Azam’ın Fütuhu’l-Gayb’ında işaretlerle müjdelenmiştir.

Risâle-i Nur; 23. Söz’de de belirtildiği gibi “ilimlerin şâhı ve padişahı olarak nitelenen iman ilmini” elde etmenin en kısa yoludur.

Risâle-i Nur; bütün ilimlere camidir.
Risâle-i Nur; tahkikî iman dersleri verdiğinden, Nur Talebelerini her türlü fenalıktan alıkoyar, kalplere doğruluk aşılar.

Risâle-i Nur; Allah’a imanı ve tevhidi, aynelyakîn ve hakkalyakîn bir sûrette gözlere gösterir. İmanı taklitten kurtarıp, tahkikî hâle ulaştırır.
Risâle-i Nur; dünya ve âhiret âlemlerini ışıklandırır, tevhid nurları serper, taş gibi kalpleri eritir.
Risâle-i Nur; Bediüzzaman Hazretlerinin ifadesiyle “sadakanın belâyı defetmesi“ gibi, umumî belâ ve musîbetleri defeder.
Risâle-i Nur; binlerce günahlara karşı kalkandır.
Risâle-i Nur’un esası; imanı kurtarmaktır, imana hizmettir, Kur’ân’a hizmettir.
Öyleyse vazifemiz Risâle-i Nur’u sadeleştirmek değil, Risâle-i Nur’un talimatı dairesinde hizmet, sadakat, sebat ve ihlâstır.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*