Libya gibi “hedef ülkeler”de Kaddafi muhaliflerine savaş uçaklarıyla destek veren dış güçler, Bahreyn’de Şiî çoğunluğa karşı mevcut işbirlikçi yönetimi destekliyor. Körfez ülkelerinde antidemokratik yönetimlerin yanında yer alarak, mezhebî ayrışma ve tefrikayı körüklüyor…
Bu açıdan Erdoğan’ın son Irak ziyaretinde, ABD’nin Birinci Körfez Savaşı’ndan bu yana ülkeden koparmaya çalıştığı kontrolündeki Kuzey Irak Bölgesel Yönetimin yanısıra Güneye gidip Necef’te Ayetullah Sistani’yle buluşması, istifhamlarla muallel…
Zira bütün bölgede bilinen bir gerçektir ki Irak’taki Amerikan ve İngiliz işgal koalisyonu, Ortadoğu’da güçlü bir “Şiî kuşak” oluşturmak için Şiî idâreye arka çıkarak, Tahran karşıtı Amerikan yanlısı Sistani’yi destekliyor.
Sistani’nin Erdoğan’ı “uluslar arası devlet adamı” diye tanımlayıp, İstanbul’daki Aşûre gününde yaptığı konuşmaya övgüler yağdırarak, “Orada söyledikleriniz “Şiî âleminde önemli yankı buldu” ifâdesi nazara veriliyor. Bu nedenle, Ankara’nın Iraklı Şiilerle siyasî ve ekonomik ilişkilerin iyileştirilmesinin ötesinde “uzun vadeli sonuçlar”dan bahsediliyor…
Barzani’nin Erdoğan’a “Kürtler açısından önemli bir faktör olduğunu” söyleyip, “seçimlerde başarılı olmasını istemesi”ne mukabil, başbaşa görüştüğü Sistani’nin “Sizin yeriniz çok yüksek; bu görüşmeyi aşkla-şevkle bekliyordum” karşılaması, soru işâretlerine yol açıyor.
ANKARA ÂLET OLMAMALI…
Gerçek şu ki küresel güçler, -bizzat Amerika’nın Bağdat Büyükelçisinin teşvikiyle-Kuveyt’e girmesini sağladıkları Saddam’ı devirme bahanesiyle işgal ettikleri Irak üzerinden, Avrupa’yı mahveden asırlarca süren “mezhep savaşları”na benzer İslâm âlemini de kanlı feci mezhep savaşı fitnesi çemberinin içine itme plânını adım adım devreye sokmaktalar.
Bu amaçla İsrail’in güvenliği için İran’a karşı Bush döneminden kalma Amerikan/Pentagon projesi “Füze Kalkanı”, NATO paravanında Türkiye’ye yerleştiriliyor. Türkiye, Müslüman komşu İran’a karşı açıkça “cephe ülkesi” haline getiriliyor. BOP’un Kuzey Afrika cephesinde NATO operasyonunda Türkiye Libya’yı bombalayan Amerikan ve küresel ortaklarının “koruyucu ülkesi” haline getiriliyor.
Kısacası, İran’ın Kum şehrine karşı Irak Necef’i, Sistani’yle İran karşıtı Şiî dünyasının merkezi haline getiriliyor. İran mahreçli Şiiliğe karşı, Irak odaklı Şiîlik türetilip çıkarılıyor.
Bu plânla ısrarla İran çatışmaların içine çekiliyor. İsrail, Dışişleri Bakanı Lieberman’ın ağzıyla sürekli İran’a saldırıdan dem vurup her türlü tahrikte bulunuyor…
Ankara dikkat etmeli; Sünnî-Şiî çatışması fitnesine Türkiye âlet olmamalı…
Benzer konuda makaleler:
- “Komşularla sıfır sorun” bu mu?
- Soru işâretleri…
- Ve Türkiye “üçüncü cephe”de…
- Taşeron…
- AKP’nin ABD çıkmazı…
- Zâlimlerin kılıçlarıyla barış ve demokrasi gelmez…
- Zâlimlerin satranç oyunlarına gelmemek
- Türkiye’nin “Afganistan’daki NATO misyonu”
- Bu mu “başarılı diplomasi”? (1)
- Suriye ve Irak’ta Almanya ve AB ile işbirliği
İlk yorum yapan olun