Endülüs´te İslam Medeniyeti

Bediüzzaman diyor ki:

Ne vakit ehl–i İslâm dine ciddî sahip olmuşlarsa, o zamana nispeten yüksek terakki etmişler. Buna şahit, Avrupa’nın en büyük üstadı Endülüs devlet-i İslâmiyesidir.
(Mektubat, 26. Mektub, s. 313)

Vahşî Batı, İspanya’daki Müslümanlara bakarak medenîleşmeye başladı

Endülüs, İber Yarımadasının bugünkü Güney İspanya bölgesinde Müslümanların yaklaşık 800 yıl müddetle (711–1492) hakimiyet kurdukları geniş bir coğrafyanın adıdır.

Kuzey Afrika’daki Berberiler başta olmak üzere, birçok kabile ve hanedanın gelip yerleştiği İber Yarımadasında, en büyük güç ve tesir sahasına Endülüs Emevileri sahip olmuşlardır. Özellikle, Şam merkezli Emevi Saltanatının yıkılmasından (Milâdî 750) sonraki dönem itibariyle…

Endülüs Müslümanlarının hem kendi toplumlarına, hem de Avrupa halkına birçok sahada büyük hizmetleri olmuş, faydaları dokunmuştur: Temizlikte, mimaride, mühendislikte, tıpta, matematikte, cebirde, astronomide, geometride, fikir ve felsefede, fen ve san’atta, fizik ve kimya ilminde, şehir plânlamasında, hasılı ilim ve medeniyetin hemen her sahasında—Üstad Bediüzzaman’ın tâbiriyle—Avrupa’nın üstadı olmuşlardır.

Basiretli edip ve şair Ziya Paşa ise, bir beytinde Avrupa’yı gafletten uyandıran Endülüs medeniyetinden şu şekilde söz eder:

Ger Endülüs olmasa ziyâdâr;

Kim Avrupa’yı ederdi bidâr?

(Bidâr, uyandırmak demektir.)

İşte, sahasında çığır açarak her biri birer ilim ve fikir öncüsü olmuş Endülüslü Müslüman meşhurlardan bir kaç isim…

Câbir bin Eflah: 1200’lü yıllarda yaşadığı tahmin ediliyor. Özellikle Trigonometri sahasında öncü bir şahsiyet olup, bu ilim temel prensiplerini ortaya koymak için koca bir ömür harcadı. Avrupa’da “Al–Gabar” diye bilinir.

İbn Firnas: Milâdî 888’de vefat ettiği rivayet ediliyor. Edip ve şairliğinin yanı sıra, ayrıca gökbilimci olarak da bilinir. Bir cihaza kumaş geçirmek sûretiyle kuşlar gibi havalanarak uçtuğu kaydediliyor.

El İdrisî: 1099’da Cebelitarık Boğazının Fas kıyısından doğmuş olmakla birlikte, kendini Endülüs okullarında yetiştirdi. Uzun süre Fransa ve Sicilya’da ikamet etti. Bilhassa harita ve coğrafya sahasında eşine ender rastlanır bilgi ve birikimlerin sahibi oldu.

El Kurtubî: Endülüs’ün yetiştirdiği dâhi âlimlerden biri olup, 1200’lü yıllarda yaşamış. Birçok esere imza atmakla birlikte, onun en kuvvetli yönü müfessirliğinde görünür. Yazdığı Kur’ân tefsirleri, medreselerde asırlarca okundu.

İbn Bacce: 1138′ vefat ettiği biliniyor. Akılcı (rasyonalist) bir filozof olup, Farâbî’nin izinde gitmiştir. Felsefe dışında tıp, astronomi, matematik ve musıkî ile de alâkadar olmuştur.

Ebu Mervan İbn Zühr: 1091–1161 yıllarında Endülüs’te (İspanya) İşbiliye (Sevilla) şehrinde yaşadı. Bilhassa tıp sahasında İslâm bilginlerinin büyüklerindendir. Batı dünyasında “Avenzoar” diye tanınır.

Muhyiddin İbn Arabî: İspanya’da (Endülüs) doğdu, 1165–1245 yıllarında yaşadı. Zahirî ve batınî ilim sahasında zirve bir şahsiyettir. Fütûhat–ı Mekkiyye ve Fusûsu’l–Hikem gibi asırlardır okunan nice şâheserlerin sahibidir.

İbn Rüşd: 1126 Kurtuba (Endülüs) doğumlu olup, Arap asıllı bir ilim, fen ve felsefe dâhisidir. Ayrıca, fıkıh, matematik ve tıp sahasında Avrupa’ya hakkıyla üstadlık edecek nice eserlere imza attı. 1198’de Fas’ta vefat etti.

Ayrıca, çeşitli ilim dallarında şöhret bulmuş diğer bazı şahsiyetler de var. Bunlardan bazılarının isimleri şöyle: El–Bitrüci, İbn Hazm, İbn Fâris, Zerkali, Selâm bin Abdullah Bahilî, İbn–i Cübeyr, İbn Tufeyl. İbni Meserre…

Bu arada büyük tarihçi, sosyolog ve siyaset âlimi Tunus’lu İnb Haldun’un da, ilim ve hizmet hayatının yarıdan fazlasının Endülüs’te geçtiğini unutmamak gerekir.

Sekiz asırlık serüven başlıyor

Müslümanların İspanya mâcerası Milâdî 711 senesinde başladı. Bu tarihte İslâm dünyasının merkezi Şam’da olup, hilâfet ile saltanat Emeviler’in elindeydi.

Şam merkezli Emevilerin saltanatı 661’de başladı, 750’de sona erdi. Saltanat sırası, 750’den itibaren Abbasilere geçti.

Emeviler zamanında, Kuzey Afrika’nın fethi tamamlanmış, bu coğrafyada yaşayan Berberî kavimlerin çoğu Müslüman olmuştu.

Müslümanlarla komşu olan İber Yarımadasındaki Fransa, İspanya ve Portekiz hükümetleri, bu gelişmeden tedirgin olmaya başladı.

En şiddetli rahatsızlığı duyanların başında ise, o tarihlerde İspanya’ya hükmeden ve Germen bir kavim olan Vizigotlar geliyordu.

Başkenti Toledo olan Vizigot Kralığı ile Kuzey Afrika’daki Müslüman topluluklar arasındaki gerilim giderek tırmanmaya ve yer yer sıcak çatışmalar yaşanmaya başladı. Her biri ayrı bir kıt’ada yer almakla beraber, aralarında, bugün adına Cebelitarık Boğazı denen dar bir deniz koridoru vardı.

Merkezi Şam’da bulunan Emevi Devleti, Miladî 700 senesinin başlarında Kuzey Afrika’nın tamamına hakim olmuş durumdaydı. Buranın idaresi ise, Afrika’daki valisi Musa bin Nusayr’a verilmişti.

Vali Musa, Berberî asıllı bir kumandan olan Tarık bin Ziyad’ı 711 senesinde İspanya’daki Vizigotların üzerine gönderdi.

 

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*