Üstad Bediüzzaman’ın ikaz ve tavsiyelerini yerine getirmekle vazifeli olanların Demokrat siyasî kadroların başarılı olmaları için onlara nokta-i istinat olmaları gerekirken, bu sorumluluklarını yerine getirmeyip; konjonktürlere göre siyaset alanından Demokrat kadroları silip yok etmekle vazifeli partilere destekte bulunmaları çok garip.
Üstadın; “hürriyet imanın bir hassasıdır..” ve “ekmeksiz yaşarım hürriyetsiz yaşayamam…” gibi şer’i hürriyet ile âlâkalı veciz ve manidar ifadelerinden haberdar oldukları halde bu ifadelerle mütenasip bir duruş, bir tavır takınmanın ötesinde, demokrasi, hak ve hürriyetleri katleden cellâtlarına geçmişte nokta-i istinat olup, duâ edip, alkışlayıp destek vermişler ise…
Keza Üstadın; ve “istibdat ne şekilde olursa olsun, isterse meşrûtiyet libasını giysin, rast gelirsem sille vuracağım..” gibi veciz ifadelerle tavır ve duruşlarını bildikleri halde, mevcut iktidarın hemen her alanda yargı eliyle, çoğu zaman da kanun dışı keyfi baskı ve dayatmalardaki uygulamalarıyle on binlerce masum insanları perişan etmelerine sessiz kalmanın ötesinde çoğu zaman yapılanları alkışlıyorlarsa…
Yine Üstad Bediüzzaman’ın; “şeriat âleme gelmiş ta istibdadı ve zalimane tahakkümü mahvetsin…” şeklindeki açık ifadesiyle hiçbir istibdadın, zorbalığın din ile şeriat ile âlâkasının olmadığını bildikleri halde bu iktidara duâ edip, nokta-i istinat olmaya devam ediyorlarsa…
Yine Üstadın; tek adam rejimiyle âlâkalı olarak “riyaset-i şahsiyenin katiyen aleyhindeyim…” ifadelerinden haberdar olduğunu bildiğimiz zevatın bu iktidarın milletin kalbi mesabesindeki millet meclisini etkisiz hale getirmesine itiraz etmeyip, halen duâ ederek, nokta-i istinat oluyorlarsa…
Yine; “siyasiyyunu irşat ile vazifeli” olmakla vazifeli olması lâzım gelen dostlarımızın, siyasileri Üstad Bediüzzaman’ın siyaset ve siyasilerle âlâkalı nazarlara verdiği ölçü ve prensipler doğrultusunda onlara ikaz ve tavsiyelerde bulunmak yerine; tam tersine siyasilerden ders alıyorlarsa…
Keza Üstadın; “bir elinde siyaset topuzunu; diğer elinde Nur-u Kur’ân’ı tutanların dine hizmet edemeyecekleri..” teşhis ve tesbitlerinden haberdar olduklarını bildiğimiz dostların bu iktidar döneminde yaşanan yozlaşmaları ve ahlâkî aşınmaları yaşayarak gördükleri halde, halen iktidara duâ ederek nokta-i istinat oluyorlarsa…
Yine Üstad’ın; “bu zamanda siyasetçi tam dindar olamaz; tam dindar olan da siyasetçi olamaz..” tesbitlerinden haberdar olduklarını bildiğimiz çoğu dostlarımızın taraftar oldukları başta parti lideri olmak üzere, diğer mensuplarını da hiç hatasız ve kusursuz görebiliyorlarsa…
Bediüzzaman’dan ders aldıklarını zannettiğimiz dostlarımızın siyasî tarafgirlik saikiyle içine düştükleri bu gerçekten acıklı durumdan kurtulup bu hatalardan nedamet edip Üstadın ikaz ve tavsiyelerini tekraren gözden geçirmelerini temenni ediyoruz.
İşte ancak bu şekilde uzunca bir süredir ülkemizin düçar olduğu maddî manevî sıkıntılardan kurtulur ve milletçe özlemini çektiğimiz huzur ve saadetlere kavuşmuş oluruz inşallah… Yoksa çekeceğimiz var her halde…
Benzer konuda makaleler:
- Bu nasıl talebelik?
- Nur Talebelerinin siyasetle imtihanı
- İlk düğme yanlış iliklenince
- Bediüzzaman’ı tanıyanlar ve tanımayanlar
- Bu nasıl iş?
- Demokratlar, Nurcular ve 6’lı masa
- Bediüzzaman’dan ders alan hadimler
- Nedir bu hazımsızlık?
- Ey Nur Talebeleri! Demokratları uyandıracak sizlersiniz
- Referansımız Nurlardaki ölçüler
İlk yorum yapan olun