Hayal

Image
Kelebek ne ister? Bir neyzen neyine üflerken ne hayal eder? Ferhat Şirin’i ararken bulacağını biliyor muydu? Hz. Yusuf düştüğü kuyuda umutsuzluğa kapılmadı mı? Mevlânâ gel derken, Üstad hizmet diye haykırırken, Peygamberimiz dine dâvet ederken, Hz. Ömer müşrikken, Hz. Hatice kervanını Efendimize (asm) emanet ettiğinde ilerisini düşünmüş müydü?

Doğruyu ve güzel işi haykırmalısın. Sonunu düşünmeden o an seni dokuzuncu köyden de kovacaklarını bilsen de yalana değil her zaman doğruyu konuşmalısın… Korkmamalısın; eğer korkarsan gerilersin. Engellere takılır olduğun yerde kalırsın; korkun olursa başarılı olamazsın…

“Gel, gel, ne olursan ol yine gel,

İster kâfir, ister Mecusi, ister puta tapan ol yine gel,

Bizim dergâhımız, ümitsizlik dergâhı değildir,

Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da

yine gel.”

Ne olursan ol sana açık bir kapı var ve içeriye adım attığın vakit keşke demeyeceksin. Mevlânâ meşhur olmak ve Dünya’nın bilindiği birisi olmak için mi böyle dedi. Hayır, o büyük bir hayal kurdu. İçinde mutlu çocuklar, özgür insanlar, her yerde imanın ahlâkı ile tertemiz bir Dünya’nın hayalini kurdu…

Üstad hizmet diye haykırırken; tanınmış olmak mı istedi. Hayır, o da büyük bir hayal kurdu. Herkesin Kur’ân ile ahlâklanmasını ve gençlerin yanlış yollara sapmadan düzgün bir hayat yaşamalarını, Rablerini yakından tanımalarını istedi…

Peygamberimiz dine dâvet ederken, Taifli çocuklar kendisine taş atarkenz tanınmayı mı istedi… Hayır, o da (asm) çok büyük bir hayal kurdu. Gelen vahiyleri bizler için sunarken bizleri gördü. Hz. Hatice bütün inananlar tarafından anne olmayı mı istedi? Hayır, o büyük bir hayal kurdu. ‘Ben İslâmın ilk öncüsü olarak en iyi şekilde hizmet etmeliyim’ dedi…

Yusuf kuyuda karanlık içindeyken umutsuzluğa düşmedi mi? düştü, ama o da hayal kurdu. Kardeşleriyle iyi geçineceği günleri ve iyi bir insan olmayı hayal etti. İyi bir insan olarak hizmet etmeyi diledi. Yusuf kara kuyuda, onu kurtaracak bir eli bekledi ve o el Yaratanının eliydi…

Kelebek sonsuza uçmayı isterken; hayatı bir gün olsa da bütün yaratılanları görmeyi istedi. Neyzen üflerken baş pareye; Rabbine bir kat daha yaklaşmayı hayal etti. Hayal kurdular çünkü hayalleri görevleriydi…

Herkesin hizmeti hayalidir ve “İnsan nihayetsiz şeylere muhtaç olduğu halde, sermayesi hiç hükmünde. Hem nihayetsiz musîbetlere maruz olduğu halde, iktidarı hiç hükmünde bir şey. Adeta sermaye ve iktidarının dairesi, eli nereye yetişirse o kadardır. Fakat emelleri, arzuları ve elemleri ve belâları ise; dairesi, gözü, hayali nereye yetişirse ve gidinceye kadar geniştir.”

Ama bu bütün hayallerde bir ortak nokta var ve bu en önemlisidir. Rabbimize ulaşacak hayallerimiz bizim için hayırlıdır. Manevî hayallerimiz bizi basamak attırır…

Yoksa evim olsun, diplomam olsun ne işimize yarar ne de bizi ileriye götürür. “Siz var olan şeyleri görür ve şöyle dersiniz: Neden? Oysa ben olmayan şeyleri hayal eder ve derim ki: Neden olmasın?”

Çok büyük bir hayal kurdum ve içinde Peygamberimizin, Üstadın, Mevlânâ’nın ve diğer büyük şahsiyetlerin hayalide var. Her türlü zorluğa karşı, imansız bir dünyaya iman ile tek yürek olmak…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*