Firûzâbâdî Hazretleri

Peygamber Efendimizi (asm) andığımızda, anıldığını duyduğumuzda salâvat okumamızın faziletini anlatan bir yolculuğa çıkıyoruz şimdi. Gelin, salâvat okumanın faziletini bir de Firuzâbâdî Hazretlerinden dinleyelim.

***

Firuzâbâdî, tefsir, fıkıh, hadis ve lûgat âlimi. Asıl ismi, Muhammed bin Ya’kub bin Muhammed bin İbrahim’dir. Firuzâbâdî nâmıyla meşhur olmuştur. Soyu Hz. Ebu Bekir Sıddık’a kadar ulaşmaktadır. 729 (M. 1329) senesinde Şiraz civarında bulunan Firuzabad’daki Kazarun kasabasında doğdu. 816 (m. 1414) senesinde Yemen’de vefat etti. Oradaki Şeyh İsmail Cibriti türbesine defnedildi.

Çocukluğu, memleketi olan Firuzabad’da geçti. Sonra bir çok şehir gezdi ve bir çok âlimden ilim tahsil etti. Doğu ve batı memleketlerini, Rum ve Hind diyarlarını gezdi. Genç yaşında ismi ve şöhreti bütün dünyaya yayıldı.

Anadolu’ya gelip, Yıldırım Bayezid ve Timur Han ile tanışıp, onların iltifatlarına ve ikramlarına kavuştu. Firuzabadi 796 senesinde Yemene gitti ve Sultan Şeyh Melik Eşref İsmail, bu büyük âlimi kızıyla evlendirdi. Böylece yirmi sene Yemen’de kaldı. Defalarca Hac ibadeti için Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere’ye gitti. Hayatını ilim öğrenmek ve öğretmek yolunda sarf eden Firuzabadi, lügat, tefsir, hadis ve edebî ilimlere ait kırktan fazla eser yazdı. ”Kamus-ul-Muhit vel Kabus-ul Vesit” adlı kitabı benzeri yazılmamış olan lügat kitabıdır.

Kitabü’s-salât adlı eserinden bazı bölümler: Peygamber Efendimize (asm) salât okumanın fazileti: *Allahu Teâlâ, Ahzab Sûresi’nin 56. âyet-i kerimesinde mealen; “Gerçekten Allah ve melekleri, peygambere salât ederler. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin ve gönülden teslim olun” buyuruyor*Evs bin Evs’in rivayet ettiği hadis-i şerifte, Resul-i Ekrem (asm) buyurdu ki; “En faziletli gün, Cuma günüdür. Allahu Teâlâ, Adem Aleyhisselâmı Cuma günü yarattı. Kıyamet Cuma günü kopar. Cuma günleri bana çok salâvat okuyunuz! Bunlar bana bildirilir.” Bunun üzerine Ashab-ı Kiram; “Öldükten sonra da bildirilir mi?” diye sorduklarında; “Toprak peygamberlerin vücudunu çürütmez. Bir mü’min bana salâvat okuyunca bir melek bana haber vererek, ümmetinden falan oğlu filan sana selâm söyledi ve duâ etti, der” buyurdu.* Ebu Hüreyre (ra) buyurdu ki: “Unutmaktan korkan kimse, Resulullah’a (asm) çok salâvat okusun.”

* Huzeyfe (ra) buyurdu ki; “Bir kimse Resulullah Efendimize (asm) salâvat okuyunca, o salâvatın bereketi, salâvatı okuyan o şahsa, oğluna ve torununa ulaşır.”

* İmam-ı Şibli (ra) anlattı: Komşularımdan birisi vefat etmişti. Rüyamda onu gördüm. Allahu Teâlâ’nın ona nasıl muamele ettiğini sordum. Bana şöyle dedi: “Ey Şibli! Başıma çok korkulu işler geldi. Hesaba çekilip sual sorulurken çok sıkıntı çektim. Kendi kendime; bu sıkıntı ve musîbet bana nereden geldi? Halbuki ben, Müslüman olarak ruhumu teslim ettim diye düşünürken, bana şöyle dendi; “Bu sıkıntı ve musîbet, dünyada iken dilini ihmal etmen sebebiyledir.” Bu sırada Münker ve Nekir ismindeki melekler bana doğru gelirken, onlarla benim arama, hoş kokulu, yakışıklı bir şahıs girdi. Ona kim olduğunu sorunca, bana şöyle dedi: Senin dünyada iken, Resulullah’a (asm) okumuş olduğun çok salâvattan yaratıldım. Her sıkıntıda sana yardım etmekle emrolundum.”

Resulullah’ı (asm) sevmek: Resulullah’ın  (asm) sevgisi, Allah yolunda kılıç ile muharebe etmekten daha üstündür. Resulullah’ı (asm) sevmek, bu sevginin hakkını yerine getirmek, Resulullah’a (asm) ta’zimde bulunmak, imanın şubelerinin en büyüklerindendir.

Cuma gecesi Resulullah’a (asm) salâvat okumanın fazileti: Zeyd bin Vehb anlattı; İbn-i Mes’ud (ra) buyurdu ki: “Ey Zeyd bin Vehb! Cuma gecesi olunca, Resulullah’a (asm) bin kere salâvat okumayı terk etme.”

Cafer-i Sadık (ra) buyurdu ki: “Perşembe günü ikindi vakti olunca, Allahu Teâlâ, gökten yere meleklerini indirir. Meleklerin yanında gümüşten sahifeler ve ellerinde altından kalemler vardır. Ertesi gün güneş batıncaya kadar, Resulullah’a (asm) okunan salâvatları yazarlar.”

Kadı Iyad’ın naklettiğine göre; bir kimse, Resulullah Efendimizden (asm) bizzat bahsettiği veya yanında Resulullah (asm) anıldığı zaman, her mü’minin, Resulullah Efendimize (asm) hürmet göstermesi, hareket halinden sükûn haline geçmesi, sanki hayatta iken Resulullah’ın (asm) huzurunda imiş gibi durması lâzımdır. Bu, selef-i salihinin ve din büyüklerimizin âdetidir.”

İmam-ı Malik’in yanında Resulullah (asm) anıldığı zaman, rengi değişir ve iyice ezilirdi. Bu durum, orada bulunanlara ağır gelirdi. Birgün ona bu husus söylenince şöyle dedi: “Eğer siz benim gördüğümü görseydiniz, benim bu hâlimi hoş karşılardınız. Ben Muhammed bin Münkedir’i gördüm. O, hafızların seyyidi idi. Ona ne zaman bir hadis-i şerif sorulsa, ağlamaya başlardı.”

Nehai (ra) buyurdu ki: “Mescidde kimse olmadığı zaman; “Esselamü ala Resulillah” de! Evde kimse olmadığı zaman; “Esselamü aleyna ve alâ ibadillahissâlihîn” de.”
Rahmetullahi aleyh

Kaynak:

İslâm Âlimleri Ansiklopedisi C. 12.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*