Füze Tuzağı

ABD’nin İran’a karşı konuşlandırmak istediği füze kalkanı sistemine Türkiye’nin ev sahipliği yapması gerektiğini söyleyen Pentagon yetkilisi Townsend’den sonra, NATO Genel Sekreteri Rasmussen de “Tehdit açıktır, NATO olarak buna karşı füze kalkanı sistemini kurmalıyız” diyerek destek talebinde bulundu.

 

TÜRKİYE SICAK BAKMIYORDU, AMA…

Komşularına kuşatılmışlık hissi vererek onları rahatsız edecek bir füze kalkanına sıcak bakmayan ve kalkanın ABD yerine NATO tarafından yönetilmesi gerektiği görüşünde olan Türkiye’nin, konuyla ilgili talebin NATO’dan da gelmesi karşısında nasıl bir tavır ortaya koyacağı merak ediliyor.

Türkiye’ye füze tuzağı

ABD; İran ve K. Kore’nin uzun menzilli füzelerine karşı Türkiye’ye füze kalkanı kurmak istediklerini resmen açıkladı. Pentagon, “Türkiye kararını vermeli” açıklamasını yaptı.

ABD’nin uzun zamandır Türkiye’yi iknaya çalıştığı, İran ile yakın ilişkileri olan Ankara’nın ise kararsız olduğu anlaşıldı. Proje Rusya’yı da kızdıracak. Vatan Gazetesinin haberine göre İran’a yaptırımlar için Türkiye’nin BM’deki hayır oyu sonrasında Washington ile Ankara arasında gerilen ilişkiler ikinci bir krize gebe. Çıkış noktası ise ABD eski başkanı George Bush tarafından ortaya atılan füze kalkanı projesi olacak. Bush, bu projenin İran ve Kuzey Kore’nin uzun menzilli füzelerine karşı geliştirildiğini açıklamış, Çek Cumhuriyeti ve Polonya ile sisteme ev sahipliği yapmaları için anlaşmalar imzalanmıştı. Ancak Rusya’nın “Bu proje aslında beni hedef alıyor. O zaman ben de aynı karşılığı verir Avrupa’nın göbeğindeki askerî üssüme füze yerleştiririm” şeklindeki çok sert tepkisi sebebiyle Başkan Obama tarafından rafa kaldırılmıştı. ABD Savunma Bakanlığı’nın Avrupa ve NATO politikasından sorumlu müsteşarı Jim Townsend, füze kalkanı planının bir NATO projesi olarak yeniden masaya geleceğini, bu projeye Türkiye’nin ev sahipliği yapması için Ankara ile yoğun temaslar yürütüldüğü açıkladı. Townsend, gelecek ay Lizbon’da yapılacak olan NATO zirvesinde bu konunun NATO ülkeleri arasında oylanacağını duyurdu ve son dönemde İran ile yakın ilişkiler içinde olan Türkiye’yi diplomatik olmayan bir dil kullanarak uyardı.

Türkiye 2 hususu düşünsün

Müsteşar Jim Townsend, şunları söyledi: ”Projeye ev sahipliği yapması için görüştüğümüz ilk ülkelerden biri, bildiğiniz gibi Polonya idi, kapasitenin bazı unsurlarına ev sahipliği yapıp yapamayacaklarını öğrenmek istiyorduk. Çeklerle, Romanya ile, Türkiye ile konuştuk. Türkiye, NATO içinde en başından beri çok güçlü ve çok aktif bir müttefik oldu ve dolayısıyla Türkiye ile çalışmak bizim için çok doğal birşey. Türkiye, coğrafi konumundan dolayı bu programda önemli bir rol oynuyor. Balistik füze tehditlerinin nereden gelebileceğine baktığımızda, bize göre Türkiye çok fazla ön cephede yer alıyor. Dolayısıyla coğrafi açıdan, Türkiye, sistemin bazı bölümlerine ev sahipliği yapmada iyi bir yer olabilir.” Townsend, şöyle devam etti:”Şimdi Ankara bir karar verecek, hem Türkiye’nin rolü konusunda, hem de özellikle, İttifak içinde, füze savunma sistemini bir NATO kapasitesi olarak üstlenmeye dair siyasi kararla ilgili oylama olduğunda Türkiye’nin nerede duracağı noktasında. Türkiye’nin ve tüm müttefiklerin öne çıkarak, füze savunmasının NATO kapasitesi olarak kabul edilmesinde anlaşma içinde olacağından umutluyuz. Lizbon’daki NATO zirvesinde Türkiye en az iki hususun üzerinde düşünmeli. Birincisi, NATO’nun füze savunma sistemini kabul edip etmeyeceğine yönelik verecekleri oy. İkincisi de, Türkiye’nin bu projenin bazı bölümlerine ev sahipliği yapmak isteyip istemeyeceği…”

Füzeler nasıl çalışıyor?

Sistemde kullanılacak füzelerin, normal füzelerden büyük farkı yok. Patlayıcı madde taşımayan bu füzeler hedefini yaklaşık 25 bin kilometre hızla çarparak yok ediyor. Uzmanlar sistemi “bir mermiyi başka bir mermiyle vurmak” diye özetliyor.

Yerleştirilmesi planlanan 10 füze sisteminin menzili 3 bin kilometre olacak. Füzeler yer altında, bir futbol sahası büyüklüğündeki silolarda tutulacak.

Rasmussen destek istedi

NATO dışişleri ve savunma bakanları, 19-20 Kasım’daki Lizbon zirvesinde, NATO devlet ve hükümet başkanlarının onayına sunulacak yeni stratejik konsepti tartışmak için toplandı. NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen, toplantının başlangıcında yaptığı konuşmada, NATO’nun temel görevinin 28 üye ülkedeki 900 milyon vatandaşı muhtemel saldırılardan korumak olduğunu vurgulayarak, bu sorumluluğun değişmeyeceğini fakat modern, değişen tehdit yapısına karşı modern savunmaya ihtiyaç duyulduğunu belirtti. Rasmussen, “NATO’nun tüm Avrupa’yı füze saldırısı tehdidine karşı korumasını isteyip istemediğimize karar vermeliyiz. Tehdit açıktır, bu kapasite (füze kalkanı) mevcuttur ve maliyeti üstlenilebilir. Bütün Avrupa’yı kapsayacak füze savunmasını bir NATO kapasitesi yapmamız gerektiğine inanıyorum” dedi. Türkiye’yi Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Millî Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün temsil ettiği toplantılarda, eski ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright’ın başkanlığında, aralarında emekli Büyükelçi Ümit Pamir’in de bulunduğu 12 uzmandan oluşan NATO akil adamlar (nitelikli uzmanlar) grubu tarafından hazırlanarak üye ülkelere sunulan yeni stratejik konsept taslak belgesi üzerinde uzlaşma aranıyor. Terör ve siber saldırılar, enerji güvenliği ve deniz korsanlığı gibi yaygınlaşan tehditleri dikkate alarak NATO’nun görev ve sorumluluklarını yeniden belirleyecek belge kapsamında, ABD’nin Avrupa’ya yerleştirmek istediği füze savunma sistemi de tartışılıyor. Rasmussen, dünyada nükleer silâhlar var oldukça NATO’nun da nükleer silâh bulundurarak caydırıcılığını koruyacağını ve füze kalkanı projesinin, nükleer caydırıcılığın alternatifi değil tamamlayıcısı olarak görülmesi gerektiğini dile getirdi. NATO’nun yeni stratejik konsept taslağında, siber saldırılara karşı saldırıyı da içeren aktif savunma önerisine yer verilmesi, bazı üyeleri rahatsız ediyor. Estonya’da Nisan 2007’de Rus kaynaklı olduğuna inanılan ve birçok banka ve kamu kuruluşlarının internet sitelerinin günlerce devre dışı kalmasına sebep olan siber saldırılar ve son olarak İran’ın sanayi ve nükleer tesislerinde üretim aksamalarına sebep olan, ABD ve İsrail kaynaklı olduğu sanılan Stuxnet adlı virüs saldırısı, sanal sistemlerin güvenliğini ön plana çıkardı. ABD, 2 yıl önce gizli askerî bilgilerin tutulduğu bilgisayarlara karşı yapılan siber saldırı girişimi üzerine, savunma bakanlığı bünyesinde askerî bilgisayar ağlarının güvenliğinden sorumlu bir birim oluşturarak aktif siber savunma politikasını hayata geçirmişti. ABD, NATO içinde de benzer bir yapılanmanın bayraktarlığını yapıyor. NATO tarihinde ilk kez ortak toplanan dışişleri ve savunma bakanlarının diğer gündem maddeleri arasında, NATO reformu, üçüncü ülkelerle ve diğer uluslar arası örgütlerle ortaklıklar ve Afganistan bulunuyor.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*