Düğünden borç bataklığına…

Yaz, aynı zamanda sünnet ve nikâh düğünlerinin yoğunlukla yaşandığı bir mevsim. Ne var ki, heyecan ve mutluluk, şiddetle yasaklanan, şeytanın arkadaşlığıyla denk gösterilen israflara kapı açıyor.

Ve gayet tabii ki, fıtrata aykırı olan bu hâl, cezasını peşin getiriyor ve mutluluğu gölgeliyor. Bu mutlu günde ikram etmeyelim, yemeyelim-içmeyelim mi?

İsrafa ve gösterişe kalkmamak şartıyla, herkes imkân ve şartları ve sosyal statüsüne denk bir düğün yapmalı. Yani, ayağını yorganına göre uzatmalı…

“Çocuklarımız rahat etsin” diyerek veya görenekle “Onların var bizim niye olmasın” gibi çarpık bir anlayış ile, zarûrî ihtiyaçlar dışında, ihtiyaç fazlası eşyalar şart koşuluyor. Bu uğurda, altından kalkılması zor borçlar altına girilmektedir.

Halbuki bu, gençlerin hayatını zehre çevirebilir. Daha evliliklerin ilk günlerinden başlanarak ağır borç altına sokmak ve bütün gaye ve enerjilerini “gösteriş uğuruna” eşyaya, maddeye hasrettirmek uygun bir davranış olmasa gerek. Şüphesiz ki, bu İslâm’ın tasvip edeceği bir davranış değildir. Kanaat ve iktisada da zıttır. Diğer taraftan men edilen “israf” sınırları içine girmektedir. Aşırı ve yersiz tüketim, men edilmiştir.

Temel hadis kitaplarından Neseî’de yer alan habere göre Resul-i Ekrem (asm) kızı Fatıma’yı (ra), bir yatak, bir su kabı ve bir de içi ot dolu bir yastıkla gelin gönderdi.

Aslında o çağın imkânlarına ve Peygamberimizin (asm) durumuna baktığımızda pekala, bulur, buluşturur, çok daha zengin bir çeyizle gönderebilirdi.

Hz. Ali (r.a) için sâde bir törenle nikâh kıyılır. Misafirlere bal şerbeti, hurma ve gül suyu ikram edilir. Daha sonra hurma, yağ ve süzülmüş yoğurttan yapılan bir de düğün yemeği verilir.

İbn Mesûd (ra) Tirmizî’de yer alan rivayetinde Peygamberimizin (asm), “Düğün yemeği birinci gün haktır, ikinci gün sünnettir, üçüncü gün ise gösteriştir. Her kim gösteriş yaparsa, Allah onu herkese açıklar” buyurduğunu nakletti.

Ve, “En kötü yemek, zenginlerin çağırılıp, fakirlerin çağrılmadığı düğün yemeğidir. Kim davete gelmezse, Allah ve Resûlüne âsi olur.” diye bizi ikaz ettiğini bildirir Ebû Hureyre (ra) Buhârî’de…

İktisat İslâm’ın temel emirlerindendir. Yani, namaz kılmak nasıl farz ise, içki içmemek haram ise; iktisat etmek de Rabbimizin emridir ve israf haramdır.

Şu hâlde, düğünlerimizde de bu kaideyi uygulamamız gerekir. İsraf nedir? İhtiyaç ve takatimizin üstündekileri almak veya temel ihtiyaçlar, zaruri ihtiyaçların dışında, gösteriş için abartılı bir alış-veriştir.

Bu zamanda, öylesine bir anlayış hakim olmuş ki, kız tarafı 15-20 bin, erkek tarafı, 25-30 bin lira düğün masrafı yapıyor. pek çoğu, gelenek ve görenek baskısından (başkası yaptı, bizim neyimiz eksik) diyerek gücünün üstünde masraflara giriyor.

Pek çoğunu da borç-harç karşılığı alıyorlar. Ve bu borcu da gençlerin sırtına yüklüyorlar. Haydi babam, daha hayatla tanışır tanışmaz ağır bir borç yükü altına giriliyor. Hayat standardı düşüyor. Ödemede zorlanılıyor veya çeşitli sıkıntılara düşülüyor. Bunun sonucu, daha evliliğin ilk yıllarında tartışmalara, suçlamalara ve kavgalara dönüşüyor!

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*