İkinci Avrupa’nın Barselona cinayetleri

Doğu veya Batı

altBernard Lewis ve Samuel Huntington gibi çatışma ve kaos taraftarı feylesofların öğretilerini takip eden İkinci Avrupa, (emperyalist, savaşçı ve insanî değerlere düşman Avrupa ve Amerika) enstitülerinde geliştirdikleri programları, kontrollerindeki sermaye ile zamanı geldikçe uygulamaya koyuyorlar.

Çok yönlü ve çok boyutlu programlar: Devletleri parçalayarak veya istikrarsızlaştırarak teslim almak… Sermayelerinin önündeki kanunî engelleri, devletlerin bünyelerine yerleştirdikleri adamlarıyla kaldırmak… Küresel terör örgütleriyle hem devlet düzeyinde ve hem de sivil manadaki rakiplerini mağlûp etmede sınır tanımamak… Global sermaye, Global güç, Global düzen ve de Global terör. Ve de son zamanlarda yoğunluk kazanan vekâlet savaşları. Yemen’de olduğu gibi… Terörün ismi ve kimliği arkasına sığınmışlardı, son çeyrek yüzyılda… El Kaide, Eş Şebab, Boko Haram, El Nusra, IŞID… Dünya o kadar küçüldü ki… Kuyrukları birbirlerine değiyor. Herhangi bir Avrupalı istihbarat örgütünün bu yapıdan habersiz olmaması mümkün değil. Fakat, global gücün yok edici etkisi ve ondan korkulması… Yoksa artık herkes bu Müslüman kamuflajlı ve İkinci Avrupa’ca organize edilen terör örgütlerinin manasını biliyor. Hak ve adalet adına karşı koyacak gücün, Amerika, Rusya veya Çin gibi devletlere de kafa tutma cesareti olmalıydı… Ayrıca kendisi bu gayr-ı insanî kirli işlere bulaşmamış olmaması gerekiyordu.

Bu anlamda, insanlığın ve bilhassa menfaat savaşlarında yanan mazlûm milletlerin tek ümidi Avrupa Birliği idi… Avrupa Birliği’ni oluşturan devletlerin sicillerindeki cinayetler, AB’nin şahs-ı manevisini pek kirletmiyordu. Nitekim bu emperyalist cinayetlere bulaşmamış devletler de vardı, AB’de.

IŞID’İ, BOKO HARAM’I VE EL KAİDE’Yİ İKİNCİ AVRUPA İDARE EDİYOR

Bu hüküm, medyaya yansımış ve hiçbiri tekzip edilmemiş yüzlerce delil ile ispat ediliyor.

Kuzey Irak’ta, Rakka’da, İdlip’te, Musul ve diğer çatışma alanlarında yüzlerce Fransız, İngiliz, Amerikalı veya Alman asıllı elemanla karşılaşıyor, gazeteciler… Kimisi teröristleri eğitiyor, kimisi savaş aletlerinin kullanımını ders veriyor ve bazıları da lojistik destek için oradalar. Amerika’nın IŞİD’e karşı ittifak kurduğu bir zamanda oluyor, bütün bunlar… Yüzleri kızarmadan medyanın karşısına geçip terör ile mücadele sürecini de kullanıyorlar.

Meselâ, burada İsrail biraz daha dobra çıktı. IŞİD’e her türlü servisi sunduğunu, İran ve Hizbullah’a karşı IŞİD’i tuttuğunu açıkça söyledi… Amerikalı ittifak da İsrail’in korumasından sorumlu olduğuna göre… Bu hadisede insanlığı inciten en önemli noktalar; bombalarla öldürülen insanlar… Perişanca yurtlarından çıkarılan bir çoğu yollarda telef olan Müslümanlar… Ve en acıklısı da; terörde bolca kullanılıp öldürülen Müslüman kökenli gençler… Avrupa Kıt’asından savaş alanına, polisin bilgisi dahilinde yönlendirilmiş yaklaşık on sekiz bin genç, yalnızca Suriye’de mevcut. Bunların nasıl toplatıldığını, kandırıldığını ve organize edilerek ölüme gönderildiğini istihbaratlar detaylıca biliyorlar.

İkinci Avrupalıların vicdansızlığına, hunharlığına ve insan düşmanlığına bütün Avrupa ve Amerika isyan etmeliydi… Charlie Hebdo’ya İkinci Avrupa, Paris’te baskın düzenlediği aynı saatlerde, Nijerya’nın Çad Sınırına yakın yerde, tam iki bin insan öldürülmüştü… Ve 500’e yakın çoğu kadın Fransız istihbaratının bilgisi dahilinde kaçırılmıştı. İlginçtir ki, çifte standart her şeyi Charlie Hebdo cinayetinin gölgesinde bırakmıştı. Baga katliâmı unutturulmak istenmişti, Paris’te. Troçkist Paul Wolfowitz´in Baba Bush’un emrine girerek, Amerikan Yüzyıl’ı için her türlü cinayeti mübah kılan prensiplerini, enstitülerde Condella ve arkadaşlarına ders verdiği günden bu yana, yukarıdaki dehşetli utanç tabloları o kadar çoğaldı ki…

Yukarıdaki bilgileri İkinci Avrupa’nın bugün bile, Trump devre dışı bırakılarak; başta Latin Amerika, Afrika ve Ön Asya’yı yakmak için sabırsızlandıkları bir zamanda veriyoruz. Kendilerine hizmet eden teröristleri yok etmeyi de projelerinde esas alan bu vahşi insan düşmanları, Barselona’da, Paris’te, Belçika’da ve Madrid’de oynadıkları oyunu tekrar ettiler… Terörist kaçarken kimliğini olay yerinde bırakıyor… Hadisedeki zanlılar bile polislerce öldürülüyor. Adeta o cinayetin kimlerce tezgâhlandığı anlaşılmasın diye, yüksek derecede mıntıka temizliği yapılarak Avrupa Birliği üyesi İspanya korkutuluyor. AB’ye girmeden önce çok problemli olan Katalonya’nın Müslüman olacağı ve İspanya’ya isyan edeceği medyada yazılıp çiziliyor. Körfez ülkeleri sermayesi ile buradaki en büyük binaların camiye çevrileceği yalanı servis ediliyor. O kadar çok boyutlu bir İslâm aleyhtarlığı ve düşmanlığı yapılıyor ki medyada, Avrupa halkı bilinçli olmasaydı, felâket senaryoları için bol malzeme çıkacaktı, Barselona’da.

Usame bin Ladin’i neden yakalayıp sorgulamadan öldürdüler… En büyük hizmetkârları Kaddafi ve Saddam’ı neden yerli müttefiklerine öldürttüler… Niçin terör olayına karışmış her kişi öldürülüyor. Hiçbir sorgulama, yakalama ve Hadise’nin köklerine doğru bir araştırma yapılmıyor.

Bu soruların muhatabı elbette AB yetkilileri olmalı. Zira Avrupa’yı kan gölü haline getiren Troçkist neoconlara müsaade edenler onlar olmalı. İnsanlığın daimî barışının programını bağrında saklayan İslâm’ı bu kıt’ada teröre sebep göstermeye çalışanların hakkından gelecek olan merci, AB’den başkası olamaz. Yoksa Barselona’da, Paris’te, Brüksel, Madrid ve Londra’da öldürülen teröristleri aşamayan yaklaşımlarla, Avrupa daha çok kan gölüne dönüşebilir.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*